Romalı ünlü hatip Çiçero, ‘Eğer bir bahçeniz ve bir kütüphaneniz varsa ihtiyacınız olan her şeye sahipsiniz’ demiş… Kitap okumak gerçekten insan yaşamında tarifi kolay olmayan bir şey… Daha önce de yazmıştım… Kitap yazmakla iş bitmiyor. Çoğaltılması, duyurulması, satılması, gerekirse yazıldığı dilden başka tercüme edilip duyurulması gibi birçok safhası var. İşte bu safhaların bir halkası da kitap fuarlarıdır.
Dünyada bu fuarların en önemlilerinden biri de Almanya’da Frankfurt Uluslararası Kitap Fuarı’dır… Bu yılki 70. Frankfurt Kitap Fuarı 10-14 Ekim arasında yapılacak. Fuara her yıl yaklaşık 100 ülkeden 7 bin civarında yayıncı katılıyor… Fuarın ‘onur konuğu ülkesi’ de var. Bu yıl Gürcistan… 2019’da Norveç, 2020’da Kanada olacak. 1985’ten beri fuara katılan Türkiye ise 2008 yılında “onur konuğu” olmuştu…
Osmanlılar, 1461’de Trabzon ve çevresini fethettikten (1461) sonra Gürcistan’a komşu olmuş… Son Gürcü Kralı II. Solomon Ruslar’dan kaçıp Trabzon’a gelmiş… 1815’de ölünce oraya defnedilmiş… Gürcü Kraliçesi Sopio Gurieli de Osmanlı’ya sığınmış, 1829 öldüğü Akçaabat’a defnedilmiş… Birinci Dünya Savaşı’nda Alman ve Osmanlı desteğiyle Gürcü Lejyonu (Kartuli Legioni) kurulmuş… Amaç Gürcistan’ın Rusya’dan kurtarılmasıymış… İlişkiler derin... Bunlar birkaç örnek… Gürcü edebiyatı Türkiye’de pek tanınmasa da ilişkilerin oldukça derin olduğu açık…
Gürcü edebiyatının destansı başyapıtı (Vephistkaosani) ‘Kaplan Postlu Şövalye’ dir. Gürcü şair Şota Rustaveli tarafından yazılmış, ancak yaşamına ilişkin fazla bilgi yok… Ne doğum ne de ölüm tarihi biliniyor. Yaşamı Homerus’un yaşamı gibi sisler içinde… Büyük bir ihtimalle Gürcü Krallığı’nın ve kültürünün tepe noktasında olduğu 12. Yüzyıl’ın sonları ile 13. Yüzyıl’ın başlarında yaşadığı tahmin ediliyor… Rustavi köyünde doğduğu sanılıyor. Soyadı da buradan geliyor. Rustaveli’nin destanı, 1.587 dörtlükten oluşur. Rustaveli, Gürcü edebiyat dilini yaratıcısı sayılıyor, destanında, başka ülkeleri konu edinerek Gürcistan’ı anlatır. Türkçe’ye çevrilip yayınlamış, merak edenler okuyabilir…
Uluslararası kitap fuarlarının genelde iki türlü işlevi oluyor. Bir bölümü ülkenin edebiyatını, kültürünü tanıtmayı amaçlarken, bir bölümü de kitapçılık sektörünün aktörlerini bir araya getirmeyi amaçlayan, yayın haklarının alınıp satıldığı fuarlardır. Örneğin Frankfurt ve Londra fuarları böyle fuarlardır… Frankfurt kitapçılık sektöründe daha çok telif haklarının alınıp satıldığı, yazarlarla anlaşmaların yapıldığı, telif ajanslarının aktif olduğu bir fuardır. Kitap satılmaz, tanıtılır…
Teknolojik gelişmeler, siyasi çalkantılar, her şeyi olduğu gibi uluslararası kitap fuarlarını da etkilediği bir gerçek… Bu yüzden fuarlar da hem ilginç etkinlerinin yapıldığı bir alan, hem de siyasallaşan arenalar olabiliyor. Kitap fuarları giderek değişim gösterse de asıl olan ‘Kitaplar’ ve içeriğidir… İster kağıda basılsın, isterse dijital yayınlansın, bu gerçeği değiştirmez…
NOT: Fuarın açılışına kadar aralıklarla yazacağım… Çeşitli nedenlerle fuarı ziyaret edemeyecek kitapseverleri bilgilendireceğim… Fuarın yenilikleri, ödüller, yazarlar, yeni kitaplar, Türkiye nasıl katılacak… Frankfurt Fuarı’na kırk yılı aşkın düzenli gelen yazar, eleştirmen Doğan Hızlan birkaç yıldır niye gelmiyor… Bu yıl gelecek mi… Daha birçok bilgi önümüzdeki günlerde…