Sevgili Maliye Bakanı alınganlık göstermesin ama maaş ödemesiyle ilgili eğer üç gün sonrası için bile kesin konuşulamıyorsa, bu ülkede ekonomiden de, maliyeden de daha da ötesi hükümetten de söz edilemez.

Ay sonuna sayılı günlerden öte sayılı saatler kaldı...

Ödenecekse ne gün ödeneceği açıklanacak.

Ödenmeyecekse de yine açık yüreklilikle, “ paramız yok, bulursanız zeytin- ekmek yiyip idare edin” denilecek.

Bu kadar basit.

 

 

Kuzey Kıbrıs’ta çarşı son birkaç yıldır giderek artan bir dozda kan ağlamaktadır.

13. maaş uygulaması bağladığı yıldan son yıllara kadar 13. maaşlar çarşının yüzünün gülmesine de fırsat olmaktaydı.

Gelinen noktada on üçüncü maaşın, çarşıyı güldürme misyonu yerine getirmesi de neredeyse imkansızdır.

***

Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın ağzından bu konuda çıkacak sözler merakla beklendi.

Tatar, dün sabah BRT’deydi.

Maaşlar konusu da soruldu.

İşte TAK Ajansı’ndan konuyla ilgili gelen haberin o kesiti:

“ ...Tatar, 13’üncü maaşların ne gün ödeneceğine ilişkin olarak ise ‘İnşallah pazartesi gününe kadar aralık maaşları ile birlikte 13. maaşlar da ödenecektir’ dedi.

Maliye Bakanı Tatar ayrıca halkın KKTC’de harcama yapması çağrısında bulundu.”

Bir kere “İnşallahla, maşallahla” devlet yönetmek olmaz.

Aralık ayı içinde 13. maaş ve normal maaş ödemesi olacağı bırakın yılın başını, senelerdir bilinmektedir.

Bu konuda son gün sürpriz kaynak beklentisi olmaz.

13. maaş 2013 yılı bütçesinden avans alınarak ödenecekse o da bilinendir.

***

Belirsizlik insan psikolojisi için en büyük tehditlerden biridir.

Yine belirsizlik, moral çöküntü nedenleri sıralanacak olursa ön sıralarda yer alır.

Zaten ekonominin kendisi moral değerler bütünüdür de...

Kötü morallerin olduğu yerde iyi ekonomi olmaz, ekonominin morali de bozuk olur.

En geniş kapsamıyla ekonomi dünyasında sorunların krize dönüşmesinde psikolojik etkenlerin ciddi payı var.

Bunu bilen ülke liderleri, ekonomik konularda çare üretirken, eş zamanlı olarak insanların morallerini iyi tutmaya da çalışır.

Bizde bu yapılıyor mu?

Ne gezer...

Bırakın insanların morallerini yüksek tutturmaya özeni, tam tersi toplumun ekonomiyle bağlantılı moralini yerle bir etmek için ne gerekirse yapılıyor.

Sevgili Maliye Bakanı alınganlık göstermesin ama maaş ödemesiyle ilgili eğer üç gün sonrası için bile kesin konuşulamıyorsa, bu ülkede ekonomiden de, maliyeden de daha da ötesi hükümetten de söz edilemez.

Ay sonuna sayılı günlerden öte sayılı saatler kaldı...

Ödenecekse ne gün ödeneceği açıklanacak.

Ödenmeyecekse de yine açık yüreklilikle, “paramız yok, bulursanız zeytin- ekmek yiyip idare edin” denilecek.

Bu kadar basit.

***

Çok uzağa gitmeye gerek yok.

İşte Güney Kıbrıs...

Adamlar kriz yaşıyor.

Krizin nedenlerini çok açık olarak biliyorlar...

Kelin başına sürse iki tel çıkarmayacak krem olmayan kremlerden, bizimkiler gibi medet ummuyorlar.

Kriz aşılana kadar kaç milyar EURO kaynağa ihtiyaçları olduğunu hesapladılar.

