Yaz bitmek üzere.. Her güzel şeyin sonu olduğu gibi..

Sağlıklı, huzurlu , keyifli yaz yapanlara ne mutlu..Kıbrıs’ta yaşayanlar için mevsim hep yaz ve bahar..Soğuk Avrupa ülkelerinde yaşayanların en çok imrendiği konu geride bıraktıkları güneşli pırıl pırıl hava..

Ancak her biten şey, yeni bir olgunun başlangıcı olduğu için yazlıkçılar bir sonraki yıla yeniden kavuşma dileğiyle ayrılmaya başladı Ege, Akdeniz kıyılarından..

Akyaka’da kalmıştık son yazıda.. Cennetten bir köşe gibi gelen Akyaka’nın evlerine, eski Muğla konaklarından esinlenerek hazırlanan pancurlu yapılara bayıldım.. Hele ünlü mimar çift Nail Çakırhan ile Halet Çambel’in ödüllü evleri ve Akyaka’nın huzurlu görünüşüne damga vuran mimari anlayışının örneklerini görmeyi herkese tavsiye ederim..

Mimarlık eğitimi almamış olmasına rağmen, geleneksel mimariyi günümüze taşıyarak , beton yerine, ahşap eserler inşa ederek çevreye saygılı mimariye öncülük eden Ula doğumlu Nail Çakırhan’ın, 1983 Uluslararası Ağa Han ödüllü evi görülmeye değer..Yolunuz oralara düşerse mutlaka gidin, görün.. Akyaka, Ege’nin Akdenizle buluştuğu masmavi denizli koyların, yemyeşil doğanın çok özel bir köşesi..

Ege’de eylül ayındaki mevsime “sarı yaz” deniyor.. Yazın renklerinin sarıya döndüğü, yazlıkların birer birer boşaldığı, sessizliğin sesini dinlediğiniz, denizin dalgalarının  ninni gibi geldiği bir mevsim bu sarı yaz.. Bence sezonun en güzel zamanı.. Mavi turların başladığı, rüzgarın delicesine esmediği, yakıcı sıcakların elini eteğini çektiği, geceleri mışıl mışıl serinlikte uyunan bir mevsim..

Sarı yazın ilk günlerinde Bodrum’dan bir sabah erkenden Milas pazarına gittik.. Milas, Muğla’nın ilçelerinden . Bodrum’a bir saat uzaklıkta..Bölgenin en büyük pazarı burada kuruluyor. Ben de ilk kez gidiyorum.. Bir Pazar ki, ne ucu var, ne bucağı.. Rengarenk meyveler, sebzeler, en organik cinsinden.. Kavun, şeftali, domates, biber kokuları birbirine karışmış, renk ve koku cümbüşü en uç noktada..

Turistler, Bodrum’un ve çevresinin yazlıkçıları burada.. Pazarcılar ise  çevre köylerden  gelenler.. Bodrum’a göre bize fiyatlar çok elverişli geliyor.. Tekstil ürünlerinin sergilendiği “ çaput” pazarı ise bir başka alem..

Domatesler, kırmızılı, yeşilli biberler, dallarından yeni kopmuş mevsimin ilk mandalinaları, limonlar, kavun- karpuzlar, şeftaliler, bölgeye özel parmak büyüklüğündeki bamyalar, bir metreye yaklaşan boydaki taze börülceler, turşusu yapılan kelekler, bir cins salatalık acurlar ve çeşit çeşit zeytinler..

Nereye bakacağımızı, neyi tadacağımızı bilemiyoruz.. Demir bir kutuyu andıran arabaya aldıklarımızı dolduruyoruz. Arabayı çeken kişi Ağrı’dan gelmiş, Milas’a yerleşmiş.. Doğu, Batı sahillerine kopmuş gelmiş..

Milas’ın bir başka özelliği ise Türkmenlerle, Yörükleri..

Rengarenk giysili Yörük kadınları dikkatimizden kaçmıyor.. Başlarındaki boncuklu süsler, elbiselerinin altına giydikleri şalvarı andıran yeresel pantalonlar, yazmaları müthiş bir görüntü..

Öğlen saatlerinde ,satmaya getirdikleri domates, salatalık, peynirle donanmış sofralarında iştahla atıştırıyorlar.. Beş yıldızlı otel masalarından daha zengin, daha sağlıklı görünümlü bir ziyafet..

Çaput pazarı ise bir başka cümbüş.. İhracat fazlası rengarenk havlular.. Bir bardak çay-kahve fiyatına.. Bodrum’da avuç dolusu aldığınız bir havlu parasına, bir torba peştemal, baş ve vücut havlusu alıyoruz.. Ya o örtüler.. Masa, yatak örtülerinin hangisina bakacağımızı bilemiyoruz.. Londra’ya kilo sınırım olmasa pazarı taşıyacağım.. Birkaç parçayla yetiniyoruz..

Eşofmanlar ise beğen beğen, seç seç al.. Çoğu tanınmış markaların takliti..T-Shirtler, yerel dokuma gömlekler, elbise, gecelikler..

Bodrum’a gelirseniz, her Salı yaz-kış kurulan bu pazara uğramadan dönmeyin.. Bir de Milas’a gelip de gitmeden dönmeyin diyeceğim bir adresi size vereyim.. Çarşının içindeki Adalılar Ciğercisi.. Yarım asırlık bu ünlü lokantada, çocukluğumdan beri görmediğim beyaz kıvrımlı, avuç içi kadar tabaklarda hayatımın en lezzetli ciğer ve köftesini yedim.. Yanındaki ev yapımı ayran ise anlatılamaz.. Mehmet Aslantuğ’dan Beren Saat’e sayısız ünlünün  fotoğrafı bu minicik lokantanın duvarlarını süslüyor.. Bodrum’a gelince Milas pazarı ve Adalılar’a uğramamazlık etmeyin..

Bodrum olur da eğlence olmazmı.. Geleneksel yerlerin dışında bir mekan evimize beş dakika uzaklıktaki Akyarlar’daki Gökdağ Restoranı.. Aldo’nun yaza veda partisi tıklım tıklım.. Restoran sahibi Ömer Gökdağ Akyarlı.. Bilkent mezunu, İngiltere’de master yapmış bu genç işadamı aslında İstanbul’da yaşıyor.. Yazın da babasının mekanında hem ona yardımcı oluyor.. Hem de Bodrum’un güney sahilinin yeni gözde mekanını işletiyor..

Evet bir Bodrum yazı daha bitiyor benim için.. Londra’nın havasını özledim mi ? Hayır ..

Ancak evimi, işimi çoktan özledim.. Güzel bir sonbahar dileğiyle..