Okula başlama yaşını beşe çektik.. Durun onlar anne kuzusu, okul yaşında değiller itirazını hayata bir yıl erken atılacaklar daha ne istiyorsunuz sesleriyle susturduk!..
Böylece ortaokula başlama yaşı da dokuza indi..
Liseye gitme yaşı 13 oldu..
17’de iş tamam.. Kesintili zorunlu eğitim bitiyor.. Diploma alınıyor..
Haa.. Bu arada son dört yılı evde de geçirebilirsin.. Okula gitmene gerek yok..
Ara sıra televizyona takıl yeter!..
Peki okula gitmek isteyenler ne yapacak?
Ne anlamda ne yapacak!..
Evlenemeyecekler mi?
Liseye gittikleri için 17 yaşına kadar beklesinler mi? Mağdur mu olsunlar!..
* * *
Milli Eğitim Bakanlığı bu sorunu da çözdü.. Yönetmelikle lisede evli olma yasağını kaldırıyor..
Evlilere liseye gitme hakkı tanıyor..
Eğitim adına önemli bir adım!..
Onlar daha çocuk demeyin; bu sayede evlilik hayatına da bir iki yıl önce başlayacaklar; daha ne istiyorsunuz ki!..
15 yaşına gelen evlenmek için liseden mezun olmayı beklemeyecek..
***
Bence burada kalmamalı..
Madem hayatı hep öne çekiyoruz, madem liseliye evlilik izni çıktı, çocuk yapma izni de verilmeli!..
Haliyle, çocuk yapma yaşını da öne çekmeliyiz..
15 yaşında evlenen liseyi bitirene kadar nasıl bekleyecek?
Beklemeye niyet etse bile ya kaçak maçak olursa!..
Sonra Milli Eğitim Bakanlığı ‘evlen ama çocuk yapma’ diyemez, insan haklarına aykırı olur!..
Bu kürtajı teşvik anlamına gelir ki iyi olmaz!..
Peki ne yapmalı?
Bakanlık bu meseleyi de çözmeli.. Lise yönetmeliğine iki satır daha eklerse iş hallolur..
Doğum izni sorunu çözer!..
Kız çocuklarını üç ay izin kurtarır.. O dönemi TV’den izlerler.. Ha bir de süt izni lazım tabii..
Aman unutmasınlar!..



Taksim Meydanı nelere tanık oldu


Dün şu gerçeği gördük..
Türkiye’de sivil toplum var.. Öyle eften püften değil, güçlü damar.. Her fırsatta dayak atılsa da, siyasal iktidarlar tarafından sevilmese de, günah keçisi yapılsa da..
Kimi zaman darbe yanlısı...
Kimi zaman terör örgütü gibi gösterilse de.. 
Muhalif bir güç olarak varlar.. Meydandalar..
Sendika kıyafetiyle oradalar, dernek görüntüsüyle oradalar, öğrenci birliği kimliğiyle  oradalar, futbol kulübü formasıyla oradalar..
Bi şekilde oradalar..
Dün de oradaydılar, Taksim’deydiler..
1977’den sonraki en büyük kutlamaya imza attılar..
***
Dün şu gerçeği de gördük..
1 Mayıs demek Taksim demek.. Demek ki bundan o meydanın adı yılda bir gün 1 Mayıs meydanı olacak..
***
Peki başka ne gördük..
Geçen yıl açılan dev pankartta ‘1977’nin katilleri yakalansın’ yazıyordu.. Bu yıl; ‘1977’nin katilleri yargılansın’ yazılmış.. 
Demek ki katil belli!..
Devlet de biliyor galiba.. Asker biliyor galiba.. Genelkurmay, katliamı soran mahkemeye ‘devlet sırrı okuyun hemen geri verin’ kaydıyla MİT’in raporunu mevcutlu yolladığına göre!..
Öyle veya böyle..
Dün Taksim’e gelen kime sorsanız devletin işi derdi.. Dediler de zaten!..
Genel kanı bu..
***
Daha başka ne gördük..
İşçi sınıfının örgütlü gücünü kaybettiğini gördük.. 35 yılda küçüle küçüle minnacık kaldıklarına tanık olduk.. 
Rakam vereyim..
1980’de nüfus 44 milyon, işçi sayısı 5 milyon.. O yıl, DİSK 500 bin, Türk-iş 1 milyon 500 bin işçi için toplu sözleşmeye imza atıyor..
Günümüze gelelim..
Nüfus 75 milyona ulaştı, 13 milyon işçiden söz ediliyor.. Ama.. DİSK 200 bin, Türk-iş 300 bin, Hak-iş 150 bin işçinin toplu sözleşmesine imza attı..
Gerisi..
Sen sağ ben selamet..
***
Başka..
Geçen yıl da gelmişlerdi ama sayıları azdı.. Araya karıştılar.. Bu yıl sayıları fazlaydı, damga vurarak meydana çıktılar.. 1 Mayıslarda artık biz de varız dediler..
Onlara anti-emperyalist Müslüman gençler deniyor..
Gelerek, özeleştiri yaparak solcu gençlerden 40 yılın, 45 yılın özrünü dilediler..
Hoştu, anlamlıydı..
***
Başka, başka..
Meydanda hem Türkçe vardı hem Kürtçe vardı.. Ama en çok barış isteği vardı..

(Milliyet)