Rus savaş gemileri Boğaz'ı geçti, Suriye yolunda. İsrail, Doğu Akdeniz'de askeri ağrılığını artıracak. Moskova'nın, Türkiye'den gelecek kargo taşımacılığını tamamen durduracağı iddiası. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ani Moskova ziyaretinin sebebi. Kofi Annan'ın başkent başkent çözüm araması. Suriye meselesinin daha şimdiden bütün bölgeyi rehin alması...


İşte tam da bunu anlatmaya çalışıyorum. Aylardır hemen her gün, konuyla ilgili yepyeni gelişmeler oluyor. Bir çok gösterge, Suriye'de rejim değişikliğinin de ötesinde bir gerçeğe işaret ediyor: Doğu Akdeniz yüzyılın en hassas, çatışma riski en yüksek bölgelerinden biri haline geliyor. Çok boyutlu, çok taraflı, çok hesaplı bir çatışma alanı oluşuyor. Gelecek yıllarda Doğu Karadeniz'in de aynı sancıları çekeceğini bugünden not edelim.


Dün, 'Doğu Akdeniz'de ölümcül satranç' derken yaklaşmakta olan bu tehlikeye dikkat çekmeye, merkez ve yerel güçlerin aynı bölgede kapışmasına dikkat çekmeye çalıştım. Sadece bir gün içinde, bu endişeyi doğrulayan bir çok şey oldu.


Rus savaş gemilerinin Suriye'ye doğru yola çıkması, İsrail'in aynı bölgede askeri ağırlığını artırma kararı, Annan'ın Tahran, Şam, Bağdat arasında mekik dokuması.. Rusya, ağır baskı altında. Bazıları Esad'ın tasfiyesi için anlaşma yakın diyor. Bazıları ise, tam tersine, Atlantikçi güçlerle Asyalı güçler arasındaki gerilimin fazlasıyla tırmanmasından endişe ediyor.


Ve son iddia: Rusya, Türkiye'den gelen kargo taşımacılığını tamamen durdurabilir. Türkiye'den giden meyve-sebze yolda kalabilir. Türkiye'nin, Suriye'ye yönelen Rus askeri kargolarını engelleme girişimleri, savaş uçağımızın düşürülmesiyle ilgili sorunlar sonrası Moskova'nın bu yönde mesajlar verdiği söyleniyor. Türkiye-Rusya arasındaki milyarlarca dolarlık ticaretten söz ediyoruz.


Şu ana kadar medyada böyle bir iddia yer almadı. Gerçek olabilir mi? Önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak gerçekleşirse, Rusya-Türkiye ilişkileri feci derecede gerilecek demektir. Suriye merkezli krizin ekonomik faturası önümüze konulacak demektir. Suriye savaşı, ticaret savaşına dönecek demektir.


Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 18 Temmuz'da sürpriz bir şekilde Moskova'ya gidecek olmasının sebebi bu olabilir mi?


Moskova, bu kadar baskı altındayken bunu göze alabilir mi? Rusya, İran, Suriye, Irak ve Lübnan dayanışma hattı, Basra Körfezi'nden Doğu Akdeniz'e ulaşan stratejik ortaklık, Suriye'de rejim değişikliğinin önüne geçebilir mi? Türkiye-Suudi Arabistan-Katar ve Ürdün gibi bölge ülkeleriyle ABD ve AB ülkeleri bu dayanışma hattını aşabilecek mi? Bütün ülkelerin pozisyonları işte bu iki cephe arasındaki güç mücadelesine göre şekil alıyor.


Bunlar yetmiyormuş gibi, İsrail merkezli yeni bir kriz dalga dalga Türkiye kıyılarına çarpmaya başladı. İsrail, Yunanistan ve Rum Kesimi arasındaki stratejik ortaklık anlaşmaları, Doğu Akdeniz'deki devasa doğalgaz kaynaklarının işletilmesi, Ege adalarında ve Türkiye kıyılarında tatbikatlar yapılması, İsrail savaş uçaklarının Kıbrıs semalarında hava tatbikatı yapması görünüşte İran savaşına hazırlık gibi.


Aslında böyle değil. Türkiye-İsrail ilişkilerinin gerilmesinden sonra, Balkan ülkeleriyle de benzer anlaşmalar yapıldı: Silah satışı, hava sahasının kullanılması, askeri ortaklıklar gibi. Gariptir aynı İsrail, yine aynı anlaşmaları Azerbaycan ve Gürcistan'la da yapıyor. Bunları yaparken, özellikle Rum Kesimi, Yunanistan ve Balkan ülkelerinde yoğun Türkiye karşıtı kampanya yürütüyor.


'Doğu Akdeniz'de ölümcül satranç' yazısıyla aynı olanları bir daha sıralayalım: Daha önce açıklanan ancak Türk medyasının es geçtiği ya da önemsemediği Rus savaş gemileri dün İstanbul Boğazı'ndan geçti. Nereye? Suriye'deki Tartus Deniz Üssü'ne. Tam da Suriye'den savaş tatbikatı yaptığı günlerde. Şam yönetimi daha önce 'Ortadoğu'nun en büyük tatbikatı yapılacak, Rusya ile İran ve Çin de katılacak' demişti. Ancak Rusya ve Çin bunu yalanlamıştı. Acaba, bu ülkeler, el altından tatbikatta yerini almış olabilir mi?


Aynı gün, İsrail'in Doğu Akdeniz'deki askeri gücünü artıracağı açıklandı. Bu açıklamaya gerek yoktu. Uzun süredir Türkiye'yi rahatsız edecek süreci buradan aktarıyoruz, bilinmeyen bir şey değil bu. Öyle ki, İsrail uçakları bu kapsamda defalarca Türk hava sahasını ihlal etti. Hep bir garip suskunluk izledik. Türkiye, kendisi için büyüyen belki de en büyük tehlike için ne zaman bir açıklama yapacak, tavır koyacak merak ediyoruz.


Bu konuların hepsi çok önemli. Her biri Türkiye'yi ve bölgeyi derinden etkileyecek nitelikte. Ancak gariptir, hepsinin buluştuğu tek bir nokta var: Doğu Akdeniz! Bu bölgenin geleceğine ilişkin ciddi kafa yormak gerekiyor. Aman dikkat!..

(Yeni Şafak gazetesinden alınmıştır)