IŞİD'e ortak operasyon üzerinden Türkiye'ye bir tuzak mı kuruluyor? Ortada çok ciddi bir durum var ve Türkiye kamuoyu bir şeylere zorlanıyor. Rehine eylemini planlayanlar ile operasyona zorlayan irade arasında nasıl bir bağlantı var?
Gelin birlikte düşünelim...

ABD ve Avrupa ülkeleri öncülüğünde Irak'a IŞİD üzerinden yeni bir uluslararası operasyon hazırlığı yapılıyor. NATO ülkeleri arasında bu yönde yoğun diplomatik hareketlilik var. ABD Dışişleri Bakanı'nın Bağdat ziyaretine, ABD'li yetkililerin Türkiye'ye baskısına, Almanya'nın Türkiye'yi 'IŞİD'i destekleyen ülke' pozisyonuna sokma çabalarına bakılırsa yakında Irak merkezli önemli şeyler olacak.
Bugün S. Arabistan'da toplanacak zirve sonrası operasyon kararı uygulamaya geçebilir. Zira iki aydır çevresel şartları oluşturma konusunda müthiş bir çalışma yürütüldü ve ortam hazır hale getirildi.
Bütün bu koşuşturma içinde odak noktası Türkiye ve Ankara'nın alacağı tavır. ABD ve Avrupa ülkeleri operasyon kararını zaten verdiler. Bölge ülkelerinin ise, onların bu kararı karşısında bir seçeneği ya da fikri hiçbir zaman olmadı. Şimdi hepsi birlikte Türkiye'ye baskı yapıyor.

1 MART TEZKERESİ GİBİ

Baskı, operasyona ortak olma konusunda değil, işin ağırlığını Türkiye'nin omuzlarına yükleme konusunda oluyor. Yoksa istedikleri anda havadan ortak operasyonlar yapabilirler. Zaten IŞİD mevzilerini uzunca bir süredir vuruyorlar. Bir haftalık yoğun hava saldırısına ek olarak Bağdat yönetimi ile Kuzey Irak yönetiminin kara güçlerini kullanabilirler.
Ama bunu yapmıyorlar. Çünkü Bağdat'ın ve K. Irak'ın kara gücü buna yeterli değil. İşte tam bu sırada gözleri Türkiye'ye dönüyor. 'Türkiye'siz yapamayız' diyenlerin 'Türkiye'nin kara güçleri olmadan yapamayız' demek istediklerini pekala biliyoruz.
Yani Türkiye'den kara operasyonu için asker istiyorlar.

Sanki 1 Mart tezkeresi dönemi yeniden yaşanıyor. Asker verin gerisine karışmayın. Siz savaşın biz bölüşelim. Siz ölün biz sömürelim, haritaları belirleyelim. Siz savaşın ama Irak'a karışmayın. Karışırsanız işte böyle konsolosluk yetkilileriniz rehin alınır ve eliniz kolunuz bağlanır...

Yok öyle yağma...

Londra'dan kalkıp Irak'a giden IŞİD savaşçıları için İngiliz medyasına servis edilen 'Türkiye göz yumuyor, onları koruyor' propagandası kadar ikiyüzlü, sahtekar bir diplomasi trafiği var ortada.

PEKİ REHİNELERİ KİM KAÇIRDI?

Açık söyleyeyim: Musul konsolosluğunu basıp 49 insanımızı rehin aldıran akıl ile Türkiye'yi IŞİD cephesine sürmeye çalışan akıl aynıdır..
Ne de olsa onların rehineleri yok.

