Profesör Dr. Ata Atun, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Akıncı’ya yönelik, “İki kardeş ülkeyiz dediğiniz zaman ortaya çok farklı tablolar çıkar. KKTC Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkanı kulağı duyması lazım. Türkiye, Kuzey Kıbrıs’ı niçin sahipleniyor. Kardeş olarak bir çalışmanın bile şüphesiz şartları vardır. Yavru vatan olarak çalışmanın bir bedeli vardır. Bu ülke Kuzey Kıbrıs’ta bedel ödemiştir, bedel ödemeye devam etmektedir. Şehitler vermiştir. Sadece kuru kuruya kardeşlikle bu olmuyor. Uluslararası camiada kuzey Kıbrıs kavgasını veren kim? " şeklindeki sözlerinin haklı olduğunu söyledi. “Anavatanımız olmasaydı bugün burada tek Türk dahi kalmazdı” diyen Atun, Kıbrıs Türkünün Türkiye olmadan yol alamayacağını ifade etti.
Araştırmacı Yazar Profesör Dr. Ata Atun, Kıbrıs Türkü’nün anavatansız olamayacağına dikkat çekti. Kartal Harman’ın hazırlayıp sunduğu “Ayaküstü 1 Saat” programına konuk olan Ata Atun, geçtiğimiz gün gerçekleştirilen seçimleri ile Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Akıncı arasında yaşanan “Ana-yavru” polemiğini değerlendirdi.
Kıbrıs Türk halkının, bıktıran bürokrasi ve yerine getirilmeyen vaatlerden bıkarak bir değişim yoluna gittiğini ifade eden Ata Atun, “vatandaşlar bürokrasiden, Hükümetlerin sözlerini tutmamasından bıktı. Bunun bedelini de Derviş Bey (Eroğlu) ödedi” dedi.
“40 yıldır siyasette olan birinin hata yapmaması mümkün değildir”
İcra makamında olmayan bir kişinin kimseyi kırma/ küstürme olasılığı olmayacağını belirten Atun sözlerini şöyle sürdürdü: “Derviş Bey 40 yıldır politikanın içinde olan birisidir ve ülke için birçok hizmette bulunmuştur. 18 yıl başbakanlık, 5 yıl cumhurbaşkanlığı yapan biri olarak hizmet vermemeniz mümkün değildir. Dolayısıyla arada memnun edilemeyenler olacaktır. İcraat yaptığınızda bir takım kişilerin kırılması doğaldır. Sayın Akıncı ise 15 yıldır ortada olmayan, icraatları unutulmuş bir kişidir. 15 yıldan fazla süredir siyasi hayatın içinde olmayan birinin hatalarının da hatırlanması mümkün olmuyor.”
“UBP içinden darbe yedi”
Ata Atun, Derviş Eroğlu’nun, Ulusal Birlik Partisi (UBP) içinden de destek alamadığı kişiler olduğunu anımsatarak şöyle dedi: “UBP’deki bazı vekillerin de Derviş Eroğlu’na destek vermediklerini çok iyi biliyoruz. Hatta ‘ilk turda desteklemeyeceğim, ikinci turda başkanlık sözü verirse desteklerim’ sözleriyle seçimi pazarlık konusu yapan UBP’liler oldu. Bunlar siyasetin çirkin yüzü. ‘Mademki seçim var, ne koparırsam kar’ mantığı yanlış.”