O elde edilecek kaynağın kaç yılda ve nasıl ödeneceğini de belirlediler.

Borçlar için kaynak yaratırken kimlerden ne kadar özveri isteneceği de çok açık olarak söylendi.

Ekonomik reçetenin ne kadar acı olduğu herkes biliyor.

Bu noktadan sonra ne ülke yönetimi ne de Güney Kıbrıs’ta yaşayanlar için belirsizlik yok.

İnsanların beklentilerindeki alt ve üst sınır arasında mesafe çok dar.

***

Güya bizim tarafta sorun yokmuş...

Dahası Rumlar yardım isterse, bizimkilere bildirsinlermiş!!!

Tabii Rum tarafı sorunları aşma yönünde yapılanma sürecinde milyarlarca EURO’ya gereksinim duyuyor.

“Hade yardım edin”, deseler, bizimkilerin ne diyeceklerini merak etmiyorum. Sadece söyleyeceklerinin ne kadar kahkaha nedeni olabileceğini merak edebilirim.

Vallahi Sayın Başbakanı bu demeçleri verdiren akıllar için ne diyeyim ki?

***

Aslında insanların yaşadığı ekonomik sıkıntılar neticesinde hemen hemen tüm çalışan ve emekliler, kredi kartlarıyla, “Ali’nin külahını Veli’ye giydirerek” günü kurtarıp, kötü finali ötelemektedir.

Kredi kartları on üçüncü maaşları çoktan yuttu.

Maliye Bakanı Tatar, halkın Kuzey Kıbrıs’ta harcama yapmasını istedi.

Bunun daha açık ifadesi, “Güney’den alış veriş yapmayın”dır.

Maaşlar Kuzey’de harcanırsa çarşının yüzü gülecekMİŞ!!!

Şöyle veya böyle hem normal aralık maaşları hem de 13. maaşlar en çok bir hafta içinde ödenecek.

Kısa sürede ödenecek iki maaşın çarşıda, yüzleri güldürecek hareketliliğe neden olmadığını hep birlikte göreceğiz.

***

Peki ne yapılmalı?

Kredi kartlarının gelecek maaşları yuttuğu yönündeki saptamaya kuşku ile bakalım bir an.

O zaman çarşıya maaşlarla akacak paranın musluğunu bir yolunu bulup erken açmak gerekirdi.

İçinden geçmekte olduğumuz günlerin sıkıntı bağlamında özelliklerini dikkate alıp 13. maaş ile aralık ve ocak maaşlarını birleştirip dörde böler, 14 Aralık, 28 Aralık, 16 Ocak ve 30 Ocak tarihlerinde yani on beşte bir ödeme yapardım.

“Allah aşkına para nereden bulunup bu yapılacaktı?” demesin.

Şimdi nereden bulunacaksa o zaman da oradan bulunacaktı.

Hatta kaynağın bir biçimde sağlanacağı bilindiğine göre bir miktar faiz ödemesi göze alınarak borçlanmaya da gidilebilirdi.

İşte bankaların durumu ortada.

Bankalarda ciddi para birikimi var.

Kredi verecek sağlam müşteri bulunamadığı için kapı kapı güvenilir müşteri aranıyor.

Sonuçta talep edilecek miktar elde olanı yeterli miktara taşıyacak miktar olacaktı.

***

Bu satırların yazarı olarak normal zekaya sahip olduğuma inanırım. Çok zeki biri olmadığımı biliyorum.

Ekonomi ya da maliye uzmanı da değilim.

Ancak toplumsal amaçlı düşünüyorum.

Aklımı azıcık zorladığımda da hayal değil, ayağı yere basan pratik çıkış yollarının bulunabileceğine yürekten inanıyorum.

...Başımızdakiler bunları neden düşünmüyor?

Yanıt çok kolay. Toplumsal sorunlar öncelikli düşünme alanlarında değil.

 

Günün sözü:

“Ben” diye başlayan, kendine takılıp kalır...

(Havadis gazetesinden alınmıştır)