Artık bu maskeli balo bitiyor. Net bir ayrım söz konusu; bir yanda Sivas’ta yananların ülkenin aydın insanları, sanatçıları, canları olduğunu bilen ve düşünenler var. Diğer yanda bu yangının cehennem ateşinden olduğunu düşünen, Allah’a küfreden imansızların hak ettiğini bulduğunu söyleyenler... Bir yanda her Sivas ateşi dediğinizde karşınıza Başbağlar’ı koyan kısasa kısas kafası var, öte yanda adalet arayan, hukukun gereğini yapmadığını düşünen ve kinden, nefretten, intikam duygusundan arınmışlar var. Bu böyle sürer…
Artık maskeli balo bitiyor. Çocuklarımızın geleceğine dair, birileri, kapalı kapılar ardında, tüm tarihsel öfkesini kusarak karar alıyor. Başbakan buyuruyor, tarih veriyor, milletin vekili olması gerekenler, o emre itaat ederek, fedai gibi beş dakkada hallediveriyorlar işi. Geleceksiz bir toplum nasıl olunur, dindar ve de kindar gençlik nasıl yaratılır, canlı canlı izliyoruz. Kinini küçücük bebelerden alan bir anlayış bu!
Artık maskeli balo bitiyor. Liberallerle, siyasal İslam geleneğinden gelenlerin yolu ayrıldı. Mutlak iktidar olan eski Mili Görüşçü, şimdinin piyasacı İslamcıları kimseyi yanında istemiyor. Gereksinimleri de yok zaten. Liberaller bağırıyor. ‘Ama biz böyle olacağını sanmadık’ diyorlar. Onlara ne diyeceğiz; ‘Yetmez ama evet’ desek, keser belki. (Ufuk Uras ne der mesela?)
Artık maskeli balo bitiyor. Merve Kavakçı yine sahnede! Hak arasın elbette. Gelgelelim meclisten Kürt vekiller alınıp, zindanlara tıkıldı bu ülkede. Onların hakkı yok mu? Halen yıllardır tutuklu vekiller var, onların hakkı yok mu? Madem milletin oylarından söz ediliyor, o zaman söylensin de, bilelim. Makbul millet ve ÖTEKİ millet, diye ayrı iki halktan mı söz ediyoruz?
Artık maskeli balo bitiyor. Mücahitlikten, müteahhitliğe giden süreç şaka olmaktan çıkıp, gerçeğe dönüverdi. Milli Görüşçüler zimmete geçirilen paralardan ötürü kapışmakta. Nasılsa hesap soran yok! Cihat paralarını soracağınız bir yargı, Deniz Fener’îni şikayet edeceğiniz bir hakim kalmadı! “Bizde paralar hedefe yönelik kullanılır” diyor Kamalak! Eskisi de, yenisi de aynı!
Artık maskeli balo bitiyor. Kadınlar çiçektir, kadınlar böcektir, kadınlar ailemizin sultanıdır, kadınlar anamızdır, kadınlar bacımızdır… Böyle uzadıkça uzuyor. Haydi kızlar eve kampanyası başladı bile. Yalnız yaşayan kadın eksik, boşanmış kadın arsız, sevgilisiyle oturan fahişe! Erkek efendi, kadın köle! Başı bağlı olan özgür, açık olan esir! Başı bağlı olan modern; açık olan erkeğin nefsinin kaynağı! “Anamın ayaklarının altını öperim” diyen başbakana sormak gerek; Cumartesi anneleri de ana değil mi? Çocuklarının mezarının yerini bile bilmeyen o analar için ne der acaba?
Vicdanınızı askıya alınca yaşamak kolay aslında! Görmezsiniz, duymazsınız, konuşmazsınız olur biter! Ama ona da yaşamak denmez. Maskeli balo bitti aslında çok zamandır. İki dudak arasına sıkışmış yaşamımız… Düşünmek yasak, yazmak yasak… Belki hep yasaktı da, böylesi, hiç olmamıştı…
Şimdi 12 Mart’la hesaplaşır birileri. Sormak lazım darağacında kim can verdi?
BirGün