Ellerinde karşılıksız çek bulunan iş adamları kendi kendilerini sorgulama yanında bankalara da tepkili... Bir iş adamı tepkisini şu şekilde dile getirdi: “Adamın elinde neredeyse tüm bankaların çekleri vardı. Çek, sadece çeki kesenin değil, o çek defterini veren bankanın da itibarı değil midir? Soruşturmadan verilen çek defterlerinin her sayfası pimi çekilmiş bomba gibidir. Hangimizin elinde patlayacağı belli değil.”
Kapalı bir iş yeri...
Kapalı iş yerinin önünde toplanan bir grup insan.
Gazeteci merakıyla yaklaşır insan doğal olarak.
Başaran Düzgün arkadaşımla biz de aynen öyle yaptık.
***
İş yeri Lefkoşa-Girne yolunun Boğaz bölgesinde.
İş yerinin ismi Hürbay Elektronik...
Yaklaşınca orada olanların öfkeli olduklarını kolayca anladık.
Orada olanların tümü elektronik ürün ticaretiyle ilgili...
Hürbay Pazarlama, onlardan satmak için laptoptan, televizyona kadar pek çok ürün almış... Dahası inek, koyun bile verip , “çek” alanlar konuşuluyor.
Peki sonra ne olmuş?
İleri tarihli çeklerinin tümü 22- 23 Kasım tarihli...
Çeklerin tarihi gelince bankaya gidenler acı gerçekle yüzleşmiş.
ÇEKLER KARŞILIKSIZ...
***
Orada olanlara soruyoruz alacakları ne kadar diye...
İşte bazı rakamlar...
“Elli bin.”
“Otuz bin dolar.”
“İki tane kırk bin.”
Bu arada arabada oturanı işaret edip, “O arabada da yüz altmış bin TL var” dediler.
Arabadan inen genç iş adamına sordum, “Evet benim de 160 bin TL’lik çek var elimde” dedi.
... Bu arada yüzeysel bir hesaplama için verileri toplamak istedim...
Oradakilerden biri hızla bir toplama yapıp: “Bir yüz bin, bir 160 bin, bir 200 bin var... Bir hayli da elli civarında var... Bu işin toplamı en az iki milyon TL’dir.”
***
İş yeri sahibinin adını sorduk.
Adı insanlığın başlangıcındaki iki isimden biri.
Adem.
Soyadı üzerine yorum yapmayım. KALINMEŞE...
***
Yazımın burasında merak edip Google’a Adem Kalınmeşe yazıp sonuçlarına baktım.
KIBRIS Gazetesi’nden 20 Mayıs 2011 tarihinde Rahme Çiftçioğlu imzasıyla yayımlanan “Sevdiği adamın ülkede kalabilmesi için fedakarlıkların en büyüğünü yaptı/cezaevinde evlendi” başlıklı haber.
Düşünce şekillenirken katkı olabilir diye haberi aynen sizlerle paylaşıyorum:
“Gazimağusa doğumlu olan ve Gönyeli’de yaşayan 29 yaşındaki Songül Muhtaroğlu, Kahramanmaraşlı Adem Kalınmeşe ile iki yıl önce tanıştığını ve bu yılın nisan ayında evlenmeye karar verdiklerini söyledi. Kalınmeşe’nin, çalışma izni olmadığını ve bir iş yerinin camını kırdığı için cezaevine konduğunu anlatan Muhtaroğlu ‘Durum böyle olunca nikahı cezaevinde kıydık. Fakat onun ihracını önleyemedim’ dedi.
Songül Muhtaroğlu, 30 yaşındaki eşi Adem Kalınmeşe’nin yıllardan beri ülkeye giriş çıkış yaptığını ve buraya yerleştikten sonra özel bir şirkette müdür olarak çalışmaya başladığını savundu.
Songül Muhtaroğlu, rakip bir şirketin elemanlarıyla tartışan ve söz konusu iş yerinin camını kıran eşi Adem Kalınmeşe hakkında yasal işlem başlatıldığını belirtti.
Eşinin kimlik kartı ve pasaportuna el konulduğunu anlatan Songül Muhtaroğlu, ‘Adem bu nedenle 8 ay boyunca çalışma iznini uzatamadı. Her hafta sonu gider ispat-i vücut yapardı’ dedi.
