ADALET Bakanı Sadullah Ergin’le konuşuyorum, “Sadece MİT görevlileri için özel düzenleme yapmak doğru olmaz” diyor.

Peki nasıl bir düzenleme yapılacak? Bakan’ın cevabı:

“Kritik devlet görevlerini yapan çok üst düzey kamu görevlileri hakkında soruşturma açılması, başbakanın yazılı iznine tabi olmalıdır. Sadece MİT Müsteşarı ve elemanları değil...”

Bakan bunun için CMK 250. ve 251. maddelerinde değişiklik yapılmasını öngörüyor.

Askeri görevler dahil mi?

“Evet, asker ya da sivil.”

Peki, genel bir ‘üst düzey kritik görev’ tanımı mı, yoksa MİT Müsteşarı, Genelkurmay Başkanı, Başbakanlık Müsteşarı, Kuvvet Komutanları, Emniyet Genel Müdürü gibi görev adlarını zikrederek mi?

“Konu Meclis Komisyonu’nda müzakere edilecek. Erken bir beyanı siyasi etiğe uygun bulmam. Ancak genel tanım getirilirse bu, uygulamada karışıklığa yol açabilir. Şahsen, görevlerin CMK’da makamların isimleriyle açıkça zikredilmesini doğru bulurum.”

Önümüzdeki çarşamba günü TBMM Adalet Komisyonu’nda bu yönde girişimler olacak.

Nasıl olacak?

Madem CMK’da böyle genel bir düzenleme yapılacak, niye MİT Müsteşarı için özel bir düzenleme teklifi yapıldı?

“İvedilik düşüncesiyle yapıldı. Aslında MİT kanununda, Başbakan’dan izin alınması şartı var, yeniden yazmak malumun ilanı olur. CMK’daki düzenleme farklı olduğundan özel kanun, genel kanun tartışması da çıktı. Çözüm, CMK’da değişiklik yapılmasıdır.”

Nasıl olacak bu? Bakan Ergin yargıyı hızlandırmak için Meclis’e 90 maddelik bir torba yasa sunulduğunu hatırlattı. Çarşamba günü Komisyon’da görüşülecek...

“CHP ve BDP’nin de teklifleri var. Çarşamba günü Komisyon’da CMK’da bahsettiğim yönde değişiklik yapılması için teklifler sunulur. Her partiden üyelerin katılacağı bir alt komisyon kurulur, Yargıtay’dan uzman yargıçlar da katılır. Alt komisyonda CMK 250. ve 251. maddelerde nasıl değişiklik yapılacağı teknik olarak tespit edilir...”

Ve oradan Meclis’e gelir, yasalaşır. Öngörülen süreç böyle.

Başbuğ ve Ergenekon

CMK 250. ve 251. maddelerde böyle bir değişiklik yapılırsa, elbette yürütülmekte olan Ergenekon davasındaki eski kuvvet komutanları ve eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ için Başbakanlık’tan izin alınması gerekecektir.

Haklarındaki suçlamaların hukuki ve siyasi ağırlığına göre Başbakan izin verir veya vermez.

İyi de siyasi makam olan Başbakanlığa bu yetkiyi vermek doğru mu?

Hukuka uygun

TCK 301. maddeden soruşturması açılmasının Adalet Bakanı’nın iznine bağlı olduğunu hatırlatan Ergin diyor ki:

“Anayasa Mahkemesi Adalet Bakanı’nın ‘Yargısal değerlendirmeden ziyade devlet ve toplum yararı açısından bir takdir yetkisini kullanacaktır’ gerekçesiyle bunu anayasaya uygun bulmuştur. Başbakan’ın iznine bağlanması da 301. madde gibidir, anayasaya uygundur.”

Evet, Anayasa Mahkemesi’nin 2009/70 sayılı kararı aynen böyledir.

Baştan beri ben de bunu savunuyorum: MİT ve Başbakanlık Müsteşarları, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları, Emniyet Genel Müdürü gibi makamlardaki görevlerde, “yargısal değerlendirmeden ziyade devlet ve toplum yararı” daha önemli olabileceği için, soruşturmalar Başbakan’ın iznine bağlı olmalıdır.

Böyle bir düzenleme hukuktaki “tehlike suçu” kavramı da uygundur.

Başbakan, neye göre?

Adalet Bakanlığı’nın 301. maddeyle ilgili uygulamasında olduğu gibi, Başbakanlık’ta da hukukçular gerekçeli rapor yazacaklar, başbakan suç konusu eylemlerin hukuki ve siyasi ağırlığına göre izin verecek veya vermeyecektir.

Sadullah Ergin şunu da vurguladı:

“Başbakan’ın bütün kararları yargı denetimine tabidir. Soruşturma için izin verdiğinde ilgili kişi ya da izin vermediğinde ilgili savcı idari yargıya itiraz edebilir. Başbakan da gerekçelerini açıklar, kamuoyu da gerekçeleri öğrenir.”

Evet, başbakanların kararları savcıların kararlarından daha fazla yargı ve kamuoyu denetimine açıktır.

CMK’da bu yönde değişiklik yapılmasına muhalefet de katkıda bulunmalı, komisyonda ortak bir makul metin oluşturulmalıdır.

NOT:  Değerli tarihçi ağabeyim Yılmaz Öztuna’ya Allah’tan rahmet diliyorum, eserleriyle kalbimizde ve zihnimizde yaşayacaktır.

(Hürriyet)