HSYK\'dan bir rapor da ben istiyorum... Yüce Türk yargısının ruh sağlığı için!

Hafta içi ‘Hangisi daha utanç verici’ diye sormuştum.
12 yaşındaki kızını sattığı iddia edilen babanın davranışı mı?
Babaya zorla satış sözleşmesi imzalatıp çocuğa tecavüz eden evli ve 4 çocuk babası işadamı mı?
Yoksa tüm bu utanç verici davayı 6 yıl bir mahkemeden diğerine dolaştıran mahkemeler mi?
O kadar çok mail aldım ki…
Hepsi yargının tavrını daha utanç verici buluyor…
Buyurun bir örnek…
Yazan ergen psikiyatrisi uzmanı Prof. Emine Z. Kılıç.
“Ben bir ergen psikiyatrisi uzmanı olarak bundan daha ağır vakalarla da karşılaştım. Cinsel tacizden öte “cinsel işkence”ye maruz kalmış bir vakaya savcının ‘Bakalım doğru mu söylüyorsun’ diye suçlu muamelesi yaptığını, hâkimlerin işi ağırdan alıp suçlunun serbestçe gezmesini, sonra da ortadan yok olmasını; dolayısıyla aileyi ‘Ya bize bir şey yaparsa?’ korkusuyla yaşamaya mahkûm ettiğini, mahkemeye başvurduklarına pişman olmuş duruma geldiklerini biliyorum. Bu yüzden sizin sorunuzun tek bir yanıtı var: En utanması gerekenler takipsizlik kararı verip suçlunun serbestçe dolaşmasını ve tacizlerine devam etmesini sağlayan hâkim ve savcılar... Ve inanın bu Türkiye’de bu tür davalarda yaygın bir durum. Bu kişiler ya suçlu erkek hemcinslerini korumak için… Ya onlar gibi düşünüp bu tür davranışları suç olarak görmedikleri için… Hatta belki bazıları fırsat bulsalar kendileri de yapacakları için… 12 yaşındaki kız çocuklarını bile namuslu/namussuz diye ayıran bir kafa yapısına sahip oldukları için… Ya da belki daha kötü başka nedenlerle işlerini yapmadıklarından bu durumlar bu ülkede yaşanıyor ve daha da çok yaşanacaktır.”
Haksız mı Emine Kılıç bu sorgulamayı yapmakta?
O zaman buyurun Emine Hanım’ın mektubundan sonra Mesut Hasan Benli’nin bugün Radikal’in manşetine taşıdığımız haberini okuyun…
Çünkü birinde yerel mahkemeler sorunlu…
Diğerinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu…
Sürekli yargının siyasallaşmasını tartışıyoruz.
Fakat arka arkaya ortaya çıkan bu utanç davaları yargının siyasallaşmanın ötesinde bir zihniyet problemiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Öyle ki yargıdaki ‘cinsiyetçi zihniyet’ tüm ideolojilerin ötesinde geçmiş…
Hangi dünya görüşünden olursa olsun fark etmiyor…
Yargı toplumdaki çarpık erkek egemen bakış açısını kadınlara karşı akıl almaz bir biçimde yansıtıyor.
Son örnek Diyarbakır’dan…
Defalarca babasının tacizine uğramış bir kız çocuğunu, yerel mahkeme iki ayrı raporla 5 defa dinlediği halde ve dava sonunda babaya 17 yıl ceza verdiği halde, Yargıtay 1. Ceza Dairesi ‘ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin raporda çocuk psikiyatrı yok’ diyerek usulden bozmuş.
Oysa hem Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu ‘Mağdurenin ruh sağlığı bozulmuştur’ diye rapor vermiş hem de Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan alınan rapor cinsel istismar olayını doğrulamış.
Ama yetmez, Yüce Türk yargısı illa usulden bozacak ya…
Öyle ki bu durum kararı alan yerel mahkemeyi bile çileden çıkarıyor…
“Babası tarafından defalarca benzer şekilde cinsel saldırıya maruz kalan mağdurenin ruh sağlığının bozulmadığını, bozulmayacağını kabul etmek mümkün değildir. Babası tarafından defalarca cinsel saldırıya maruz kalan hangi çocuğun ruh sağlığı bozulmaz? Heyette çocuk psikiyatrı yer alsa bile babanın cinsel saldırısına maruz kalan mağdurenin ruh sağlığının bozulmadığı tespiti yapılamaz. Kanun koyucu bırakalım ruh sağlığı bozulmuş bir çocuğun 5 kez dinlenilmesini, psikolojisi bozulmuş çocuğun soruşturma veya kovuşturma aşamasında 1 defa dinlenebileceğini öngörmüştür. Somut dosyada ise mağdure bugüne kadar 5 kez dinlenmiştir. Bir kez daha dinlenildiği takdirde 6. kez dinlenmiş olacaktır. Aradan geçen 3 yıl içerisinde yaşadığı olayları unutan veya unutmak üzere olan mağdurenin bir kez daha 6-7 kişinin yer aldığı heyetin önüne çıkartılarak dinlenmesi, olayları sıcağı sıcağına yeniden yaşaması anlamına gelecektir. Mağdurenin böyle bir ruh hali ile baş başa bırakılmaması gerekir…”
Peki, yerel mahkemenin ‘bu çocuğa daha fazla eziyet etmeyelim’ direnişine rağmen Yargıtay Ceza Genel Kurulu ne karar vermiş?
‘Çocuk yaşadıklarını 6. kez de olsa bir daha anlatacak!’
Madem öyle HSYK’dan bir rapor da ben istiyorum…
Yüce Türk yargısının ruh
sağlığı için!
Bırakın yaşamayı, tüm bu yaşananları izlemek bile benim ruh sağlığımı çoktan bozdu...

(Radikal)