Türkiye'yi IŞİD ile rehineler arasında dar bir alana sıkıştırıyorlar. Ortak operasyona destek vermezse 'IŞİD'i destekliyor' kampanyası yapacaklar. Operasyona katılırsa rehineler riske atılacak. İşte, Türkiye'yi böyle bir ikileme mahkum eden irade de rehine eyleminin arkasındaki 'devlet iradesi' ile ayrıdır. Dahası bu irade, Suriye konusunda Ankara'ya kazık atan, onu yalnız bırakan iradedir.
Ortada bir oyun tezgahlanıyor. Ancak senaryonun bütün unsurları apaçık ortadadır. Türkiye oyunun farkındadır ve onlar ne derse desin kendi doğrularını takip edecektir.
Bölgenin esaslı meselelerinde Türkiye'nin hiçbir uyarısını ciddiye almadılar, endişelerine kulak asmadılar. Şimdi IŞİD bahanesiyle Türkiye'yi bir ateşin içine atmaya çalışıyorlar.
Irak işgali ve sonrası oluşturulan statüko da Sünnileri, işgale direndikleri için, cezalandıran akıl bugünkü IŞİD meselesinin baş sorumlusudur. İşin daha da tuhafı, yeni operasyona hazırlanan ülkelerin Sünnilerin geleceği ile ilgili ellerinde hiçbir çözüm projesi yoktur. Öyleyse yaptıkları operasyon sonrasında bir başka IŞİD ya da örgüt ortaya çıkacaktır. Bırakın projeyi, ortada çözüm iradesi ve isteği de yoktur.

İki aydır IŞİD konusundaki bütün haberler servistir. Kamuoyu mobilizasyonu içindir. IŞİD'i savunacak, normal görecek halimiz yok. Ama gerçeği de açıkça ortaya koymak lazım. Türkiye'nin yakın müttefiki olan bazı ülkeler, günahlarının kefaretini bize ödetmeye kalkışmasın..
Türkiye bu operasyonun içinde yer almamalı. Açık biçimde öne çıkmamalı. İŞİD meselesini çözmek, operasyon yapmakla Irak'ın meseleleri çözülmüyor. Sünni Arapların meselesi çözülmüyor. Onların meselesi çözülmeden de Irak'ta hiç bir mesele çözülemez. Oradaki güç boşluğu doldurulmuyor. IŞİD giderse yeni bir IŞİD gelecek ve bugün operasyon yapan ülkelerin hepsi kendi çıkarları için bu örgütlere destek verecek. Bu yüzden IŞİD bir abartmadır. Gözleri kör etmedir. Diğer esaslı meseleleri kamufle etme işidir.

SİZ ÖNCE SURİYE MESELESİNİ ÇÖZÜN

Türkiye elbette bir NATO ülkesidir. Elbette uluslararası kurumların ortağıdır. Elbette küresel ölçekte operasyonlarda üzerine düşeni yapacaktır. Ancak nedense bu uluslararası kurumların öncelikleri her zaman bizim aleyhimize işlemektedir.

O ülkelerin bizim bölgemizde yol açtıkları yıkımlardan, yaptıkları yanlışlardan, bu yanlışların bedelini ödemekten hakikaten bıktık.
Yarın oradaki rehinelerden birinin bile başına bir iş gelirse bunun hesabı nasıl verilecek? Yoksa birileri içeride böyle bir hesaplaşmayı mı arzuluyor?

İnsanın aklına bu bile geliyor...

ABD ve Avrupalı çıkarları, öncelikleri için harekete geçmek, operasyonun merkezinde yer almak, asker göndermek Türkiye için çok ciddi biçimde düşünülmesi ve uzak durulması gereken bir konudur.
Gitsinler kendi meselelerini kendileri çözsünler. IŞİD'den önce Suriye meselesi vardı. Orada hiçbir şey yapmadılar. Bir adım bile atmadılar. Verdikleri sözlerin hiç birini yerine getirmediler.
Suriye meselesi çözülmeden IŞİD meselesi çözülmez. Bunu bari bilmiyorlar mı?

Ama dertleri o değil ki...

Dertleri IŞİD'den daha çok Türkiye... Bunu bilmeyen kalmadı.

Öyleyse gidin işinize...

(Yeni Şafak'tan)