Geçmişte kamuoyunu istedikleri gibi yönlendirdiklerini düşünüyorlardı.
Rahattılar.
Kamu onlarındı, oy da kolaydı...
Belli ki, kafaları "orada" kalmış!
Ne söyleseler, yutarız sanıyorlar.
Anlamışsınızdır, bizim uslanmaz, arlanmaz "ecnebiler"imizden söz ediyorum...
Halkın onların gerçek yüzünü tanımadığına inanmaları ayrıca acıklı tabii!
Şimdi Süleyman Şah Türbesi operasyonu hakkında ürettikleri tezviratın ve sosyal medyaya kustukları şüphelerin alıcı bulamamasına kızıyorlar. Maskelerinin inmesinden bu yana çok zaman geçtiğini unutuyorlar.
Hele biri eski, diğeri çok yeni iki gazete genel yayın yönetmeni var ki, dünkü sosyal medya mesajlarından bahsetmeden geçemeyeceğim.
Biri "ricat" demiş!
Öteki "kat karşılığında IŞİD'e arazi vermek"ten dem vurmuş, aklı sıra dalgasını geçiyor.
İzninizle ağzımı bozmak istiyorum...
Ulan siz daha düne kadar Süleyman Şah Türbesi'nin tarihiyle ve mevcudiyetiyle dalga geçiyordunuz. Bunu bilmiyor muyuz?
Ayrıca geçtim Süleyman Şah'ınkini, herhangi bir türbe ne zaman umurunuzda oldu da, şimdi bu havalara girdiniz?
Sizin sözünüze kim inanır!
Kim bu riyayı ciddiye alır!
Erdoğan ve Davutoğlu değil de, başka bir iktidar bu operasyonu yapsaydı, onu "Türk askerini bataklığın ortasından çekip çıkardığı ve ülkeyi barış çizgisinde tuttuğu için" ayakta alkışlardınız!
Yalan mı?
Dilinizi ve numaralarınızı ezberledik artık.
Hala güvendiğiniz "dayı"larınız ve karanlık hesaplarınız varsa, emin olun ki, halk onları da boşa çıkartacak, size yine "halkçı"lığınız kalacak.
En iyisi siz gidin, dışardaki patronlarınız gelsin.
Açıklık iyidir!

KOMPLO!

İster IŞİD deyin, ister DEAŞ, bu örgütün bir "kaldıraç", bir "manipülasyon aracı", bir "İngiliz anahtarı" olduğunu söylemeye başladığımda...
Ki epey oluyor...
Hem medyadan hem de akademyadan eleştiri almıştım.
Böylece onlar entelektüel, ben "paçoz gazeteci" oluvermiştim.
Oysa biz görmezden geldik diye, komplo ortadan kalkmıyor.
Kaldı ki, özel "prodüksiyon"lar elbette sosyal veya tarihsel dinamiklerinin varlığı üzerine yerleştirilirler.
Nitekim aylar geçti ve şimdi "ortada pis bir tezgâh var galiba" demeyen kalmadı.
Ürdünlü pilotun yakılması ve Libya'da olup bitenler örgütün işlerinin Batı'ya ve İsrail'e hizmet eden çizgisi konusunda zihin açıklığı oluşturdu.
Sanırım IŞİD'in saldıracağı Süleyman Şah Türbesi üzerinden Türkiye'yi savaşa ve istikrarsızlığa çekmek son hesaptı.
Şimdilik savuşturuldu.
Fakat burada bitmeyecektir.
Tetikte olmak gerekir.

(Sabah'tan)