Karakoldan polisler koşturarak çıkarlar. Biri diğerine şöyle der ;
-'Yürüyün gidiyoruz'
-'Nereye?'
-’Kadınlar protesto yapıyormuş oraya’
-’Niye yapıyorlarmış?’
-’Yeni Kanun çıkacakmış Kürtaj'la ilgili, onun için’
-’E niye protesto yapıyorlarmış?’
-’Ne bileyim, bir grup istiyormuş, diğer grup istemiyormuş’
-’Peki biz niye gidiyoruz, bize ne?’
- Olur mu bize ne! hangi grup taşkınlık yaparsa onları toparlayıp getireceğiz’
Polis memurları kafalarında soru işaretleriyle protesto meydanına ulaşır.
Konuyu bilen bilmeyen polis, gösteri yapan kadınlardan kafasına çanta, sopa, ne varsa yer.
Aslında Polis ‘Kürtaj'dan bize ne diye düşünüyor’ olsa da, kafasına sopa yemekten kurtulamaz.
Kadın protestocu o gün şanslı, çünkü henüz plastik coplar demir olanlarla değiştirilmedi.
Ya kafasına sopa yiyen polis karşılık verip, o da kadının kafasına demir copla vursa...?!
Polis şu günlerde en çok medyayı takip eden olmalı çünkü her gün yeni bir kanun çıktığından kim, neyi protesto ediyor, kimi dövecek, kimden dayak yiyecek, bilmeli.
Peki kanun çıkınca ne olacak?
Parası ve imkanı olan, istemediği hamileliği sonlandırmak için yurt dışına gidecek.
Parası olmayan ise kanunsuz bir şekilde, bilgisiz insanlardan medet arayıp, bodrum katlarında canından olucak.
Böyle olunca da nüfus artması amaçlanan bu yöntem, aslında nüfusu azaltacak.
Bu kanunla birlikte hamilelikteki 3 aylık ultrason testleri de yasaklanmalı, çünkü down sendrom gibi doğuştan olan sakatlıklar yüzde bilmem kaç oranında, hamileliğin o döneminde tespit edilebiliyor.
Çocuğu taşıyan anne de, dünyaya sakat bir çocuk getirmek istemiyorsa bu hamileliğe son verme hakkına sahipti.
Şimdiden sonra her türlü doğan çocuğun sorumluluğu da devlete ait olsa gerek.
Hiç şüphe yok ki, yeni bir kanun da doğum kontrol haplarının yasaklanması olacaktır.
Tabii ilerde hükümet değişirse neler olur bilinmez. O zaman da belki derler ki ‘Bakamayacağınız çocuğu doğurmayın.’
O zaman karnını zor doyuran aile, üç çocuğunu karşısına oturtup şimdi ne yapmalı diye kara kara düşünecek.
Ne düşünsem ne yazsam tek bir bildiğim var, olan yine millete oluyor.
Ya da bugüne bakıp adamın dediği gibi “ Hayatımız, yaptığımız tercihlerin toplamıdır”...