Birkaç gün önce (24 Aralık) mimar ve şehir plancısı Alman Bruno Taut’un 76’ıncı ölüm yıldönümüydü. Asıl adı Bruno Julius Florian olan Taut, 1930’lu yıllarda Hitler zulmünden önce İsviçre’ye, ardından Japonya’ya, daha sonra da Türkiye’ye sığınan bilim ve sanat adamlarından biriydi. Dünyada modern mimarinin kurucularından biri olan Taut, Türkiye’de yaşadığı iki yıl içinde derin izler bıraktı. Sayısız eseri arasında Ankara’da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Binası, Atatürk Lisesi, Cebeci Ortaokulu, İzmir Kız Enstitüsü, Trabzon Lisesi var…
* * *
İstanbul’da Ortaköy yamacındaki koru içinde kendisi için tasarlayıp yaptırdığı ancak çok kısa bir süre içinde oturabildiği kırmızı kiremit çatılı Japon mimarisi evi hemen göze çarpar… 10 Kasım 1936’da Türkiye’ye gelerek o dönem adı Güzel Sanatlar Akademisi olan akademiyi uzun yıllar yönetip sayısız mimar yetiştirmiştir. Ayrıca Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Mimarlık Bürosu’nun başkanlığını yapmıştır. Aslında Taut’un Türkiye ile ilk teması ilk kez 1916 yılında olmuş. İstanbul’da planlanan bir Alman Kültür Evi için proje yarışmasına katılmış… Projesi seçilememiş olsa da İstanbul’u tanımış…
* * *
Taut’un son görevi, Atatürk’ün cenaze töreninde saygı geçişi için Ankara’daTBMM önünde kurulan katafalkı tasarlayıp yapmak olmuştur. Bu amaçla Ankara ‘ya davet edilen Taut, kendisine uzatılan ve içinde muhtemelen bin lira olan zarfı geri çevirmiş… “Büyük devlet adamına son görev olarak bu benim için büyük onurdur. Çocuklarıma bırakmak için bana sadece bir teşekkür mektubu verin yeter” demiş. Astım hastası olan Taut, Atatürk’ten tam 40 gün sonra 58 yaşında ölmüş… Taut, bir vefa duygusu olarak özel izinle Edirnekapı Mezarlığı’ndaki Şehitliğe defnedilmiş. Şehitlikte Müslüman olmayan tek kişi… Mezarı kalın bir mermer kapaktan ibaret. Üzerinde, “BRUNO TAUT 4. V.1880 - 24. XII. 1938”yazıyor. Sade yazının yanında bir de ayak izi var. Bu iz dünyada iz bıraktığının simgesiymiş...
* * *
Almanya’da Berlin’de tasarımını yaptığı bir mahalle Unesco tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan Bruno Taut, 1938 yılında yazdığı “Mimarî Bilgisi” isimli kitap mimarlığın başucu kitaplarından biridir. (Çev. Adnan Kolatan, Güzel Sanatlar Akademisi Yayını, İstanbul). Taut, kitabının 323. sayfasında da o dönemki Türkçe tercümeyle şöyle yazıyor: “Binalar, herhangi diğer san’at eserlerinden daha ziyade gözler önündedir. Birçok insanlar önünden geçerler ve 50, 100 ve daha fazla sene, o binaya karşı bir şey yapamazlar. Bu gibi taşdan çirkinliklerin cesameti (büyüklüğü) ise, en muazzam âbideleri bile geride bırakır. Böyle çirkinliklerden vücude gelmiş bir şehir, müdhiş bir talihsizliğe uğramış demektir.”
