NEDEN desteklediğimi ve bu konuyu neden \"global düşünce\" başlığı altında ele aldığımı anlamak için yazıyı sonuna kadar okumanız gerekecek.
Gözünüzden kaçmış olabilir, global düzene hâkimiyet için birbirleriyle kıyasıya mücadele etmekte olan Çin ve ABD, hayati cephe savaşlarını milli eğitim alanında veriyorlar.
Hemen her şeyin hızla değiştiği, neyin ne ve nasıl olacağının tam bilinemediği bir dünyada kesin olan tek nokta, büyük bir değişimin olacağı. Büyük değişimi karşılayabilmek ve dayanabilmek için milli eğitimin hayati önemi olduğunu fark eden ülkeler bu alanda hazırlıklarını hızlandırdılar.

ÖMER DİNÇER\'E DESTEK
Bizde de yeni global düzene uyum açısından en hazırlıklı bakan, bence Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer. O demeçlerinde, konuşmalarında ve başlatılan muhteşem FATİH projesiyle Türkiye\'yi milli eğitim alanında da Çin ve ABD\'nin oynadığı alana sokmaya uğraşıyor.
Benim çok önem verdiğim FATİH projesi Başbakan Erdoğan\'ın arzuladığı sonuca varırsa Türkiye milli eğitim alanında özellikle ABD\'ye fark atmış olacak ve Çin\'e bile yaklaşabilecek.

ÇİN VE ABD REKABETİ
İki dev global gücün, milli eğitim hedefleri açısından çok dengesiz ve haksız bir rekabet içinde oldukları görülüyor.
Çin global stratejisini, özellikle ABD tarafından, zaten yapılmış olanları kopya edip bunları daha da ileriye götürmek üzerine kurduğundan, milli eğitim stratejisini de bu net hedef üzerine inşa ediyor.
ABD ise şimdi ileride üretilebilecek yeni mallar için yeni bir nesil yetiştirmek zorunda. Yani ABD ileride ne üretiyor olacağını, hangi malın sistem içinde hegomonik olacağını tam bilmeden bu meçhul gelecek için en iyi insanı yetiştirme stratejisini bugünden belirlemek zorunda.
Anlayacağınız, bu alanda ABD\'nin işi Çin\'den çok daha zor. Çin\'in hedefleri çok daha net; ABD ise daha belirlenmemiş bir gelecek için yeni bir nesil eğitip yetiştirmek zorunda. Evet nanoteknoloji ve biyokimya geleceğin endüstrileri olacak, ama bunlar dışında o geleceğin nasıl şekil alacağı henüz belli değil.

GERİDEN GELMENİN AVANTAJI
Bize gelince; Türkiye de Çin gibi geriden geliyor olmanın avantajını kullanacak gibi görünüyor. Bizde ekonomik yapı hem Çin hem de ABD\'den çok daha geri olduğundan kendimize net hedefler koyup ona göre yeni nesil yetiştirmeye konsantre olabiliriz.
Milli Eğitim Bakanımız Ömer Dinçer, bu zor işin altından kalkabilecek gibi görünüyor.
Çünkü o, global düzen değişiminin ne anlama geldiğini ve onu yakalamak için ne tür hedefler konulması gerektiğini iyi biliyor gibi tavır alıyor.

FATİH PROJESİ
Yeni neslin bugünkülerden çok daha fazla araştırıcı, sorgulayıcı ve yaratıcı olmaları gerekecek. Aynı zamanda dünyayı da çok iyi takip etmeleri kaçınılmaz olacak; çünkü o dünyayla sürekli çalışacaklar ve rekabet edecekler.
İktidarın başlatmış olduğu FATİH projesi bu amaçlara uygun bir nesil yetiştirmek için idealdir. FATİH projesi, iktidarın global dinamiklerin farkında olduğunun ve yeni gelişmelere hazırlık yaptığının en umut verici göstergesidir.
Bu heyecan verici gelişmeyi sonuna kadar destekliyorum ve iktidarı da bu atılımı nedeniyle alkışlıyorum.

DİNDAR GENÇLİK

Ömer Dinçer\'in de dediği gibi, Başbakan\'ın \"Dindar gençlik yetiştireceğiz\" konuşması yanlış anlaşıldı. O konuşma, yapıldığı ortam ve kullanıldığı kapsam içinden çıkarıldığında, cımbızla ayıklanıp çıkarıldığında yanlış anlamalar olabiliyor.
Bence de Başbakan, öğrencileri dindar yapacak bir zorlayıcı eğitimden bahsetmiyordu. Dindar eğitim verme niyeti olan bir iktidar tüm öğrencilere araştırma, sorgulama, yaratıcı olma, dünyayı tanıma imkânı verecek FATİH projesine hiç başlamazdı.
Başbakan bence sadece kendi araştırması, öğrenmesi ve sorgulaması sonucunda dindar olabilecek gençliğin önünü açmaktan bahsediyordu. Sadece dindar gençlik yetiştirmeye konsantre olacak bir eğitimin Türkiye\'nin kaybetmesine neden olacağını gayet tabii ki Başbakan da biliyor. \"Global yeni düzene entegre olmuş inançlı nesil\" hedefi ise son derece meşru bir hedeftir.
Ben bir kültürel Marksist olarak bu amacı desteklerken, bir muhafazakâr partinin liderinin kendine bu amacı koyması neden bu kadar tartışılıyor anlayamıyorum.

***
Mehmet Emin Karamehmet

DAHA önce çalıştığım ve hele yöneticilik yaptığım şirketlerin patronları hakkında katiyen konuşup yazmama ilkem var. Ancak bu durumda bunu bozmalıyım.
Bir sırrı açıklamak için değil tabii ki ama bu patronu \"Medyayı sevmeyen medya patronu\" başlıklı MEDYATIK blogu yazımda bir perspektife oturtmaya çalıştım.
Bkz. www.haberturk.com, bloglar bölümü.

***
Keskin nişancılar

BEN, askerdeki görevi \"çok uzak mesafelerden seçilen hedefleri vurup öldürmek\" olan keskin nişancıları, hayatlarını ve nasıl yetiştiklerini çok merak ederdim.
Şimdi sevinerek görüyorum da bu konuda yazılmış bir kitap var artık. Hem de New York Times listesinde bestseller \"nonfiction\" kategorisinde üstelik bir numarada.
Kitabın adı \"American Sniper\", yazarları Chris Kyle, Scott McEwen ve Jim DeFelice.

***
Beyaz Türk esprisi

DÜN otobüsle Ankara\'ya doğru giderken Rana\'nın yapmış olduğu harika espri aklıma geldi.
Varan şirketinin Pamukkale\'ye satıldığı haberi çıktığında Rana bunu, \"beyaz Türklerin son kalesi de düştü\" yorumuyla karşılamıştı.
Ben bir kökten beyaz Türk olarak bu yorumun doğru olmadığını sevinerek söylemeliyim.