Cep telefonları...

Vitaminler...

Plastik kaplar...

Fazla kızarmış ekmek...

Parmak arası terlikler v.s derken...

Sıra geldi hayat kaynağımız(!) olan 'su' ya...

Gazetenin sol köşesinde 'D vitamin'in fazlasının kanser yaptığı yazıyor.

Gözünüzü küçük bir hareketle oynatıp aynı sayfanın sağ köşesine baktığınızda, 'D vitamin'in kansere karşı koruyucu etkisi olduğu yazıyor.

Kafanız mı karıştı? Karışmasın!  Çünkü beterin beteri var diyerek, bir sonra ki bölüme geçiyorum.

Bir dahiliye uzmanı, bir gazeteye telefon açar. 

Gazetenin editörü haberi dinlerken heyecanlanır.

Bu "müthiş" haberi okurlarına sunmak için masasına yerleşir, yanında bulunan bir bardak sudan küçük bir yudum alıp, haberi 'şok iddia' başlığıyla yayınlar.


Haber şudur;

"Dünya genelinde yapılan araştırmalarda, suyun içerisinde kanser yapıcı maddelere rastlandı!"

İşte, bizim yüzyılın en büyük şansızlığı, araştırmacılar ve bilim adamlarıdır diye düşünüyorum.

İnsanlık için önemli olan buluşların çoğu çok öncelerde icad edildiğinden, malesef bizim nesile de kafa karıştıranlar düştü.

Şimdi bizim yapmamız gereken, elimize bir kağıt kalem alıp, bu kanser yapıcı maddelerden tanıdık gelenler varsa işaretlemek.

Yapılan araştırmada suyun içerisindekiler; astbest, arsenik, krom, nikel, viril klorür ve civa.


İnsan beyninin %95’i ve akciğerlerin %90’ını su oluşturuyor dediler?

Az su içiyorsak hafızamız falan bozuluyordu?

'Su' yaşam kaynağı idi?

 Eee, hani günde 8 bardak su içmeliydik?


Peki şimdi ne olacak?

Bir zamanların meşhur cümlesi “Yiyecek ekmek yoksa pasta yesinler”i bir türlü 'su' ya uyarlayamadım gitti.

Madem 'su' da zararlı, peki o zaman sen söyle ne içmeli be Hayyam ?