Türkiye ve Yunanistan arasında artan yakınlaşma ve Güney Kıbrıs'ta iktidara gelenlerin açık söylemeseler de Türkiye'ye ve AK Parti Hükümeti'ne yönelik sempatilerinin varlığı AB'de belli çevreleri çok rahatsız etmekte.
AP'deki hristiyandemokratların Türkiye karşıtlığı söz konusu olduğunda en başta gelen sözcüleri Elmar Brok gibi şahıslar boş durmamaktalar. Angela Merkel'in Kıbrıs Ziyareti'ne "kendi kendini davet ettirerek" katılan Türkiye karşıtı AP milletvekili ve onun destekçileri her geçen gün güçlenen Türkiye'den çok rahatsızlar.
Türkiye'nin en büyük sorunu olan Kürt Sorunu alanında bile çok cesur adımlar atarak sorunun çözümüne yaklaşması ve aynı şekilde Kıbrıs Sorunu'nu çözme konusunda kararlı tavrı bugüne kadar bu sorunları "parmakla işaret edip" Türkiye'nin AB üyeliğini engelleyen sorunlar olarak istismar etmeye çalışanlar AB başkentlerinde de başarısız oldukça son umutları olarak AP'yi kullanmaya çalışmaktalar.
İşte dostum Vakur Kaya'nın Brüksel'den bizi sürekli tüm gelişmeler üzerine bilgilendiren www.abhaber.com sitesinin son haberine göre "AP Türkiye raportörü Ria Oomen-Ruijten’in kaleme aldığı Türkiye raporuna verilen değişiklik önergeleriyle raporun daha da sertleştirilmesi amaçlanıyor. 400 kadar değişilik önergesinin verildiği Türkiye raporu 21 Mart’ta AP Dış İlişkiler Komisyonu’nda görüşüldükten sonra oylanacak. Rapora yönelik verilen 100 kadar Kıbrıs ile ilgili değişiklik önergesi bulunuyor. Rapor daha sonra Nisan ayında AP Genel Kurul’unda ele alındıktan sonra nihai halini alacak. Taslak raporda AB kendi yükümlülüğünü (doğrudan ticaret tüzüğü hayata geçirilmesi) Türkiye’nin önüne Maraş iade edillmeli ve asker çekilmeli diyerek bir ön şart olarak koyuyor. Oysa bu konuların kapsamlı çözümün bir parçası olduğu biliniyor. Geçtiğimiz sene raporda yer alan ancak bu yıl taslak raporda yer alamayan Türkiye’nin BM deniz hukuku anlaşmasını kabul etmesi ve bu çerçevede Rum Yönetiminin sözde MEB bölgesinin yasallığının tanınmasını isteyen değişilik önergesi Rum ve Yunan parlamenterlerin baskısı sonrası Ruijten, kendi raporuna bu paragrafında dahil edilmesi çerçevesinde değişilik önergesi verdi. AP’de Yunan,Rum ve Türkiye karşıtlarının taslak rapora yönelik değişiklik önegesi vererek raporun dengesini bozma gayretleri dikkat çekiyor. Avrupa Parlamentosu taslak Türkiye raporuna verilen değişiklik önergelerinde Türkiye’ye çok sert eleştirilerin getirildiği görülüyor. Değişilik önergelerinin kısa bir özeti şöyle:
-Türkiye’nin AB Rum Dönem Başkanlığına yönelik tutumu sert bir şekilde eleştiriliyor.
-70.Türkiye AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısının Rum Dönem Başkanlığı yüzünden iptal edilmesini gündeme getiriliyor
-Kıbrıs’tan asker çekme Maraş’in iade edilmesi her yıl olduğu gibi isteniyor. Maraş ve asker çekmeye karşılık olarak aynı paragrafta Magosa limanının Türk,Rum ve AB gözteminde doğrudan ticaret yapabilmesi için açılması çağrısında bulunuluyor.
-Kuzey Kıbrıs’ta kayıp şahıslar için askeri bölgelerin açılmasını isteniyor.
-Kıbrıs’ın kültürel mirasının bakımsızlığı öne sürülerek Türkiye suçlanıyor.
-Türkiye BM deniz hukuku anlaşmasını kabul etmesi ve bu çerçevede Rum Yönetiminin sözde MEB bölgesinin yasallığının tanınmasını isteniyor
-Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’a nufus aktarmasını durdurması isteniyor ve Türkiye kökenli vatandaşların adayı terketmesi çağrısında bulunuluyor."
Gördüğünüz gibi Güney Kıbrıs'ta iktidara gelen yeni yönetimi ve Yunanistan'ın Kıbrıs Politikası konseptlerini bile sollamakta AB'deki Türkiye karşıtları.
Dertleri Kıbrıs ve Kıbrıs'ta çözüm değil.
Dertleri Türkiye!
Kıbrıs Sorunu'nun çözülmesi demek Türkiye'ye karşı bir bahanelerinin daha ortadan kalkması demek!
Türkiye Raporu'na "sokuşturmaya" kalktıkları maddelerin tek amacı var "Türkiye'yi rencide edici" içeriklerle kışkırtarak çözüm çabalarındaki aktif rolüne son vermesini sağlamak.
Bu çabaları bile AB ve AP'deki Türkiye karşıtlarının 2002 öncesi Türkiye kafa yapısına sahip olduklarını sergilemekte. Günümüz Türkiye'sini tanımadıkları ortaya çıkıyor. Günümüz Türkiye'si bu rapor üzerinde oynanan oyunlarda ön görülen rolü oynamayacak kadar "profesyonel".
Türkiye karşıtları işi öyle bir hale getirdilerki sadece Kıbrıs söz konusu olduğunda değil her alanda günümüz Türkiyesi ile başa çıkamamaktalar.
Kapalı kapılar ardında bizim duyamayacağımızı sanarak "Türkiye'nin demokratikleşmesi ve AK Parti'nin güçlenmesinden rahatsısız, keşke askerler iktidarda kalsaydı" diyecek kadar kendi çok övdükleri demokrasileriyle bile çelişir haldeler.
Utanmasalar sırf Türkiye'yi engelleyebilmek için "Kenan Evren bir demokrasi neferidir ve ona yapılan zulmü kabul etmiyoruz" diye değişiklik önerileri verecekler!
Bu haliyle AP'nin Türkiye Raporu'nu ciddiye almamız söz konusu olmayacak.
AP'de bu raporuyla kendi kendini "AB'nin ilke ve çıkarlarına bu derece ters düşen bir kurum olarak" sadece "gülünç" bir konumda olmayacak.