24 Şubat 2014 tarihinde binlerce kişilik dinleme listesini yayınladığımızda yer yerinden oynamıştı.
Türkiye, 17 ve 25 Aralık operasyonlarının aslında bir darbe girişimi olduğunu ilk kez bu haberle farketti.
Devlet içinde yapılanan bir çete, devlet imkan ve gücünü de kullanarak, kendine göre bir Türkiye projesi uygulamaya girişmiş, binlerce insanı listelemiş, tehdit ilan etmiş, tasfiye etmek için haklarında örgüt ve suçlar ihdas etmiş, 17 Aralık Operasyonu ile de düğmeye basmıştı.
Sivil iktidar devrilecek, siyasi kadrolar içeri tıkılacak, medya ve iş dünyasında geniş bir tasfiye yürütülecek, Türkiye görünürde bir cemaat devleti, esasta da ülkeye diz çöktürecek bir proje gerçekleştirilmiş olacaktı.
Başbakan 'örgüt lideri'ydi, siyasetçiler ve gazeteciler 'örgüt mensubu'ydu, ajandı, haindi, darağacına gönderilecekti! Hazırladıkları dosyada aynen 'Örgüt lideri Recep Tayyip Erdoğan' ifadesi yazıyordu. Yabancı istihbarat servislerinden ihale alan bir kadro, onlar adına, kendilerine de uygun şekilde Türkiye'yi hizaya sokacaktı.
TÜRKİYE'Yİ BOYNU BÜKÜK BIRAKMAK
Türkiye'nin büyük yürüyüşü durdurulacak, tekrar boynu bükük hale getirilecek, diğer cemaatler tasfiye edilecek, ülke yeniden yönetilebilir, kontrol edilebilir hale sokulacaktı. Yakın tarihin, belki de Cumhuriyet tarihinin en büyük ihanet operasyonu gerçekleşmiş olacaktı.
Bu amaçla inanılmaz bir zihinsel operasyon yapıldı, daha önce tanık olmadığımız yalanlar üretildi, içeriden ve dışarıdan acımasız bir kampanya yürütüldü, itibar suikastleri düzenlendi, insanlara gündelik hayatı zehir edildi, korku ve paranoya her yeri sardı, mezhep çatışmaları teşvik edildi, ülke sıkıntıdan sıkıntıya sürüklendi.
Hepimize büyük bir tuzak kuruldu. Bu tuzağın yeterince anlaşılabildiği kanaatinde değilim. Hala tehlikenin farkında değil Türkiye.
Bugün yeni bir liste yayınlıyoruz. Yeni Şafak haber ekibinin ulaştığı yeni bir dinleme listesi yayınlıyoruz. Her kesimden çok sayıda insan, uydurma isimlerle ve suçlamalarla mahkeme kararı çıkartılarak dinlenmiş.
Memleketin en stratejik kurumlarını yönetenler, savunma teknolojileri alanında yetkili kişiler, siyasiler, işadamları, gazeteciler, bürokratlar... Acaba amaçlarına ulaşsalar, bu dinlemelerle neler yapacaklardı?
Aklınıza kim gelirse..
Türkiye'ye, devlete ve ülkeye rengini veren herkes var..
Kimi terör, kimi uyuşturucu, kimi başka bir gerekçeyle takip altına alınmış...
Bu kadar kişiyi, böylesine stratejik noktalarda olan insanları kim neden takip altına alır?
Bu bir dış istihbarat operasyonudur. Bu ülkenin mahremiyetine vakıf ne kadar insan varsa takip altına alınıyorsa, bütün bilgilerin peşine düşülüyorsa, ortada küresel ölçekte bir proje var demektir.
ERBAKAN'I TERÖRİST YAPMIŞLAR!
Bu proje, bu ülkenin beyinsizlerine ihale edilmiş. Onlar da bu vatan hainliğini seve seve kabul etmiş. Kendi ihtirasları ve güç hesaplarına uygun bulmuş. Karşılıklı bir anlaşma ile bütün bunlar yapılmış. Ama onlar sadece taşeronmuş ve geriye ellerinde sadece vatan hainliği ve casusluk kalmış.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuş. Bir 'casusluk' soruşturması var ortada. Sadece bu kadar bilgi bile, söz konusu fişlemeyi yapanların isim isim belirlenerek mahkum edilmesine yeter.
Dinleme kararlarını veren mahkemeler inceleme altına alınmalı. Hakimlerin bu projenin neresinde olduğu sorgulanmalı, varsa suçları tespit edilmeli, kesinlikle dokunulmazlık zırhı ile suçlar örtbas edilmemeli. MİT TIR'larına yönelik operasyon ülkeyi ayağa kaldırmıştı. Bu liste çok daha vahim bir durumu gözler önüne seriyor.
Ülkeyi satmışlar resmen...
Kimler yok ki?
Merhum Necmettin Erbakan hakkında, bu ülkeye Başbakanlık yapan bir lider hakkında; 'terör' gerekçesiyle dinleme kararı çıkartmışlar. Süleyman Demirel'in özel doktorundan, Başbakan'ın basın danışmanlığını yapan M. Akif Beki'ye kadar bir çok kişi hakkında 'organize suç' aldatmasıyla dinleme kararı aldırmışlar. Doğan Holding Yönetim Kurulu Üyesi Arzuhan Doğan Yalçındağ hakkında İBDA-C iddiasıyla dinleme kararı aldırmışlar. Ertuğrul Özkök hakkında ise 'uyuşturucu' suçlamasıyla..
Ya ASELSAN cinayetleri?
Gerçekten trajik bir durum var ortada. Acıklı bir durum var. Herkese bir sahte isim, bir suç isnadı ve ver elini dinleme kararları.
Burası nasıl bir ülke? Devlet ne hale gelmiş? Kişi mahremiyeti ve bireysel özgürlükler nasıl bu kadar kolay yok edilebiliyor? İnsanlar nasıl bu kadar ucuz şekilde harcanabiliyor?
Listede bir şey özellikle dikkat çekiyor:
Aselsan, Havelsan, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, TUSAŞ hatta İnsansız Hava Aracı Projesi gibi hassas, stratejik nokta ve hedefler özellikle seçilmiş.
Bunlarla kim ilgilenir? Kimler bu tesislere, tesislerin başındaki isimlere bu kadar odaklanır ve ne amaçla bunu yapar?
Cevabını benim gibi siz de biliyorsunuz?
Aklıma Aselsan cinayetleri geliyor? İntihar süsü verilmiş ölümler geliyor? Bu genç insanların korkunç akıbetleri geliyor? Acaba onlar da böyle dinleniyor muydu? Bu dinlemelerin suikastlerle sonuçlananları da var mıydı?
BU TOPRAK KABUL ETMEZ
Söz konusu soruşturmalar yeniden açılmalı, intihar denilen dosyalar yeniden gündeme alınmalı ve her olay didik didik incelenmeli.
Türkiye'nin siyasetini, sermayesini, medyasını, vatansever insanlarını hedef alan bu korkunç projenin savuma-askeri teknoloji alanına yönelik aşamaları için apayrı soruşturmalar açılmalı.
Eğer bu ülke, kurumlar, devlet bütün bunları sorgulamazsa, suçluları tek tek tespit edip cezalandırmazsa, bu ülkeye bağlı olan herkes bunun hesabını soracaktır.
Sormalı da...
Ruhlarını sattıkları yetmezmiş gibi ülkeyi de satanları bu topraklar hiçbir zaman kabul etmeyecektir..
(YeniŞafak'tan)