Tarımsal ürünlerinden tarladan, sofraya gelene dek her kademe denetimi sağlanmalı.
Bunun için de Hal Yasası’nın süratle yasalaşıp hayata geçmesi için gereken yapılmalı.
Halden geçmeyen ürün tüketiciyle buluşmamalı.
Halden geçip tüketiciye ulaşacak ürünler, tümünü temsil edecek miktarda örneklemeyle hormon ve zirai ilaçlar bakımından tahlil edilmeli...
Hangi üreticinin ürününde insan sağlığı bakımından tehdit varsa caydırıcı cezalar uygulanmalı.
Bunlar yapılırsa gıda güvenliğinden hızla yol alınacağından hiç kuşkum yok.


Zirai ilaçlar reçete ile satılacak... Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Ziraat Mühendisleri Odası ve Kıbrıs Türk Ticaret Odası tarafından başlatılan seferberlik sonucu tarımsal ilaçların satışı konusunda tarihi kararlar alındı.
Bundan böyle zirai ilaçlar reçetelendirilecek ve kayıt defteri tutulacak.
Bu kararın üretilip hayat bulmasına kimler katkı koymuşsa, gerçek anlamda bravo...
Yürekten bravo...
***
Yıllardır resmen zehirleniyoruz.
Konuya vakıf olanların korku ve endişesi, bilmeyenlere göre kat kat fazla.
Bunun da farkındayız.

***
Halbuki burası bir ada.
Teknolojiyle desteklendiği zaman dışarıdan adaya neredeyse sinek bile giremez.
Zaman zaman suçu Güney Kıbrıs’a atarız.
Konunun uzmanı olmasak da Güney Kıbrıs’ta AB müktesebatının uygulandığını biliyoruz.
Denetimlerin hem içten, hem dıştan desteklendiği bir gerçek.
Bizim Kuzey Kıbrıs, maalesef Nasrettin Hoca’nın türbesine benziyor.
Denetimler doğru dürüst olsa yediklerimiz ve içtiklerimizle ilgili Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Ali Çetin Amcaoğlu’nun da tanımladığı gibi tereddütlü tüketimden kurtulacağız.
Markete gideriz...
Domates alacağız...
Uzun süre biz domatese bakarız, domates de bize.
Elimiz almak için uzanır, dirseğimiz, “Zehirlenmek istemiyorsan koy yerine” der.
Bu gel gitler ruh sağlığımızı tehdit eder.
Ama gel görünüz ki sebze ve meyve yerken “Acaba hormonlu mu, acaba zehirli mi?” diye ödümüz patlıyor.
Hade bizim gibi belirli yaşa gelenler gözümüzü kapayıp yiyoruz. Ancak sıra çocuklarımıza, angoniciklerimize geldiği zaman ne oluyor? Onlar yerken yüreğimiz cız cız ediyor...
Korku eşiği aştığı zaman elinden alıp çöpe atmak geçiyor içimizden.
Tabii çoluk çocuğa her zaman anlatmak olası değil.
Dahası başkaları yerken ona yeme demek kolay mı?
***
Çocukluk yıllarımızı anımsarım.
Meyve, sebze zamanında yenilirdi...
Karpuz, kavun da zamanında yenirdi, hıyar, domates de...
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu örneği, seracılık ve beraberinde zirai ilaç işi yoğunluk kazanınca özellikle belli sebze türleri 365 gün masadan eksik olmamaya başladı.
Her dönem domates, salatalık bulduk ama mevsimi dışında tadı, tuzu kalmadı...
Hade tadından, kokusundan vazgeçtik...
Bir de ne gördük?
Marketten aldığımız hıyarlar buzdolabında büyümeye başladı.
Şok olduk.
Şok olurken anladık ki zirai ilaçlar ciddi sağlık sorunlarını tetikliyor.
En basitinden kansere davetiye çıkarıyor.
***
Kanser vakalarında patlama oldu...
Dünya ortalamalarının üzerinde kanser vakasıyla yüzleştik.
Neredeyse kanser hastası olmayan aile kalmadı.
Hiç kuşkusuz kanser hastalıklarında artışın tek nedeni yediklerimiz değil...
Ama konunun uzmanları da görüş birliği içinde yediklerimize, içtiklerimize dikkat çekti...
İnsan sağlığına değer veren ülkelerde yasaklanan zirai ilaç adı altındaki zararlı ürünlerin bizde kullanıldığı kesin...
Nasıl kesin olunabilir?
Çünkü kullanılan ilaçların ambalajları tarla kenarlarında bulundu.
Kullananlar gizlemeyi bile düşünmedi.

***
Şimdi zirai ilaçlar reçete ile satılacak.
Çok yerinde bir karar.
Ancak reçete ile satılması tek başına yetmez.
Ticari amaçlı sebze, meyve üretimi yapanların zirai ilaç kullanımı bakımından kurstan geçirilip, zirai ilaç kullanma bakımından yeterli olması sağlanmalı.
Bu yapılmadığı takdirde riskin sürmesi söz konusu.
Çünkü yasaklı olmayan ilaçların kullanım disiplini çok önemli.
Bugün Avrupa’nın bazı ülkelerinde zirai ilaçların uzmanların gözetiminde kullanıldığını da duyuyoruz.
***
Tarımsal ürünlerinden tarladan, sofraya gelene dek her kademe denetimi sağlanmalı.
Bunu0n için de Hal Yasası’nın süratle yasalaşıp hayata geçmesi için gereken yapılmalı.
Halden geçmeyen ürün tüketiciyle buluşamamalı.
Halden geçip tüketiciye ulaşacak ürünler, tümünü temsil edecek miktarda örneklemeyle hormon ve zirai ilaçlar bakımından tahlil edilmeli...
Hangi üreticinin ürününde insan sağlığı bakımından tehdit varsa caydırıcı cezalar uygulanmalı.
Bunlar yapılırsa gıda güvenliğinden hızla yol alınacağından hiç kuşkum yok.
Tabii bunlar yapılırken organik tarım da teşvik edilmeli.
Kim ne derse desin, organik ürünlerdeki gıda güvenliği öteki ürünlerde asla olamaz.

Günün sözü:

İnsana verilen değer, sözde değil özde olmalı



(Havadis gazetesinden)