Nazım Hikmet’in ünlü şiirinden mısralar geldi aklıma dün akşam...
“Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
***
Lefkoşa Türk Belediyesi’nin önüne gittim dün akşam.
Daha toplanmamıştı çalışanlar...
Saat sekizde buluşacaklarmış…
Bir işçi geldi erken...
Karanlığın içinden seslendi, “Napan Hasan Abi!!!”
Kim olduğunu bilmedim ama “Napan” demesinden tanıdım…
“Cebimde para yok” deyip ekledi... “Parasız nere gidilir Hasan Abi?”
***
Soğuk kış gecelerinde ya da akşamın bile kavurucu sıcağı dindiremediği yaz akşamlarında uykumuzu kamyon sesi böler...
Sonra boşaltılan çöp bidonlarının boş yere bırakılmasının sesi...
Başınızı kapıdan uzatırsanız görürsünüz çöp kamyonunun arkasında asılı giden işçileri.
Zor iştir yaptıkları...
Çöpçülerin aldığı parada kimsenin gözü olamaz...
***
Gün geldi ekmek kapılarında işler yolunda gitmemeye başladı.
Seslerini çıkaramadılar...
Zaten seslerini çıkarsalar kim duyacaktı?
Tehlikeyi gördüler...
Tehlikenin ayak seslerinin kapılarına dayandığını da duydular...
Sonunda önce Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı yatırımları yatırılmadı.
Ardından maaş ödemeleri topalladı...
Önce gecikmeli ödendiler...
Sonra gecikmeli ödemeler ödemenin olmadığı aylara dönüştü.
Belediye çalışanlarının çocukları karıları hasta oldu, hastaneye gidemediler.
Okul açılırken çocuklarını okula hazırlayamadılar...
Bayram geldi evin reisi olarak utandılar.
Başlara öne eğildi...
Anayasa, işleyen parasını alacak der...
Belediyede işlediler ama para yerine hava aldılar...
Bıçak kemiğe dayanınca sokağa döküldüler...
Bastığı yeri bilmeyen başlar, duvar gibi sağır oldu...
Tutuklanıp kodese konuldular...
Pes etmeyecekleri anlaşılınca salıverildi tutuklananlar...
Ya da yargı oyununu bozdu baskıcı unsurların...
... Ve ekmeklerinin peşinde koşanlar sonunda terörist de ilan edildi.
Nazım Hikmet’in “Vatan Hainiyim” şiirini yıllar önce Saray Önünde okumuştum...
Yaşlı bir amca yanıma gelip, “Bir daha oku oğlum” demişti.
Bir daha okumuştum...
Aklıma geldi aynı şiir...
Ama hainlik yerine teröristlik yerleşti mısralara...
İşleyip, emeğin karşılığını alamayan, ekmek kapısı çalışanların değil hortumcuların çıkar yuvası olunca baş kaldıran insanların mücadelesi terör, onlar da teröristse kimse kusura bakmasın ben de onlarla birlikte teröristim...
Günün sözü:
Emeğin çalınmasına göz yuman hırsızın iş birlikçisidir.
(Havadis gazetesinden alınmıştır)