17-25 Aralık darbe girişimi operasyonu sonrasında devlet, darbe girişiminde bulunan bu oluşumu, "Paralel Yapı" olarak adlandırıldı. Seçilmiş Hükümete karşı darbe girişimini yapan Paralel Yapı'nın Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne "Legal görünüm adı altında illegal örgütlenme" olarak girdiğini ise Cumhurbaşkanı Erdoğan söyledi.
Bu darbe girişiminin üstünden 13 ay ve 2 seçim geçti. Millet, mahalli seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu yapılanmaya karşı açık açık milli iradenin ve Erdoğan'ın yanında yer aldı.
***
Bütün bu ortada yaşananlara rağmen hala "Paralel Yapı yok", "Her şeyi paralel diyerek geçiştiremezsiniz" gibi cümleler kuranlar var. Özellikle Cemaat basını, kendi tabanını bir arada tutmak için envai çeşit algı operasyonları yapıyor.
Paralel Yapı yoksa eğer;
Yolsuzluk adı altında yapılan darbe girişimini kim yaptı?
MİT tırlarını kim durdurdu?
Başbakan'ı ve Bakanları illegal olarak dinleyip sonra montaj haline getirilen ses kayıtlarını kim servis etti?
Dışişleri'ndeki devletin en mahrem toplantılarını dinleyip internet üzerinden kim dünyaya faş etti?
Oslo görüşmelerini kim sızdırdı?
Roboski katliamında ilk dakikadan itibaren kim MİT'i hedef tahtasına oturttu?
Hakkari'de, Van'da Çözüm Süreci yürümesin diye Kürtlerin üzerine güçlendirilmiş torpilleri kim attı?
Van'da yanan otomobilin üstüne, kenardaki araçları polis panzeriyle kim sürdü?
Laiklik diyerek yıllardır milletin başında boza pişiren CHP'yi kim esir aldı?
Kemalizm'in kalesi olarak bilinen Cumhuriyet Gazetesi'ne kim operasyon yaptı?
"Ergenekon", "Balyoz", "Askeri casusluk", "Kafes Eylem Planı" denilerek gerçek darbecilerin yargılanmasını kim sulandırdı?
Bu ülkenin ordusunun en tepesindeki İlker Başbuğ'u, kim "terör örgütünün başı" diyerek hapse attı?
Halka hesap vermekle sorumlu Hükümet'i köşeye sıkıştırmak için kim dalga dalga operasyon yaptı?
Çözüm Süreci'nin ilk adımları atıldığında kim bir gün sonra eline silah almadığı halde 10 bin KCK'lıyı kelepçelerle basına sergileyerek hapse tıktı?
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemde İlker Başbuğ'un ve Ergin Saygun'un tutuklu yargılanmasına karşı çıkmıştı. Saygun'u hastanede ziyaret ederek o dönem ulusalcı medyayı bile şaşırtmıştı.
Katıldığı bir televizyon programında operasyonların "dalga dalga" yapılmasının da toplumsal huzuru olumsuz etkilediğini, artık 'Paralel operasyonların' durması gerektiğini vurgulamıştı.
Sırtında yumurta küfesi taşıyan Erdoğan'ın ta o dönemde gördüğü, rahatsızlığını siyaseten dile getirdiği tehlikeyi millet 17-25 Aralık'tan sonra fark edebildi.
Gördüğü anda da sandık başında şamarı yapıştırdı.
***
Milleti aşağılayan tüm ideolojik kesimlerin marjinalize olması kaçınılmazdır. Bunu yapan solcunun da sağcının da milliyetçinin de liberalin de marjinalleşmemesi imkansız.
Parti kursalar bile iktidar olmak, onlar için hep bir hayal olarak kalır. Bugün de AK Parti'ye oy veren milyonları suçluyorlar.
Yine halkı aşağılayıp, kömürcü ve makarnacı ilan etmeye başladılar.
Kaçınılmaz sona doğru ilerliyorlar…
(Aktüel'den)