Hollanda’da gün geçmiyor ki, bir rapor yayınlanmasın. Yayınlanan raporda da bir devlet kurumunda ırkçılık yapılmasın. Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaklardır. 2021 yılının ocak ayında, “Kurumsal ırkçılık hükümeti istifa ettirdi” başlığıyla Vergi Daireleri’ndeki ırkçılığı ve mağdur olan on binlerce aileyi yazmıştık. Daha sonra “Emniyet, polis teşkilatında ırkçılık” ve “Dışişlerinde kurumsal ırkçılık” başlıklarıyla, Hollanda’da kurumsal ırkçılığın boyutlarına dikkat çekmiştik.

Şimdi de, Vergi Daireleri, Emniyet Teşkilatı ve Dışişleri Bakanlığı’ndan sonra, geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir raporla “Hollanda Belediyelerinde Irkçılık” raporuyla karşı karşıyayız. Rapor, yorumlarımızda yer yer araştırmalarına dikkat çektiğimiz, kısa adı KIS (Kennis Platform Inclusief Samenleving) kurumu tarafından, geçen hafta yayınlandı. KIS, geçtiğimiz aylarda da, “Hollanda Belediye Danışma Kurullarında Çoğulculuk” konulu bir araştırma raporu yayınlamıştı.

Yeni rapor, altı ayrı belediyede yapılmış. Belediye memurları arasında yapılan araştırma sonuçları, ırkçılıkla mücadele eden kurumlar olarak ve bir işveren olarak belediyelerde de ırkçılık yapıldığını göstermektedir. Diğer devlet kurumlarından farklı değil maalesef. Belediyelerde çalışan göçmen kökenliler ve Hollandalı olmayan memurların, iş yerinde ırkçı muameleyle karşılaştıkları, kendilerine değer verilmediği, kurum içinde yükselmede fazla şans tanınmadığı tecrübesine sahipler.

İki yıl süren araştırmada altı farklı belediyede memur olarak çalışan 51 kişiyle derinlemesine mülakat yapılmış. Bunlardan, göçmen kökenli 30 belediye memuru, bir işveren olarak belediyelerin kurumsal ırkçılık yaptıklarını belirtmişlerdir. Araştırmada memurlar yanı sıra,  belediyede karar verme merciinde olan genel müdür olmak üzere, belediyelerin ayırımcılık ve ırkçılıkla mücadele politikalarını belirleyen 21 kişiyle de söyleşi yapılmış.

Söyleşilerden ortaya çıkan önemli bir sonuç, memurların çalışma periyodik verimlilik  değerlendirme görüşmelerinde ve kurum içinde yükselmeleri sürecinde objektif davranılmadığı ortaya çıkmıştır. Bu tür terfi süreçlerinde, söz sahibi müdürlerin, sübjektif davranarak, beyaz Hollandalıları tercih ettikleri ifade edilmiştir. Belediyelerin iş ilanlarında da, çoğu kez, işe alınacak kişinin önceden belli olduğu, kişiye göre ilan geliştirildiği de araştırma sonuçları arasında yer almaktadır.

Diğer devlet kurumlarındaki ırkçılık örneklerinde olduğu gibi, belediyelerde de memurların ırkçı ifadeler kullandıklarına dikkat çekilmektedir. Sözlü ırkçılık, bazen, şaka yoluyla yapılırken, bazen de örneğin kantinlerde yapılan kutlama gibi toplu toplantılarda, ırkçı ifadeler kullanılmaktadır. Buna ilave olarak, belediyelerin yaptıkları hizmet içi etkinliklerde, özellikle mutfak bölümünde, Hollandalı olmayan memurların kültür ve inançları dikkate alınmamaktadır.

Araştırma sonuçlarında, belediyelerde kurumsal ırkçılık tecrübesi yaşayan memurların sağlık sorunları başta olmak üzere, özgüven sorunu yaşadıkları görülmektedir. Kurumsal ırkçılıkla baş edebilmek için göçmen kökenli bazı memurların aşırı mesai harcadıklarını, kendilerini ispat için hafta sonları ve tatil günleri bilgisayarını açıp maillere cevap verdiklerini belirtilmektedir. Beyaz Hollandalı memurların bazı tutumlarından olumsuz etkilenen göçmen kökenli memurlar, korku yaşayıp, meslektaşlarından uzak durdukları da sonuçlar arasında yer almaktadır. Bazı memurlar da, kurumsal ırkçılığa dayanamayıp, işi bırakmaktalar.  

Tahmin edileceği üzere, daha önce yayınlanan kurumsal ırkçılık raporlarındaki bulgularla, geçen hafta yayınlanan belediyelerdeki kurumsal ırkçılık raporu arasına benzerlikler bulunmaktadır. Korkumuz, bundan sonra yapılacak farklı kurumlarda da “kurumsal ırkçılık” raporlarının yayınlanmasıdır. Bu raporlar bize, Hollanda’da kurumsal ırkçılığın adeta sistemleştiği, bunun bir zihinsel sorun olduğuna işaret etmektedir. O halde, kurumsal ırkçılıkla mücadelenin de ancak kurumsal plan ve metotlarla yapılması gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır.

Veyis Güngör
5 Kasım 2023