****
“Türkiye iyi ki yanımızda…”
Prof Dr. Atun, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Akıncı’ya yönelik olarak “İki kardeş ülkeyiz” dediğiniz zaman ortaya çok farklı tablolar çıkar. KKTC Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkanı kulağı duyması lazım. Türkiye, Kuzey Kıbrıs’a niye, niçin sahipleniyor. Kardeş olarak bir çalışmanın bile şüphesiz şartları vardır. Yavru vatan olarak çalışmanın bir bedeli vardır. Bu ülke Kuzey Kıbrıs’ta bedel ödemiştir, bedel ödemeye devam etmektedir. Şehitler vermiştir. Sadece kuru kuruya kardeşlikle bu olmuyor. Uluslararası camiada kuzey Kıbrıs kavgasını veren kim? " şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
“Yiyeceğimiz, içeceğimiz Türkiye’den geldi…”
“Türkiye’nin varlığını inkar etmek, geçmişi bilmemek çok yanlış. Türkiye, 1955’te de yanımızdaydı, 1958’te de yanımızdaydı, 1963’te de yanımızdaydı. Türkiye olmasaydı Rumlar bizi silip süpürecekti. Bizim direnişimizin güç noktası Türkiye’nin verdiği destekti. 15 Kasım 1967’de Grivas Boğaziçi ve Geçitkale’ye saldırdığında bize destek çıkan anavatanımızdı. O saldırılarda 32 kişi şehit olmuştu. Türkiye ayağını sertçe vurmasaydı, önce Serdarlı’yı, sonra da Lefkoşa Saint Hilarion arasındaki bölgeyi ele geçireceklerdi. Kaç şehit vereceğimizi düşünmek bile istemiyorum. 1963 yılında 6 ay hiçbir Allahın kulu Lefkoşa’ya giremedi. 6 ay ne yedi, ne içti o insanlar? Türkiye gönderdi yiyeceğimizi, giyeceğimizi… İfestos Planı’na göre, Türkleri sistematik bir şekilde yok edeceklerdi. Anavatanımız olmasaydı bugün burada tek Türk dahi kalmayacaktı… Bizler maalesef çocuklarımıza bunları anlatmadığımız için bugün Türkiye’nin varlığını tartışır durumdayız.
“Anastasiadis niye çağırdı”
Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis bugün için Akıncı’ya görüşme daveti yapmış. Bu bana hiç şaşırtıcı gelmedi ama başkanlığa geldi geleli masaya oturmamak için ayak direyen bir kişinin niye hemen görüşmeye çağırdığını düşünmek lazım. Şimdi Eide çağrı yaptığında da uça koşa masaya gelecek… Eroğlu, iki devlette ısrarcı olduğu için görüşmek bile istemiyordu. Rum Ulusal Konseyi’nin kararı vardır. Bu ekip, Türklerin hiçbir önerisine evet demez. Adanın tümü üzerinde hak sahibi olmayacakları hiçbir anlaşmayı istemezler. Biz ikinci, üçüncü sınıf vatandaş olacaksak niye varoluş mücadelesi yaptık?
“Akıncı da görecek”
Zaman içinde Akıncı da, Rum siyasetiyle, bizim siyasetimizin uyuşmadığını görecek. Ki biz bu süreci Mehmet Ali Talat zamanında da yaşadık. Hristofyas seçildiğinde çok sevinmişti, Kıbrıs sorununu birkaç aya kadar çözeceklerini düşünüyorlardı. Ne oldu? Bırakın sorunu çözmeyi, ortak açıklamaya bile razı edemedi Hristofyas’ı…”
“Yüzde 60 Akıncı’yı istiyor diyemeyiz”
Atun, kendisine yöneltilen, “Kıbrıs Türk halkının yüzde 60.5’i Akıncı gibi mi düşünüyor” sorusu üzerine de şu yanıtı verdi: “Kıbrıs Türk halkının yüzde 60’ı Akıncı gibi düşünüyor diyemeyiz. Başta da söylediğimiz gibi bıkkınlar var, küskünler var, intikam almak isteyenler, menfaat sağlamak isteyenler var. UBP’nin kemik oyları yüzde 28 civarında. Onları kessen başka partiye vermez. Gerisi icraata bağlı. UBP’nin reforma ihtiyacı olduğu ortaya çıkmıştır. Gençleşmesi ve daha organize hareket etmesi şart. Barış Harekatından sonra fiili olarak siyasette olan tek kişi Derviş Eroğlu’ydu, o da gidince kimse kalmadı…”
“Küçük’ü kim seçecek”
Atun “İrsen Küçük’ün UBP Başına geçme gibi bir düşüncesi olduğunun” hatırlatılması üzerine şöyle dedi: “İrsen Küçük’e görevi kim verecek merak ediyorum. Liste başı ve başbakanken girdiği seçimi kaybeden kişi kendini gözden geçirmeli bence… Böyle bir kişinin davet edileceğini sanmıyorum.”