Rum siyasilerin hemen hepsi, Kıbrıslı Türkleri ‘bir yük’ olarak görüyor...
Kuşkusuz bunun birçok nedeni vardır...
Bir tanesi mülklerle ilgilidir...
Kıbrıslı Türklerin büyük bir çoğunluğu Rum mülklerinde oturuyor...
Güneyde ev bırakanları ayırsak bile, hiçbir şey bırakmadığı halde Rum mülklerinde oturanlar kira ödemiyor...
Yine Kıbrıslı Türkler güneyde iş yapmadıkları için vergiden muaf tutuluyor...
Vergi ödemedikleri halde, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bazı olanaklarından yararlanıyor...
Bunların en önemlisi de sağlık...
Cumhurbaşkanlığı’na aday olan, eski Dışişleri bakanlarından Yorgos Lillikas, aylardan beri bu konuyu gündemde tutarak, Kıbrıslı Türklere bedava sağlık hizmetinin durdurulmasını istiyor...
Ve bu konuda büyük destek buluyor...
Ne var ki; bazı Rum siyasiler, Lillikas ve diğerlerinin görüşlerine katılmakla birlikte, bedava sağlık hizmeti sayesinde elde edilen siyasi avantajları öne çıkarıyor...
Gelecek aydan itibaren yürürlüğe girecek olan yeni yasaya göre; güneyde ikamet eden AB vatandaşlarına dahi bedava sağlık hizmeti kaldırılırken, Kıbrıslı Türklere yönelik bir yasaklama getirilmedi...
Rum hükümeti, bizleri ‘Fakirler’ sınıfında göstermek suretiyle bedava sağlık hizmetlerinin devam etmesini kararlaştırdı...
Her zaman iki toplumun barışmasını savunan ve Annan Planı’na büyük destek veren bir Rum meslektaşım, bedava sağlık hizmetinin devamına sevindiğini belirtirken, bir uyarı ihtiyacı hissettiğini söyledi...
Ve şöyle dedi:
“Lütfen sizin toplum da Kıbrıslı Rumların hassasiyetlerini dikkate alarak, devlet hastanesine 100 bin Euro’luk arabalarla gelmesin...”
Yerinde bir uyarı değil mi?..
Bir taraftan ‘fakirlik’ sınıfına girmeyi ve bedava hizmet almayı kabul edeceksin...
Diğer yandan hastaneye en pahalı araba ile gideceksin...
Ekonomik kriz nedeniyle işsiz kalan ve fakirleşen Kıbrıslı Rumlar böylesi bir durum karşısında doğal olarak kendi yönetimlerine tepki gösterirler...
“Bunlara neden bedava hizmet veriyorsunuz?” diye hesap sorarlar...
Aslında işin doğrusu, Kıbrıslı Türklerin kendi bölgelerinde tatmin edici sağlık hizmetini alabilmeleridir...
İster devlette, ister özelde, tüm çalışanları ve emeklileri özel sağlık sigortasına bağlamak suretiyle bu sorun yıllar öncesinden çözülmeliydi...
Ne varki; yılda 12 ay prim toplayıp, 13 maaş dağıtma ve kaynakları beceriksiz bir şekilde tüketmemiz sayesinde bunu başaramadık...
Kuzey Kıbrıs’taki devlet hastanesinden hizmet alamayan insanlar, Sağlık Bakanlığı veya Sosyal Sigorta Kurumu özel hastaneleri de ödemediğinden dolayı, Rum kesimine gitmek zorunda kalıyorlar...
Nereden bakarsak bakalım üzücü bir durum...
‘Fakirler’ sınıfına girmemek için bu sorunu ortadan kaldıracak adımlar ivedilikle atılmalıdır...
(Kıbrıs gazetesinden alınmıştır)