“Çin’de bir kelebek kanat çırparsa Teksas’ta kasırga olabilir”. Meşhur olan bu ifadeyi kaos kuramcıları ifade etmektedir. Bu söz ile, bir kelebeğin kanat hareketinin yüzlerce kilometre ötede bir kasırga başlatabileceğini temel alıp "herkes ve herşey birbirine bağlıdır tüm canlılar tüm nesneler ilintilidir" şeklinde bir yargıya varmaktadır.
Başlangıç koşullarındaki çok küçük değişim, varolan sistemin davranışında veya yapısında çok büyük fark yaratabilir. En ufak seydeki bir değisim alakasız gözüken başka bir şeye etki edebilir. Dünyanın bir ucundaki kelebeğin kanat çırpması yüzünden bile diğer ucunda birşeylerin değişebileceğini öngören felsefe. Yani herşey herşeyle bağlantılıdır. Mevlana ise, bir sineğin kanadını oynatması, arşı Rahman’ı titretir demektedir.
Başka bir makalemde de değindiğim gibi kainatta aslında bizim için karmaşık, kaos gibi gözüken, bir sistem ve sistemlerin varlığını gösteren, birbirinden bağımsız gibi gözüken ancak birbine bağımlı olan içiçe geçmiş sistemlerle karşı karşıyayız. O halde bu durum düzenden düzene gidişi göetermekte ve bu düzen ve sistemleri yaratan yüce yaratıcının aklımızın sınırları aştıran boyutta bilgi ve yaratmasını bizlerde hayranlık, hayret, muhteşemlik karşısında acizliğimizi tefekkür ve hissettirmekte, yaratıcıya bağlılık ve sığınmamızı gerektirmektedir.
İnsanoğlu yaşarken aslında her an sayısız mucizeye şahit olmaktadır. Vücudumuzda yaklaşık 100 trilyon hücre, bu hücrelerin sistemli içiçe geçiş ve birlikteliği ile organlar, her hücrede parçacıklar ve sistemler, yine yaklaşık 10 bin atom, her atomda onlarca proton, nötron, pozitron, nözitron bulunmakta ve en önemliside kendinden motorlu gibi canlılık ve hareketlilikleri bulunmaktadır. Yediğimiz her lokma veya içtiğimiz her damla bu mükemmel sistemler tarafından element seviyesinde dahi ayrıştırılabilmekte, kemiklere kalsiyum, beyne fosfor gitmesi gerektiği aklı olmayan organlar ve hücreler tarafından bilinmekte şaşırmadan görevlerini yapmaktadırlar. Bu muhteşem sistemler çalışırken bizlere olağan, rutin işlermiş gibi gelmekte ne zamanki sistemde aksamalar (öyle olması bildirildiğinde) bizler sistemin mükemmelliğini ve mucizeliğini farkederek tekrar eski işler haldeki sisteme kavuşturmak için her türlü imkanı kullanmaya başlarız.
İşte her an her yerde mucizeler var. Kaos kuramcılarının ortaya attığı bu sözde kainattaki varolan muhteşem ve mucizelikleri bir kez daha tekrarlamaktadır. Kainattaki tüm ses ve görüntülerin yine uzayda bir yerlerde varolduğu ve keşfedilerek istifade edilebileceğide ifade edilmektedir. Biz küçükken büyüklerimiz bize sağ ve sol yanımızda meleklerin olduğu her hata ve iyiliğimizin onlar tarafından yazıldığını söylediklerinde hayret eder bunun nasıl olduğunu anlamaya çalışrdık. Bu gün gelişen teknoloji bunun mümkün olabileceğini benzer uygulamalarla işaret etmektedir. Buradan hareketle hacerül esvedin tavaf edenlerle ilgili öbür alemde şahitlik etmesinide algılayabiliyoruz. Bu mukaddes taş adeta bir kayıt cihazı gibi kaydediyor.
İnsanoğlu rahatça kullandığı özgür iradesine dayanarak hayatının her alanında serbestçe hareket ettiğini ve dolayıyla yaratıcı yarattıktan sonra kainat sistemini idare etmekle birlikte insanlara karışmadığını, başıboş serbestçe haraket ettiği yanılgısını taşımaktadır. Yukarıda belirttiğimiz kaos kuramı bile irademizin istediğimiz sonucu elde edemediğini, istemesekte kendimize yönelik müdahelelerin olabileceğini açıkça göstermektedir. Yani bir kelebek Çin’de kanadını çırptığında Türkiye’de beni etkileyebilir ve bende bedenen ve ruhen değişimlere sebep olabilir.
Ne kainattaki sistemler sebepsiz ve gereksiz, ne de bizler başıboş değiliz. Dört dakikada bir tüm kan kalpten geçerken akışı engelleyecek bir pıhtı bile sistemimizi çöketmektedir. Vücudumuzdaki yaptığı savaşlarda haberimiz olmayan, ilgimizi çekmeyen ve rutin gibi gördüğümüz akyuvarlar ne zamanki alyuvarları düşman zannederek saldırınca ilgimizi çekmekte, sistemi eski ve işler hale getirmek için çalışmaktayız. O halde varoluşumun amaç ve gayesini araştırıp öğrenerek yaşantımızı düzenlememiz gerekir. Hiç bir şeyin sahibi, maliki, yaratıcısı olmayan bizler her yanda, vücudumuzda, kainatta deveran eden bu sistemliliğe boş gözlerle bakamayız. Bizi aşan tüm sistemleri yaratan ve idare eden muhteşem kelimesinin bile yetmediği güç, irade, bilgi sahibi olan ve aynı zamanda arının balını, böceğin ipeğini, koyunun etini, toprağın sebze ve meyvelerini bize faydalı ve itaatkar kılan bizleri çok çok seven, şefkatli yüce Mevla’ya dualarımızı sunmalıyız.