"Yıllardır herkesin bana sorduğu iki soru var. Birisi “burcun nedir?”, ikincisi “hangi takımı tutuyorsun?” Bu iki sorunun da cevabının da benim için hiçbir anlamı yok."
Çünkü insan hayatını belirleyen, evrensel değerleri oluşturan bir yaşam biçimi değildir benim için futbol. Ve eminim benim gibi düşününen milyonlarca insan var ama bu sorular sanki en büyük varoluşsal problemimizmiş gibi her daim soruluyor.
Futbolu bir “din”miş gibi algılayan insanların sayısının gün geçtikçe arttığına şahit oluyorum. Futbol ancak bir eğlence aracı olabilir insanlar için ya da insanların spor yapmak için tercih edeceği bir oyun o kadar.
Özellikle son bir yıldır “politik” bir anlam da yüklenerek futbol ülkenin büyük bir gündemi haline getirildi maalesef. Siyaset futboldan bahsediyor, ekonomi futboldan bahsediyor, entelektüeller futboldan bahsediyor . Hangi gazeteyi açsam birinci sayfadan başlıyor futbol haberleri son sayfaya kadar. Sıkıldık artık.
İçinde ne ararsan var bu futbolun. Öyle ki şimdilerde kimlik bunalımı yaşayanların bile imdadına futbol yetişiyor. Şikesinden, ekonomisine, sosyolojisinden, psikolojisine, vandalizminden, şiddetine.
Tüm bunlara karşın futboldan anladığına inandığım pek çok insan ise Türkiye’de futbol için “kirli bir oyun” cümlesini rahatlıkla kullanabiliyor. E o halde skor, neden hayat memat meselesi oluyor kendi takımınız kazanınca ya da kaybedince.
Şike mi var futbolda temizleyin gitsin. Ülke gündemini ve insanları bu kadar germeye ne hakkınız var!
Bu piskolojiyi hiçbir zaman anlayamayacağım. Sosyolojik olarak ait olma duygusu mu, kimlik arayışı mı, insanın içindeki o bağırma içgüdüsü mi bilemiyorum artık.
Bildiğim bir konu varsa o da futbolun benim anlam dünyamda hiç bir karşılığının olmadığı.
Sanki insanoğlunun yaptığı tek bir oyun sporu varsa o da futbolmuş gibi lanse edilmesine anlam veremiyorum. Futbolcuların trilyonluk transferlerle oynamasına da hergün magazin sayfalarını bile işgal eden futbolcu aşklarına da.
Hele şampiyonluk derbisinin ardından yaşananlar tam bir facia. Kardeşliğe vesile olması gereken bir oyunun terörize edilmesi, çoluk çocuğun dahi gaz ve jop altında şiddet görmesinin hiçbir izahı yok.
Taraftarlık adı altında fanatimizme-holiganizme varan şiddetin faillerinin avukat doktor mühendis gibi okumuş zümreden olması şaşkınlığımı kat be kat artırdı.
Nasıl bir arayış ve aidiyet sorunları var ki koca koca insanların normalde hiç yapmayacakları, onlara yakıştıramayacağınız vandalizm örnekleri sergileyebiliyor. Böylesine bir akıl tutulması yaşayabiliyor?
Hele insanların tuttukları takıma harcadığı enerjiye ve bu ülkede futbolun bu denli “din”miş gibi algılanmasına hayret ediyorum.
Bir arkadaşım, kardeşinin Norveç’te yapılacak kütük kesme yarışmasına katılacağını söyledi. Bence harika bir fikir bu kütük-odun işi. Baltalar elimizde en iyisi hep birlikte kütük kesme sporu yapalım…
(Platin haber'den alınmıştır)