Amerika Birleşik Devletleri’nin Lefkoşa Büyükelçisi John M. Koenig, ağustos ayında göreve başladı...
Kıbrıs’ı iyi tanıyan başarılı bir diplomat olarak biliniyor...
Kıbrıs’ı iyi tanıması ise; 2000-2003 yıllarında Atina ve Lefkoşa Büyükelçiliklerinde görev yapmasından kaynaklanıyor...
Büyükelçi olarak göreve başladıktan sonra, adanın her iki kesiminde siyasilerle biraraya geldi...
Güney’deki ilk resepsiyonunu Büyükelçilik’te, kuzeydekini ise Lefkoşa’daki Merit Otel’inde verdi...
Bazı Rum gazeteleri, Merit’teki resepsiyon nedeniyle Büyükelçi’ye tepki gösterdi...
Fakat; Büyükelçi Koenig, tepkilere aldırmadan doğru yolda ilerlemeye devam etti...
Ve medya ziyaretine öncelikle KIBRIS’tan başladı...
Rum basınının bu ziyarete de tepki göstermesi bizleri şaşırtmayacak...
Halbuki; Büyükelçi’nin amacı, iki toplumdan bir tanesini öne çıkarmak veya taraf tutmak değildir...
Tam tersi Büyükelçi’nin amacı, iki toplumun yakınlaşmasına katkı koymaktır...
Geçmiş yıllarda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum gazetecileri, yuvarlak bir masa etrafında buluşturup ‘Kıbrıs sorununu’ tartışmaları istenirdi...
Daha ilk andan siyasetin içine sokulan gazeteciler ise, farklı görüşler ortaya koydukları için, yuvarlak masa toplantıları başarısızlıkla sonuçlanırdı...
Bir defa gazeteciler, Kıbrıs sorununu çözecek olan kişiler değildir...
Ama yol gösterici olabilirler...
Halkın tercihlerinde önemli rol oynayabilirler...
Ve yarım asırdan beri devam eden bu sorunun çözülmesi, adaya barış gelmesi için katkı sağlayabilirler...
Büyükelçi Koenig de, dünkü ziyareti sırasında, sadece iki tarafın medyası arasında değil, aynı zamanda işadamları ve kurumları arasında işbirliğinin önemine dikkat çekti...
Ortak iş yapılması, sosyal paylaşımlara gidilmesi ve ilişkilerin gelişmesi barışa katkı sağlamaz mı?..
Elbette sağlar...
Ama bunun için her iki tarafın da istekli olması gerekir...
Ortak şirket kuracaksak, en az iki kişi olmalıyız...
Ali gibi Yannagi de buna razı olmalıdır...
Yine iki medya kuruluşu arasında ilişki kurulacaksa, bunu siyasi görüş empoze etme olarak değil, sosyal, ekonomik ve kültürel konularda işbirliği veya fikir paylaşımı olarak değerlendirmek gerekir...
Gazetecilik, en ağır mesleklerden biridir...
Hele haftada 7 gün, günde 12 saat çalışırsanız, aşırı yorgunluğu, sevimli bir ortamda gidermenin yollarını ararsınız...
İki Kıbrıslı Türk, iki de Kıbrıslı Rum gazetecinin bir masanın etrafında buluşması, yemek yeyip, içmesi gayet doğaldır...
Irkçı düşüncelere sahip olmayan herkes bunu yapabilmelidir...
Bizler hiçbir zaman bu tür düşüncelere karşı çıkmadık...
Tam tersi hep destek veren taraf olduk...
Bundan sonra da vermeye hazırız...
Aynı ülkeyi, aynı iklimi ve aynı yaşam koşullarını paylaşan insanların, düşmanlık duygularıyla değil, dostluk duygularıyla yaşaması çok önemlidir...
Ayrıca insanlığın bir gereğidir...
Gazeteciler bunu başarabilirlerse, toplumların diğer fertlerine de örnek olabilirler...
Büyükelçi Koenig’in bu konuda yapıcı girişimlerini saygıyla karşılıyoruz...
Kendisini ve arkadaşlarını KIBRIS’ta ağırlamaktan büyük bir onur duyduğumuzu da bu vesile ile belirtmek istiyoruz...
(Kıbrıs gazetesinden alınmıştır)