Türkiyede yaz her sene aynı gelir, Serdar Ortaç şarkı yapar.

Demet Akalın mayokini giyer.

Ebru Gündeş mayolu hiç yakalanmaz.

İstanbul'lu, haftasonu uçağına atlar Bodrum'a kaçar.

izmir'li, Çeşme Alaçatı'da, istanbul sosyetisiyle sidik yarışı yapar. İstemez, kıskanır pankart açar filan.


Çoğu ünlü, önce photoshop'lu resimlerini basına yollar, arkasından havlularına sarılıp, gizli gizli açığa demirledikleri teknelerinden denize girerler.

Kimisi ısrarla selüliti olduğunu kabul etmez, güneş der, gölge der, duruş bozukluğu der  v.s.

Bu sene de ilk selülit mağduru Gülben Ergen oldu. Bu resimlerin ardından öyle şeyler söyledi ki, belki de hayatında ilk defa bu kadar destek gördü.

 “Bu eleştirdiğiniz vücut üç çocuk doğurdu” şeklinde... Ve bir çok kadın yazar Gülben Ergen’e moral ve destek olmak için yazılar yazdı.

Hepsinin birbirine sarılıp bir ağlamadığı kaldı.

3 çocuk doğurmakla vücut yapısı arasındaki bağlantıyı kurmak zor... Sanki hayat  boyu incecik bir bedene sahiplerdi de çocuktan sonra selülitler çıktı... Ki, bunun zayıf olmakla filan bir ilgisi de yok.

Bir çok konuda Hollywood ünlülerini takip ediyorsunuz, saç olsun, makyaj olsun, peki Angelina Jolie ? Jenifer Lopez veya Victoria Beckham kaç çocuk doğurdu?

 Sizin  bütün gün hakkınızda yazılanlara  cevap yetiştirmek için harcadığınız zamanı, onlar spor yaparak geçiriyor. Çoğu işiyle gücüyle hayatıyla meşgul...

Onlar için de bir dolu şey yazılıyor, söyleniyor ama bugüne kadar hangisi sizler kadar cevap verme derdine düştü?

 Bizimkiler, bir kere de cevap vermeyip şaşırtsalar ya halkı...

 Tek kabus yaz aylarında çekilen resimler mi...

Albüm, kapak ve videolarında kendinizden bu kadar farklı fotoğraf kullanırsanız, gazeteciler de dahil, gerçek görüntüyle şoka girmeleri çok da normal bence.


Aslında dünyanın en korkunç durumu selülitmiş gibi insanların beynine sokulması da yanlış...

Herkesin bir vücut yapısı var, hiç kimse de dünyanın en güzeli olmak durumunda değil ki.

İnsan, önce kendi bedenini kabullenebilmeli ki mutlu olabilsin,

Hadi selülitinden kurtuldun, dar olan omuzlarını nasıl genişleticeksin?

Hadi göğsünü büyüttün, kısa olan bacaklarını nasıl uzatacaksın?

Ya da burnunu yaptırdın kulaklarını napacaksın...

Sibel Tüzün'ün belki selüliti yoktur ama dünyanın en güzel kadını mı?

Kilosu da selülitü de olan, hem yüreği hem de kendi güzel, o kadar güzel insan var ki...


Yaratılırken bize tanınmış kolaylığı, göremeyecek kadar aptal oluyoruz çoğu zaman...

Neredeyse diyecek ki insanoğlu, 'keşke boş bir yüz ve vücutla yaratılsaydık da, biz kafamıza göre beğendiğimiz dudağı, beğendiğimiz burnu koydursaydık yüzümüze...'

Şunu anlamıyoruz ki, isterse dünyanın en güzeli olalım,  takıntılarımızla, kendimize olan güvensizliğimizle, sebebsiz mutsuzluklarımızla, karşımızdakini bunalttığımızda, o güzelliğin hiçbir önemi kalmıyor...

Hani meşhur bir laf vardır, 'güvenme güzelliğine bir sivilce yeter, güvenme zenginliğine bir kıvılcım yeter...'

Peki, ya şu şekilde değiştirsem?  

Güvenme şöhret ve güzelliğine bir selülit yeter, üzülme kıvılcıma bir sigorta yeter:)