İlk evlilikten çocuğu var
Anne ve babasının Kıbrıslı Türk olduğunu söyleyen Songül Muhtaroğlu, Adem Kalınmeşe’den önce bir evlilik yaşadığını ve bu evlilikten 10 yaşında bir oğlu olduğunu söyledi.
Muhtaroğlu, eşi Adem Kalınmeşe’nin de Türkiye’de bir evlilik yaptığını ve bu birliktelikten bir oğlu olduğunu ifade etti. ‘İlk evliliklerimizde mutluluğu yakalayamadık’ diyen Songül Muhtaroğlu ‘Eşimle birbirimizi seviyoruz. Ben onun yanında yıllardır duymadığım huzuru hissettim. Birilikte mutluyduk. Adem’den bu şekilde ayrılmak beni çok üzdü’ dedi.
Birçok zorluğa tek başına göğüs gerdiğini ifade eden Songül Muhtaroğlu, ‘Yıllardır kirada kalıyorum. Bir kez bile elektriğim kesilmedi. Eşim gittikten sonra elektriğim kesildi. Evin kirası birikti. Ödeyemiyorum’ dedi.
Yetkililerle görüşmek için her gün kilometrelerce yol yürüdüğünü söyleyen Muhtaroğlu, şöyle devam etti:
Arkadaşım beni her gün Gönyeli çemberine kadar bırakıyor. İçişleri Bakanlığı’na kadar kilometrelerce yol yürüyorum. Neredeyse 20 kilo verdim… Her gün otobüse verecek param yok. Para ödemeden inip gitmek de ağırıma gidiyor...”
***
İki milyon TL’lik karşılıksız çek olayının kahramanı Adem Kalınmeşe ve şirketin adına kayıtlı olduğu söylenen eşi Songül Muhtaroğlu’yla ilgili ilk bulgular bunlar.
Yargısız infaz yapmak bize asla yakışmaz.
Ancak dün karşılaştığımız tablo sonrasında dinlediklerimiz, olayın “organize” olduğu izlenimini veriyor.
Elinde Hürbay Elektronik’e ait parasal karşılığı yüz bin TL’nin üzerinde çek olan bir iş adamının anlattıkları aynen şöyle:
“Adem Kalınmeşe ile yaklaşık üç ay önce muhatap oldum. Benim gibi öteki iş adamı arkadaşlarım da öyle. Son zamana kadara bizden büyük mal çekmedi. Kestiği çekler de birkaç bin TL’lik küçük rakamlardı. O çekler gününde bozuldu. Hemen hemen tüm bankalardan çek kullanıyordu. Sonra bir anda hepimizden yüklü miktarda mal alıp 22-23 Kasım ve sonrasına çekler verdi. Çeklerin tarihi geldiği an gerçekle yüzleştik. Boğaz’daki iş yerine gittik, kapalı bulduk. Malları depoladığı ambarına gittik. Birkaç gün öncesine kadar ağzına kadar dolu olan ambarın tamamen boşaltıldığını gördük. Aldığımız duyumlara göre bir başka iş adamının ambarına taşınmış. O ambara gittiğimiz zaman bizde mal almaya gelen araçları o ambarın önünde gördük.
Polise gittik. Ama polis olaya müdahale etmekte geç kalıyor.”
***
Olaydan olumsuz etkilenen iş adamlarına göre Adem Kalınmeşe, geçtiğimiz birkaç gün içinde adadan ayrıldı ve İstanbul’da bulunuyor.
Ellerinde karşılıksız çek bulunan iş adamları kendi kendilerini sorgulama yanında bankalara da tepkili... Bir iş adamı tepkisini şu şekilde dile getirdi: “Adamın elinde neredeyse tüm bankaların çekleri vardı. Çek, sadece çeki kesenin değil, o çek defterini veren bankanın da itibarı değil midir? Soruşturmadan verilen çek defterlerinin her sayfası pimi çekilmiş bomba gibidir. Hangimizin elinde patlayacağı belli değil.”
Günün sözü:
Çarpılma tehlikesi olan yerde insan bir gözü açık uyumalı.
(Havadis gazetesinden alınmıştır)