Geçen hafta Ermeni komşularımızın paskalyalarını kutladık. Bugün Rum komşularımızın paskalyalarını kutlayacağız. Biz Yeniköy’de oturuyoruz.
Yeniköy’de faal durumda üç Rum Ortodoks, bir Gregoryan Ermeni kilisesi var. Rum kiliseleri 1837 yılında yapılan Panayia Humaritisa kilisesi ile 1772 yılında yapılan, yandıktan sonra 1812 yılında yenilenen Ayion Nikolaos ve 1650 yılından kalma Aya Yorgi kiliseleri. Ermeni kilisesi ise 1760 yılında inşa edilen Surp Asdvadzadzin kilisesi.
Geçen pazar Ermeni komşularımızın “Paskalya”ları nedeniyle Surp Asdvadzadzin kilisesinde yapılan töreni izledik. Ermeni komşularımız güzel güzel giyinmiş, çoluk çocuk kiliseyi doldurmuştu. Kalabalık bahçeye taşmıştı. Bize paskalya yumurtası verdiler. Biz de kiliseye bağışımızı yaptık.
Bugün Ortadoks Rumlar “Paskalya” kutluyor... Dün gece yarısı Yeniköy’deki Ayion Nikolas’taki tören ile Paskalya başladı.. Bugün Tarabya’da 1868 yılında inşa edilen Aya Papaskevi kilisesinde büyük tören var.
Paskalya’da, İsa’nın öldükten sonra “dirilişi”, ruhunun göğe yükselmesi kutlanıyor.
Hıristiyanların bazıları Paskalya’yı 50 gün, çoğunluğu 7 gün oruç tutarak karşılıyor. Hıristiyan orucunda hayvansal gıdalar yasak. Perşembe-cuma nebati yağ da yasak.
İnançlara saygı göstereceğiz
İsa perşembe gecesi havarilerle son yemeğini yiyor. Yemekte mercimek var. Bunun için perşembe gecesi “mercimek” pişiriliyor. Paskalya çöreği hazırlanıyor. Yumurtalar kırmızıya boyanıyor. Mercimek perşembe gecesi yeniliyor ama, yumurtaya ve çöreğe cumartesi gecesine kadar dokunulmuyor.
Cumartesi gecesi saat 24.00’te kilisede “İsa”nın dirilişi kutlanıyor.
Daha önce de İstanbullu Rum ailelerin Paskalya geleneklerini yazmıştım. Tekrarlayayım. Sula Özprodomos anlatıyor: “Cumartesi günü en önemli gün. Vaftiz anneye ya da babaya gidilir. El öpülür. Af dilenir. Oruç bozulur. Gece kilisede toplanılır. Herkesin elinde mumlar vardır. Bu mumlar özeldir. Vaftiz anne ve babalar tarafından alınır.
Saat 24.00’te ışıklar söner. Mumlar yakılır, İsa’nın dirilişi kutlanır. Dargınlar barışır. Herkes birbirinden af diler. Ve bayram başlar. Aileden bir kişi mumu söndürmeden eve kadar taşır. Ve o mumun isiyle kapının altına bir haç çizer. Bu da ‘uğur, kısmet, bereket’ anlamına gelir. Sonra sofraya oturulur. Yemekler yenir. Kırmızı yumurtalar tokuşturulur.”
Mahallemiz Yeniköy, 1950’lere kadar Rumların çoğunlukta oldukları bir semt iken bugün otuz dolayında Rum kaldı.
Yeniköy’de paskalya
Aleko’nun kardeşi Vangel Nikolaidis ölümünden önce 1950’lere kadar Yeniköy’de devam eden Paskalya şenliklerini bana şöyle anlatmıştı:
“Paskalya haftası Yeniköy’ün sokaklarını defne yaprakları ile, çiçeklerle süslerdik. Ay yıldızlı lambalarla, bayraklarla donatırdık. Yolun iki yanındaki dükkânların önüne masalar çıkarılır, masaların üzerinde sepetler içinde kırmızı paskalya yumurtaları, paskalya çörekleri dizilirdi. Benim mezeci dükkânımın yanında İstanbul’un en ünlü laterna yapımcısı Yorgo Yakuvidis’in dükkânı vardı. Akşam olunca Yeniköy Caddesi laterna müziği ile şenlenirdi. Gece yarılarına kadar kadın erkek sokaklarda dolanır dans ederdi. Yorgo’nun dükkânının yanında, Yordan’ın fırını, onun yanında Panoprodromos’un bahçeli kahvesi, onun yanında Sotiri Nikolaidis’in manavı, onun yanında Yorgo’nun muhallebicisi, Todori
Narlı’nın dükkânı,
Nikolaki’nin kırtasiyecisi, Yorgo Gelgör’ün manavı, Mihalati’nin meyhanesi, Sotiri ve İsmail Oktay’ın taş fırını vardı.” Bunlar Vangel’in anlattıkları. İstanbul’u İstanbul yapan insan “mozaik”i farklı din, dil ve kültürleri bir araya getirme özelliğidir.
Sayın Rum ve Ermeni okuyucularımın “Paskalya”larını kutlarım.
(Milliyet)