Brüksel’de Avrupa Parlamentosu önünde yapılan gösterilere, Fransa’daki protestolar eklendi.
Avrupa, başta Almanya olmak üzere, 2024 yılına çiftçilerin sokak protestolarıyla girdi. Şubat ayında Brüksel’de Avrupa Parlamentosu önünde yapılan gösterilere, Fransa’daki protestolar eklendi. Berlin, Paris, Brüksel sokakları çiftçiler tarafından işgal edildi. Protestolara destek, diğer Avrupa ülkelerinden, İtalya, Polonya, İspanya, Danimarka, İsveç ve Hollanda çiftçilerinden de geldi.
Avrupa’nın böyle siyasi ve sosyal bir çalkantı sürecine girdiği şu günlerde, Avrupalı çiftçiler neyi protesto ediyorlar?
Çiftçiler ulusal hükümetlerden, Avrupa Birliğinden ne istiyorlar?
Çiftçilerin ayaklanmasının, beş ay sonra yapılacak Avrupa Parlamentosu (6-9 Haziran) seçimlerinde, siyasi sonucu ne olacak?
İşte bu ve benzer sorular, şu günlerde Avrupa kamuoyu gündemini meşgul ediyor.
Çiftçi protestolarının arkasında genel olarak üç motivasyon karşımıza çıkıyor.
Bunlar: Avrupa’daki yüksek enflasyondan kaynaklanan alım gücü krizinden, tüm vatandaşların ve çiftçilerin etkilenmesi. Bunun yanı sıra, Ukrayna-Rusya savaşından kaynaklanan motorin vergilerinin adaletsiz olarak artışı, çiftçileri harekete geçiren önemli unsurlardır.
Çiftçileri harekete geçiren bir diğer gelişme de, Brüksel’de alınan kararlar, yani AB normları ve hükümetlerin tarım politikalarıdır. Bu çerçevede, Ukrayna çıkışlı tarım ürünlerine gümrük uygulanmaması, Avrupa’daki çiftçileri bir hayli zor durumda bırakmıştır.
Çiftçilerin, karar vericiler ve elitler tarafından dinlenilmemesi, ciddiye alınmaması, küçük ölçekli çiftliklerin kapatılması, devlet tarafından satın alınarak, çiftlik sayısının azaltılma politikası da, çiftçileri öfkelendiren bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bazı Avrupalı uzmanların, ‘çiftçi savaşları’ olarak da tanımladıkları bu siyasi ve sosyal çalkantılı gelişmeler, şöyle bir ikilemle özetlenmektedir: “Tarım mı doğanın ve iklimin alanını belirleyecek, yoksa doğa ve iklim mi tarımın alanını belirleyecek?”
Son iki aydır Avrupa’nın farklı ülkelerinde devam eden çiftçi protestoları, daha önce Hollanda’da yaşanmıştı. Bir çiftçi ayaklanması olarak görülen sosyal hareketlilik, iki yıl önce bir siyasi partinin doğmasını beraberinde getirdi. Ve bu yeni parti, Vatandaş Çiftçi Hareketi (Boer Burger Beweging) BBB olarak seçimlere girdi. Bu yeni parti, İl Genel Meclisi seçimlerinden birinci parti olarak çıkıp, siyasi yapıyı alt üst etmişti.
Avrupa’da yaşanan gelişmeler, yani çiftçi hareketleri, Avrupa’nın ciddi ve derin bir şekilde siyasi ve sosyal çalkantılarla karşı karşıya olduğunun somut bir göstergesidir. Avrupa’da hem çiftçiler hem de onlara destek veren önemli bir kitle, karar vericilerden, elitlerden ve küresel aktörlerden rahatsızdırlar. Çiftçiler ve aşırı sağ partilere oy veren kitle, kendilerinin devlet yöneticilerince ciddiye alınmadıklarını düşünüyorlar.
Peki neler olabilir?
Her ne kadar, Avrupa Komisyonu geçtiğimiz günlerde, 2040 iklim hedeflerinin bir parçası olan, bazı tarım tedbirlerini hızlı bir şekilde rafa kaldırmış olsa da, çiftçilerin rahatsızlıkları ve protestoları devam ediyor.
Bu durumda, Hollanda’da olduğu gibi, diğer Avrupa ülkelerinde de çiftçilerin destekledikleri, onların haklarını savunan siyasi hareketler çıkabilir.
Diğer taraftan, Hollanda’da Wilders örneğinde olduğu gibi, ırkçı, aşırı sağ partiler, çiftçilere çeşitli vaatler vererek oylarını alıp, seçimlerden güçlü partiler olarak çıkabilirler. Çok daha somut bir gelişme, önümüzdeki haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçim sürecinde, aşırı sağ, gidişattan rahatsız kitlelere, tarımda yeniden istikrarı tesis edecekleri sözünü vererek oylarını alıp, Avrupa Parlamentosu’nda güçlü bir aşırı sağ blok oluşabilir.
Veyis Güngör
10 Şubat 2024
Bu yorum, 10 Şubat Cumartesi saat 13.30’da Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün “Avrupa’da Siyasi-Sosyal Çalkantılar” konulu toplantısı için hazırlanmıştır.