Yabancı televizyon kanallarında yayımlanan reklamlar arasında Türkiye’yi gördüğümüzde seviniriz...
Özellikle Türk Hava Yolları’nın reklamları oldukça dikkat çekicidir...
Avrupa’nın ‘en güvenilir’ hava yolu olan THY’nin yükselişi hepimiz için gurur vericidir...
KTHY yaşatılsaydı, onunla da gurur duymaya devam edecektik...
Yanlış anlaşılmasın...
Bugünkü konumuz KTHY’nin batırılışı değildir...
Önde gelen yabancı televizyon kanallarındaki bir reklamdan daha söz ederek, bizdeki ekonomik, sosyal ve kültürel çöküşü irdelemek istiyorum...
Azerbaycan; rahmetli Turgut Özal’ın başlattığı yardımlarla sesini duyurmuştu...
1980’li yıllarda bu ülkede telekomünikasyon sistemi dahi yoktu...
Ama Türkiye ve KKTC’de çok mükemmel bir haberleşme teknolojisi vardı...
Azerbaycan; Türkiye’den sağladığı yardımlarla haberleşme sistemini kurdu ve zamanla geliştirdi...
Yol, köprü ve barajlar da bu şekilde yapıldı...
Ardından yatırım girişimleri başlatıldı...
Haydar Aliyev dönemi sonrasında oğlu İlham Aliyev cumhurbaşkanı seçildi ve o tarihten itibaren çok akılcı bir politika yürüttü...
Rusya ve bölgedeki diğer komşularla iyi ilişkiler kurulurken, ABD ve AB arasında dengeli bir politika izledi...
Milli gelirini neredeyse 3 katına çıkaran Azerbaycan, bu dönemde ihracatını da önemli ölçüde artırdı....
Gelişme süreci devam ederken, yabancı yatırımcıların bu ülkeye ilgisi de artmaya başladı...
Cumhurbaşkanı Aliyev, son zamanlarda yabancı televizyon kanallarında yayımlanan tanıtım reklamlarıyla dikkat çekiyor...
Yabancı yatırımcılara seslenerek, ülkesinin ne kadar cazip olduğunu anlatmaya çalışıyor...
Azerbaycan’dan bize ne diyebilirsiniz...
Burada amacım Azerbaycan’a övgüler düzmek değildir...
Yıllar önce teknolojik açıdan bizden çok gerilerde olan bir ülkenin nasıl geliştiğini, bizim de ne kadar geri kaldığımızı vurgulamak istiyorum...
Kuzey Kıbrıs bir avuçluk ülkedir...
Barış Harekatı sonrasında elde edilen olanaklarla ve Türkiye’nin akıttığı paralarla burası cennetten bir köşe olmalıydı...
Euro News kanalında, BBC’de, CNN’de Kuzey Kıbrıs’ın güzelliklerini tanıtan reklamlar yapılmalıydı...
Ülkemizin genç ve dinamik yöneticileri ekranlara çıkarak, gerçek yatırımcılara cazip gelecek projelerini ortaya koyabilmeliydi...
Ama bizde ne yazık ki; kötü siyaset buna izin vermedi...
Genç ve dinamik insanlar her zaman dışa itildi...
Eskimiş siyaseti sürdürenler sayesinde ise bu ülke sürekli geriledi...
Doğal güzellikleri büyük ölçüde yok edildi...
Çevre diye bir şey kalmadı...
Yollar, kaldırımlar, parklar yürekleri sızlatır hale geldi...
Havayolu şirketimiz yok edildi...
Ekonomimizin hangi temele dayandığını ve önümüzdeki yıllarda ne yapmak istediğimizi bizler dahi bilmez durumdayız...
Ürettiklerimizden, yediklerimizden ve içtiklerimizden emin değiliz...
Bugüne kadar panadol nedir bilmeyen insanlarımızı, iki, üç ay gibi kısa bir sürede kanserden kaybediyoruz...
Oturup, bunlara çare üretmek yerine, münhalsiz ve gereksiz bir şekilde kamuya istihdam politikasını sürdürüyoruz...
Bir tarafı memnun ederken, bu devletin temelini oluşturan şehitlerimizin kemiklerini sızlatıyor, gazilerimizin umutlarını tüketiyoruz...
Başımızı kumdan çıkarıp da etrafımıza bir bakabilsek...
Dünyada nelerin olduğunu göremesek bile, Dikilitaş’ın etrafındaki insanlarımızın öfkesini anlayabileceğiz...
Öyleyse; başlar kalksın yukarı...
(Kıbrıs gazetesinden alınmıştır)