1 Mayıs kutlamaları bu yıl olaysız ve renkli geçti. Kutlamaların olaysız geçmesindeki en büyük etken, devletin yasakçılığı ceberutluğu bırakarak, demokratik bir görünüm almasından kaynaklanıyordu ve bu tutum geçmişte de benimsenmiş olsaydı, yaşanan çok acı olayların yaşanmayabileceği de böylece kanıtlanıyordu.
Tabii düzenin ceberut yasakçı tutumundan vazgeçmiş olmasında, artık işçi sınıfı fobisinden kurtulmuş olmasının da katkısı vardı.
Bu yılın en ilgi çeken katılımcıları tartışmasız kendilerini “antikapitalist Müslümanlar” olarak tanımlayan gruptu.
Kocaman bir “Mülk Allah’ındır” pankartı taşıyarak meydana giren grubun sloganlar şunlardı:
- Allah/ Ekmek/ Özgürlük!
Grup yolun iki yanına dizilmiş olan solcu gençler tarafından alkışlarla ve büyük sevgi gösterileriyle karşılanırken mikrofondan da şu anons yapılıyordu:
- Antikapitalist Müslüman gençler korteji de alana girmiştir, kendilerine “hoş geldiniz” diyoruz.
***
“Antikapitalist Müslüman Gençler”in Taksim’e gelmeden önce Fatih Camisi’nde iş kazalarında hayatlarını kaybeden işçiler için gıyabi cenaze namazı kıldıklarını öğrenince, ister istemez 43 yıl önceki olayları anımsadım.
Evet 16 Şubat 1969’da, Amerikan 6. Filosu’nu protesto eden ve daha önce askerlerini Dolmabahçe’de denize dökmüş olan gençlerin üzerine “İslamcı Gençlik” saldırtılıyordu. Tarihimize “Kanlı Pazar” olarak geçmiş olan ve Ali Turgut Aytaç ve Duran Erduran’ın “İslamcı(!)” göstericiler tarafından bıçaklanarak öldürüldükleri olayların başteşvikçisi ise, bulunduğu Suudi Arabistan’dan Türkiye’deki gazetesine, din düşmanlarına ve komünistlere saldırılmasını öneren, ABD’nin İslamın dostu olduğunu ileri süren yazılar yazan Mehmet Şevket Eygi idi.
Komünizmle mücadele faaliyetleriyle İslamcı akımların kol kola olduğu en önemli örgüt ise o zamanlar MTTB idi. O gün 6. Filo’yu protesto eylemlerinde başı çeken MTTB’de bir zamanlar Abdullah Gül İcra Kurulu Başkanlığı’na kadar yükselmişti.
Yine kuruluşta çeşitli dönemlerde yer alanlar arasında şu isimler dikkati çekmektedir:
Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu, Beşir Atalay, Hüseyin Çelik, Ömer Dinçer, Cemil Çiçek.
***
Gerçi daha o yıllarda, İslami eğilimleri ağır basan aydınlar arasında, sosyalizmin ekonomik önerilerine sıcak bakan, materyalist felsefesini tabii ki reddederken, solun mülkiyet ve servet konusundaki görüşlerine sıcak yaklaşanlar hiç yok değildi.
Örneğin Hüseyin Hatemi’nin “İslam ve Sosyalizm” adlı yapıtı epey ilgi uyandırmıştı. Ama Emre Kongar’ın da “ABD’nin Siyasal İslamla Dansı” adlı son kitabında da belirttiği gibi, soğuk savaş döneminde din ve milliyetçilik ABD tarafından, komünizme karşı olma bahanesiyle kimi zaman demokrasilere karşı da çok başarılı biçimde kullanılmıştı.
Kanlı Pazar konusunda çok ilginç bir eseri olan sosyolog Mustafa Eren 16 Şubat 2012 tarihli Birgün gazetesinde yayımlanan söyleşisinde şunu söylüyordu:
- Kanlı Pazar’da İslamcı kimlik, milliyetçilerin çok üstünde ve çok baskındı.
Emre Hoca’nın da belirttiği gibi, günümüzde ABD artık siyasal İslamı GOP’un gerçekleşmesi amacıyla kullanmaktadır.
Bu durumda, antikapitalist İslamcılarla ilgili şu soru geliyor gündeme:
ABD bir yandan siyasal İslamı GOP’un yaşama geçirilmesinde kullanırken, onun eşbaşkanı olduğunu ilan eden, iktidarında, kendi İslamcı ideolojisiyle, küreselleşen kapitalizmin ve ABD’nin çıkarlarını çok iyi uyuşturan “uyumlu İslam”ın en başaralı örneğini veren, parlak lider olan Tayyip Erdoğan’ın ülkesinde böyle bir denemeye ne kadar göz yumabilir ve de AKP, kendi politikasıyla taban tabana zıt böyle bir harekete ne kadar tahammül edebilir?
Diyeceğim o ki, “antikapitalist Müslümanları” dikkatle izlemek gerek.
(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır)