Nükleer güce sahip bir İran İsrail’in varlığı için tehdit olabilir. Ama İran nükleer güce sahip olmasın diye yapılacak bir saldırı da İsrail’in varlığıyla kumar oynamak anlamına gelecek.
İsrail başbakanı, İran’ın nükleer programına yapılacak bir saldırının Arap dünyası ve bölgedeki diğer ülkeler tarafından da memnuniyetle karşılanacağını söylüyor. Herhalde hayal görüyor.
Benyamin Netanyahu, Batı medyasına verdiği röportajlarda aynen şu sözleri söylüyor: “Saldırıdan beş dakika sonra tüm bölgeye bir rahatlama hissi hakim olacak. İran, Arap dünyasında sevilen bir ülke değil. Bölgedeki bazı ülkeler ve bu ülkelerin vatandaşları nükleer silahlı İran’ın sadece İsrail için değil, kendileri için de tehlike arz edeceğini anladılar.”
Evet, Netanyahu İran’ın Araplar tarafından sevilmediği konusunda tamamen haklı.
Sünni ağırlıklı olup artık Müslüman Kardeşler tarafından yönetilmekte olan Mısır, Şii İran’ı hep bir bölgesel tehdit olarak gördü.
Yine Sünniler tarafından yönetilen Suudi Arabistan da İran’ı bölge istikrarına tehdit olarak görüyor.
Aynı sürtüşme bugün Türkiye ile İran arasında da yaşanmakta. Özellikle Suriye neredeyse iki ülke arasında vekaleten sürdürülmekte olan bir savaşa doğru hızla ilerliyor.
Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye Suriyeli muhaliflere silah ve para yardımında bulunuyor. Kısmen de olsa bunun nedeni Suriye Devlet Başkan Beşar Esad’ın Tahran’ın adamı olması.
Eğer İran nükleer silah geliştirirse, diğer ülkeler de askeri denge açısından nükleer silaha sahip olmak isteyeceklerdir. Kendi nükleer silah programlarını başlatacaklardır. Başı da Suudi Arabistan çekecektir.
Ocak’ta yapılacak seçimlerde sağcı Likud partisinin başında yeniden aday olacak olan Netanyahu, Eylül ayında Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada saldırının ancak ilkbahara, hadi bilemedin yaza kadar bekleyebileceğini söylemişti. Zira, Tahran’ın o sıralarda atom bombasını yapma aşamasına geleceği hesaplanıyor.
Netanyahu, Ocak ayından itibaren aşırı sağçı İsrail Evimiz Partisi başkanı Avigador Liberman ile birlikte yeni bir koalisyon hükümeti kurmayı amaçlıyor.
Liberman, İsrail’in İran’a şimdiden saldırıda bulunma hakkı olduğuna kuvvetle inanan bir politikacı.
İsrail başbakanı, İran’ın nükleer gücünü ortadan kadırmanın bölgedeki oyuncuların menfaatine olacağı konusunda haklı olabilir.
Ama yine de Batılı üst düzey politikacılar ve güvenlik yetkilileri bunun bir falekat olacağını düşünüyor ve sürekli İsrail’i uyarıyor.
İngiliz dış istihbarat servisi MI6’nın başkanı John Sawers, Netanyahu’ya bu yönde mesaj götüren son İngiliz yetkili oldu.
Daha önce de ABD Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey, İsrail’e giderek bir İsrail saldırısının “suç ortağı” olmayacağını söylemiş, böylece ABD’nin böyle bir hazırlık içinde olmadığını açığa vurmuştu.
Batılı güçler yaptırımların İran’ın canını acıtmaya başladığına inanıyorlar. Geçtiğimiz hafta İran hükümeti çelik ve alüminyumun yanı sıra buğday ve kırmızı et gibi temel gıda maddelerinin ihracatını yasakladı.
Bir yandan İsrail’e diplomasiye şans tanıması için baskı yapılıyor, diğer yandan da askeri uzmanlar bir İsrail saldırısının tüm bölgeyi etikleyecek olan ve sonuçları önceden bilinemeyen bir şiddet girdabına neden olmasından korkuyor.
Netanyahu’nun Likud bloğuna ait olmayan İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Londra’da İngiliz gazetecilere yaptığı açıklamada İsrail’in geçtiğimiz yaz İran’a saldırmaya çok yaklaştığını söyledi.
Barak, saldırının sekiz ile on ay arasında bir süre için ertelendiğini, zira İran’ın orta derece zenginleştirdiği uranyumun üçte birini sivil amaçlara yönelik kullanmaya kaydırdığını, bu nedenle “kader anının” ertelendiğini söyledi.
Bu gelişme Barak ile birlikte İsrail’in İran’a saldırması için yeterli neden bulunmadığı görüşünde olan generalleri rahatlatmış olmalı.
Olası bir İsrail saldırısı, İran’ın Lübnan’daki müttefiki Hizbullah'ı harekete geçirecektir. Hizbullah’ın elinde Yahudi devletin herhangi bir noktasına ulaşabilecek kapasitede onbinlerce füze bulunuyor.
Hamas da Gazze Şeridi’nde başka bir cephe açabilir.
Bir başka cephe de Suriye’de Şiiler ve onların Irak’taki müttefikleri tarafından 1967’den beri İsrail işgalinde bulunan Suriye toprağı Golan Tepeleri boyunca açabilir.
İsrail, İran’a ikinci dalga saldırı için fırsat dahi bulamayabilir ve bu durumda İsrail’in en yakın müttefiki ABD’nin savaşa girmesi kaçınılmaz olur.
İran, Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidinde bulundu ve ABD’nin bölgede bulunan Beşinci Filosu’na 6 bin kadar hızlı deniz aracı, karadan devreye sokacağı ağır silahlar ve büyük deniz gücüyle saldırmaya hazır durumda bekliyor.
Evet İsrail’i imha etmeye ant içmiş bir nükleer güç olarak İran, Yahudi Devleti’nin varlığı için bir tehdit oluşturuyor.
Ancak, İran’ın sahip olmak üzere olduğu iddia edilen nükleer gücüne önceden yapılacak bir saldırı da aynı şekilde İsrail için bir varoluş kumarı olacak.
(cnnturk.com'dan alınmıştır)