Milletvekili seçilirsem Nazım’ın mezarını Dersim’e getireceğim diyor milletvekili aday adayı olmak isteyen vatandaş. Ama Tunceli ne zaman Dersim oldu ben bilmiyorum. Nazım’ın ‘’ Beni 2015 yılında Dersim’e gömün!’’ diye bir vasiyeti var mıydı bilmiyorum. Nazım Hikmet’in varislerinin bu arkadaşa gidip ‘’ Lütfen milletvekili ol ve Nazım dedemizin mezarını Dersim’e nakil yap!’’ diye bir talepleri olup olmadığını da bilmiyorum.
Enver Paşa’nın, Yılmaz Güney’in ve yurt dışında vefat edip gömülmüş olan tüm Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kabirleri üzerinden maalesef çok politika yapılıyor.
Halbuki milletvekili adaylarının işsizlik, ithalat, ihracat, pahalılık, asgari ücret, trafik, hava ve deniz kirliliği, vergiler, zamlar, terörle ve uyuşturucu ile mücadele gibi çeşitli ülke sorunları hakkındaki projelerini açıklamaları ve seçim bölgesindeki vatandaşları bu şekilde ikna etmeleri gerekmektedir.
Aslında arkasında büyük eserler bırakan Mimar Sinan, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Yahya Kemal Beyatlı, Mehmet Akif Ersoy, Cem Karaca, Barış Manço, Kıvırcık Ali, Neşet Ertaş, Mustafa Kemal Atatürk gibi tarihi değeri sonsuz olan insanlık ustalarının mezara, kabre, mezar taşına asla ihtiyaçları yoktur. Çünkü tarih onlar için yeterince saygıyı ve vefayı daima gösterir.
Ancak insanlığın siyaset sahnesinde, açıklama yapma şansı olmayan merhumlar üzerinden siyaset yapmanın çirkinliğini kendi gönlümce, kendi ruhumca daima hor görmüşümdür, kınamışımdır, ayıplamışımdır, yuhalamışımdır. Bu benim kişisel kanaatimdir. Belki vicdanları ölüler üzerinden siyaset yapılmasını çok makul karşılayan, fıtratı bunu gayet normal uygulayabilecek insanlar da olabilir.
Bizi ilgilendiren işsiz gençler ne yapacak? Kadına ve çocuklara şiddet nasıl önlenecek? Uyuşturucu ile nasıl mücadele edilecek? Terör nasıl bitirilecek? Yasa dışı silah satışları nasıl engellenecek? Dünya ordularının önüne geçilemez silahlanmasına nasıl son verilecek? Açlık ile ve kurak mekanlardaki su sorunu nasıl çözülecek?
‘’ Ölenler dövüşerek öldüler! Vaktimiz yok onların matemini tutmaya’’ diyor Nazım Usta.
Dövüşerek, üreterek, insanlığa hizmet ederek, vatana ve millete çalışarak ölenlerin matemlerini tutmak gereksizdir! Onlar hatırlandığı zaman saygı , huzur ve mutluluk ile hatırlanmalıdır!
Gariptir! Bazı politikacılar bir yazardan sürekli minnetle bahseder ki prim yapsın diye ama onun bir kitabını, bir yazısını bile okumamıştır! Bir müzisyene övgüler düzer ama onun bir şarkısını bile duymamıştır! Bu yüzden bilinmeyen bir mezara, mezar taşsız olarak ölülerini gömen Arapların bu uygulaması Arapların en saygı duyduğum uygulamasıdır!
Aziz Nesin için de aynı şeyi söyleyebilirim! Büyük babamda çaresizlikten kimsesizler mezarlığına meçhul bir ölü olarak gömülmüş! Bilinen bir mezara gömülseydi ne olacaktı! Senede bir defa oğulları ve belki torunları ziyaret edecekti! Ya sonra! Belediyenin, valiliğin bir döneminde o mezarlığın başka bir bölgeye nakledileceği lafta açıklanacaktı ve oraya otopark, alışveriş merkezi, otoban, üst geçit, otel , iş hanı falan yapılacaktı.
Ayağımızı bastığımız toprakta ve oltamızı sallandırdığımız denizde ne kadar ölü olduğunu kim bilir?
Bu küçük alemde aslında diriden çok daha fazla ölü olduğunu söylesem hiçbir bilim adamı bana itiraz etmez!
Ölüleri rahat bırakalım! Onların mezarları başlarına gitmemize de gerek yok! Onlara ruhumuzun derinliklerinden kopartacağımız dualar, minnetler Onlar için en büyük nimettir! Kim bilir belki buna bile ihtiyaçları yoktur! Onlar devirlerini tamamlamış ve bilgilerini, duygularını, fikirlerini, eserlerini bize devretmiş atalarımızdır, ninelerimizdir! Rahat bırakalım Onları!