* * *
1933 yılında Atatürk’ün talimatıyla dönemin Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından, anıtların korunması ve bilimsel restorasyonu bir program oluşturulur… Bunun için Bruno Taut, üç konuda resmi olarak görevlendirilir. Bunlar Ankara’daki Mahmut Paşa Bedesteni restorasyonu, Edirne’deki bazı anıtların durumunun incelenmesi, Bursa’daki Yeşil Türbe’nin restorasyonu… Taut, Şubat-Mart 1937’de Ankara’da Mahmut Paşa Bedesteni’ni, Ocak 1938’de Edirne’de İkinci Beyazıt Külliyesi’ni, Eylül 1938’de Yeşil Türbe’yi inceleyip rapor hazırlamış…
* * *
Bizim aile Bursa’da Yeşil Türbe’nin yakınlarında oturuyor… Bu yüzden Yeşil Türbe hep ilgimi çekmiştir… Mimarisi, kullanılan malzeme ve tarihi açısından dünyada bir Taç Mahal gibi ünlü olması gereken bir türbelerden biri… Mimar veya tarihçi değilim ama Türbe ile ilgili yerli ve yabancı kaynakları kütüphanelerde, üniversitelerde ve sahaflarda arayıp bulmuş, okumuştum… Bruno Taut dikkatimi çekmişti.. Onun yazdıklarını ve hakkında yazılanları okudukça hayran olmamak elde değil… Son yıllarda bu konuda Türkiye’de ve Avrupa’da çok sayıda makaleler, master, doktora tez çalışmaları da var…
* * *
Taut, Türkiye’ye sığınan birçok Alman bilim adamı gibi günlük de tutmuş… Yaşadığı her şeyi yazmış… Tüm bunların orjinalleri nerede biliyor musunuz ? Japonya’da… Japonlar ona sahip çıkmışlar… Tokyo’da Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde (University of Creation) Brono Taut Memorial Hall açılmış… Herşey orada… Beraber yaşadığı Erica Wittich hanım, o öldükten sonra Eylül 1939’da tüm eşyalarını, orijinal belgeleri toplayıp Japonya’ya gitmiş… Tüm belgeleri, mektupları, günlüğünü onun onuruna yapılan bu kuruma vermiş…
* * *
Taut, Japonya Uluslararası Mimarlar Birliği sayesinde İsviçre üzerinden önce Japonya’ya gitmiş… Sosyalist düşünceleri ve o dönem Japon militarizmine karşı olduğu için çalışma izni de verilmemiş… Üç yıl kadar mimari konuda sadece araştırmalar yapmış ama hiç eser yapmamış… Atatürk dönemi Türkiye’si bu büyük adamın farkına varıp başka bir Alman mimar aracılığıyla hemen Türkiye’ye gelmesini sağlayıp en geniş yetkileri vermiş… Bir Japon meslektaşına yazdığı mektupta, Türkiye’de kuşlar gibi özgür çalıştığını, hiç kimsenin işine karışmadığını yazıyor.
* * *
Bruno Taut’un en önemli eserleri Almanya’dan sonra Türkiye’de ama arşivi, eşyaları Japonya’da… Vefa duygusu olarak Şehitliğe defnetmişiz ama maalesef arşivine sahip çıkamamışız… Berlin’de tasarladığı mahallede bir anı plaketi çakılmış… Bir caddeye ise adı verilmiş… Atatürk’ün döneminin öngörüsüyle davet edildiği Türkiye’de mimariye çok şey katan Bruno Taut’un arşivine neden sahip çıkamadığımızı konuşmalıyız… Erica Wittich hanım niye Türkiye’de kalmadı… On ay sonra niye her şeyi alıp gitti .. Bu sorunun cevabını aramalıyız… Bu konuda arşivlerde yazılı bir şey henüz yok…
* * *
Tarihçi İlber Ortaylı, birkaç yıl önce Bruno Taut’un ölüm yıldönümü dolayısıyla Milliyet gazetesindeki köşesinde şöyle yazıyordu; “ Bruno Taut gibi bir mimar 20’nci yüzyıl Türkiye’sinde sanatlara ve mimariye önemli bir geçiş olabilir. Yeter ki yeniden incelensin ve değerlendirilsin. Mültecilikte bile ciddi ve yaratıcı eserler vermek için fedakarca çalışan bu gibi ustaları tanımak ve anmak iyi olur.”
Bunlara eklenecek fazlaca bir şey yok sanırım. İstanbul'da Ortaköy’den geçerken kafanızı biraz kaldırıp Bruno Taut’un kiremitli, Japon mimarisi evine bakıp hatırlamanız yeter…