Avrupa ile ilgili konularda geçen Cuma günü erken saatlerde piyasada kötümserlik vardı. Çünkü Yunanistan özel alacaklıları ile \'alacaklardan ne kadar kırpıntı yapılacağı\' konusunda anlaşamıyordu. Hafta başında kesilen görüşmeler yeniden başlamıştı ama, ümitsizlik ortamı da vardı. Ancak cuma günü akşama doğru, yani biz  cumartesi yazımızı yazdıktan sonra, piyasaya ve medyaya biraz iyimserlik veren haberler aksetti. Bunun sonucu olarak da pazartesi gününün önemi arttı.
Çünkü pazartesi günü ayın 23\'ü ve 23-24 Ocak tarihlerinde AB Maliye Bakanları toplanacak ve bu tarihe kadar eski bonolarla yenilerin takas şartlarının belli olmuş olması gerek, çünkü  ertesi hafta 30 Ocak tarihinde AB zirvesi Başbakanlar dübzeyinde bir kere daha toplanacak. 20 Mart tarihinde yapılması gereken, Yunanistan\'a 14.5 milyar euroluk ödeme, bu süreçte anlaşma hasıl olmasına endeksli. Dolayısıyla 23 Ocak gününe kadar Yunanistan alacaklılarının en az yüzde 75 kadarıyla anlaşmış olmak zorunda. Şu ana kadar da ancak alacaklıların yüzde 60 kadarıyla anlaşma görüntüsü var.
Bu arada piyasalar anlaşma hasıl olacağı yorumuna angaje oldular, böylece pozitif faktör gelişme haberi sayısı ikiye çıktı. Çünkü cuma günü  medyaya akseden haberlerde bir mutlu gelişme daha gün ışığına çıkmıştı : önce Avrupa Merkez Bankası\'ndan üç yıl vadeli ve yüzde bir faizli çok ucuz kredileri alan bankaların, yılbaşı civarında ellerindeki nakiti 0.25 faiz ile  Avrupa Merkez Bankası\'na  yatırdıkları ve dolayısıyla piyasaya akıtmadıkları haberi moral bozmuştu, ama şimdi ise zaman geçtikçe bankaların bu nakitin çoğunu Avrupa\'nın çeşitli ülkelerinin kamu bonolarına yatırdıkları haberi birden Avrupa Merkez Bankasından iyimser mesajlar gelmesine neden olmuştu. Meğer son ülke kamu borçlanma ihalelerinde faizleri bir miktar düşmesinin nedeni de aslında bu nakit enjeksiyonu imiş. Nitekim bu olgu A.M. Bankası Başkanı Draghi\'nin konuşmalarıyla açıklığa kavuştu. Üstelik Draghi Avrupa Merkez Bankası\'nın bankalara dönük ve dolayısıyla kamu borç senetleri piyasasını daha da rahatlatacak, iki adet uzun vadeli nakit finansman enjeksiyonu daha yapacağını Frankfurttaki medya mensuplarına yaptığı açıklamayla duyurdu. Bu gelişme ortamın daha kötüye gitmesini durdurabilme potansiyeline sahip. Tabii Yunanistan\'ın özel alcaklılar ile anlaşması gerçekleşirse!

Bir olumlu haber de IMF cephesinden geldi
DİĞER taraftan bir talep de IMF cephesinden gelmekte. Geçen hafta IMF adına konuşan Başkan Lagarde IMF üyelerine 500 milyar dolar civarında bir ek yardım kaynağı yaratmaları gerektiğini söyleyerek katkı talebinde bulundu. Talebini 24 kişilik IMF Yönetim Kuruluna da taşıdı. İstenen zorunlu katkı değil, ülkelerin gönüllü kredi katkısı. Bu 500 milyar sağlandığı taktirde çeşitli ülke iflaslarına karşı önümüzdeki iki için yeterli olabilecek tam 1 trilyon dolarlık bir cephane stoğu IMF için sağlanmış olacak. Şu anda IMF\'in kendisinin 387 milyar dolar kadar mevcut kaynağı var.  Euro bölgesi ülkeleri de geçen ay 200 milyar dolarlık yardım fonu sağlamak konusunda söz vermişlerdi.

Gözler \'Merkozy\'de
ANCAK  ABD kendi sorunları nedeni ile bir katkı yapamayacağını belirtmiş bulunuyor. Diğer taraftan İngiltere de ABD\'nin dümen suyunda olduğundan ek yardım fonu sağlamak konusunda çekimser davranıyor. Bu şartlar altında yeni finansman büyük gelişen ülkelerden, örneğin Çin\'den gelebilirdi. Ancak bu gibi durumlarda Çin hep karşılık olarak bazı siyasi talepler getirdiğinden, durum ümit verici değil. Diğer taraftan Brezilya ve Hindistan konuya daha sıcak bakmaktalar. Hatta ABD \'Avrupa\'nın kurtuluşunu Avrupa\'nın kendisinin sağlaması\' gerektiğini açık ve seçik ifade etmiş. Bakalım Merkel ve Sarkozy bu konuda ne yapılmasına karar verecekler. Özetle iyi gelişmeler var ama durum orta şekerli !