Enflasyon tahminleri gıda ve enerji fiyatlarına endekslidir. Bu yıl Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan'da kuraklık var. ABD Tarım Bakanlığına göre mısır ve soya mahsulü % 17 oranında daha az olacak. Her iki üründe de ABD'nin en önemli ihracatçı ülke ve fiyatların hızla yükselmesine şaşmamak gerek. Soyada % 30, mısırda % 50 bir fiyat artışı var. Hindistan'da ise Muson mevsiminde yağışların % 20 daha az olması mahsulün azalmasına sebep oldu. Hindistan 1,2 milyar nüfusuna yeterli gıda maddesi üretebiliyor ama, kuraklık dolayısıyla ithalata başvurmak zorunda . 2008 ve 2010 yılında gıda krizlerindeki fiyatların en yüksek noktasına varması üç ay sürmüştü. Uzmanlar bu sefer Eylül ayı başlarında fiyatların en yüksek seviyeye çıkacağını hesaplamaktalar. Gıda fiyatlarındaki olağanüstü yükselişin tek sebebinin kuraklık olmadığını bilmemiz gerekir. Biyoyakıt üretimi, finans spekülasyonları ve beslenme alışkanlıklarının değişmesini de hesaba katmak gerek.
ABD fosil yakıt bağımlılığını azaltmak için 2005 yılından beri normal yakıta, yenilenebilir kaynaklardan sağlanan yakıtları katması emretmekte. Bu nedenle etanol üretmek için kullanılan mısır miktarı, hayvan yemi için kullanılan miktarı aştı ve hayvan yemi mısır oranı % 9 azalarak % 37'ye indi. Etanol için kullanılan miktar ise % 15 artarak % 39'a çıktı.. Yani etanol üretimi subvansiyonu zararlı oldu. Alman çiftçileri de tarım ürünü yetiştirmek için kullandıkları 16,7 milyon hektar arazinin 2,2 milyon hektarını biyoyakıt üretiminde kullanmakta. 2020 yılında bu miktarın 4 milyon hektara çıkacağı hesaplanmakta ve Alman Kalkınma Bakanı Niebel, normal yakıta katılan % 10 oranındaki biyoyakıttan vaz geçilmesini önermekte. Birleşmiş Milletlerin
Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) ise tarımsal ürünlerden etanol üretiminin hemen kısıtlanmasını talep etmektedir.
Gıda fiyatlarındaki yükseliş üzerine, 2010 krizinden ders alan G20 hızlı tedbirler alabilmek amacıyla 'Rapid Response Forum' adında bir kuruluş ortaya çıkardı. Ancak bu kuruluş en erken Eylül ayında toplanacak, yani geç. 2008 tarım krizinden beri tarım ürünlerinde olağan faktörlerle açıklanamayacak dalgalanmalar görülmekte. Mesela prinç fiyatları zaman zaman bir günde % 30 artış gösterebilmektedir. 2012 yılı Haziran ve Temmuz ayında, tarımsal emtia işlemleri de üç katına çıkmıştır. Almanya'nın finans devleri Allianz ve Deutsche Bank sırasıyla 6,2 € ve 4,6 € milyar ile bu spekülatif piyasa aktif !
Beslenme alışkanlıkları da değişmekte. 1990 yılında kişi başına GSMH'sı 341 $ olan Çin bugün 5,400 $ düzeyine ulaştı. Kişi başına düşen et tüketimi de 26 kilogramdan 56 kilograma çıktı. Ülkenin kendi tarımsal üretimi de gıda talebini karşılayamıyor. Bir kg et üretmek için gerekli yem miktarı üç kilo ve Çin açığını kapatmak için soya ve mısır piyasalarında talebi azdıran taraf! FAO'nun 13 Ağustos'ta yayınladığı erken ve tahmini rakamlara göre, ülkemizin tahıl üretimi 2011 yılındaki 21,8 milyon tondan 2012 yılında 19,5 milyon tona düşmüş. International Grains Council rakamlarına göre, Türkiye'nin 2011-12 mevsiminde ihraç ettiği 3,3 milyon ton tahıl, dünya ihracatının % 2,3'ünü oluşturmakta. AB tahıl üretimi de 2011 yılına göre % 13 düşerek ve 7,1 milyon ton azalarak, 58,1 milyon ton olmuş.
GIDA YENİ PETROLDÜR!
YİNE FAO raporlarına göre, üç ay süren sakin bir dönemden sonra, global gıda fiyat indeksi Temmuz ayında yükselerek 213 puana erişmiştir. Tahıl fiyatları endeksi ise Haziran ayında yüzde 17 artarak 260 düzeyine gelmiş. Bu değer şimdiye kadar görülen en yüksek rakam olan, 2008 Nisan ayındaki 274 puana göre sadece 14 puan daha aşağıdadır. Enflasyon beklentileri ve politika hedefleri tehdit altında olabilir. Washington'da bulunan Earth Policy Institute kurucusu Lester Brown, 'Gıda yeni petroldür ve toprak yeni altındır!' demekte.
(Akşam gazetesinden alınmıştır)