Bir grup Gezici sanatçı (!) toplanıp video çekmiş.
Haydi çok sevdikleri kelimeyi kullanarak söyleyeyim; "ışık"tan yoksun yüzleriyle...
Ve baştan aşağı rol, baştan aşağı eğreti ifadelerle...
Geçmişler kameranın karşısına akılları sıra bize soruyorlar: "Rahat uyuyor musunuz? Huzurunuz yerinde mi?"
Görüntüyü tam orada durdurdum.
Çünkü yüzlerine haykırmak istedim...
Hayır! Masum halk çocuklarını öne sürüp arkalarına saklanarak halkçılık oynayan sizlerin varlığı yüzünden rahat uyuyamıyoruz.
Evet! Gencecik insanları ayaklanmaya çağırıp sonra tatile giden, Maldivler'den Şişli'de gaz yiyormuş gibi tvit atan, Ankara'daki oğlunun Gezi Parkı yakınlarında polis tarafından götürüldüğünü canlı yayında anons eden kaşarların varlığı yüzünden huzursuzuz.
Biri de kalkmış o videoda hiç utanmadan "nasıl gülebiliyorsunuz?" diye soruyor.
Birlikte video çektiğiniz berbat komedi oyuncusu arkadaşlarına sor bunu...
"Ben Berkin Elvanım" diye orada atıp tutuyorlar ya, iki senedir, tv'de, tiyatroda, filmlerde ucuz işlerle seyirciyi güldürüp ceplerini doldurmakla meşguller.
***

"Hayatı durdurun!" demişler.
Evet! Durdurun!
Yani, siz...
Sizin "hayat" dediğiniz şey her neyse...
İşte onu durdurun!
Ne adalet var orada çünkü ne merhamet!
Bütün ufku Cihangir ile Nişantaşı arasında sıkışıp kalmış bir dünyanın eziklikler, hırslar, hınçlarla tıka basa dolu "hayat"ından ne olacak!
"Sanat meclisi"ymiş adınız.
Yahu ne sanatı, ne meclisi!
Dönüp dönüp bina okudunuz. Bayat klişeleri kırpıp kırpıp yıldız yaparak ancak buraya kadar gelinebiliyor.
Hep böyle gidecek, millet hiç uyanmayacak mı sandınız?
Uzun sözün kısası, diyorum ki...
Hiç uğramadığınız mahallelerin acılarını kaşıyıp çocuklarını kışkırtmayın!
Kışkırtacaksanız...
İçinizde çürümeye direnmiş insani bir yan kalmıştır elbet, onu kışkırtın ki, filiz versin, gelişsin.

DERBİYE KADAR ÇİÇEK, SONRA KÜFÜR!

Aslında futbol ve taraftarlık bakmasını bilen göz, düşünmesini bilen zihin için büyük bir ayna.
O aynada bütün yanlışlarla, yalanlarla, sersemliklerle yüzleşmek mümkün.
Olay şu...
Pazar günü "Dünya Kadınlar Günü"ydü ya, sosyal medya sabah erkenden kadınları ve kadınlığı öven cümlelerle dolmuştu.
Her meşrepten ifade sel gibi akıyordu.
Annelerin, bacıların, eşlerin "kutsallığı"na dair sözler, feminist sloganlar, hâlâ "çiçek"ten bahseden böceklikler, vs.
Sonra akşam geldi, derbi başladı. Ne ana kaldı, ne bacı! Kadınlık en aşağılık küfürlerle tahkir edildi. En korkuncu bu küfürleşmeye kadınların da katılması oluyor.
Şiddet, şiddet diyoruz.
Önce küfürdeki şiddet üzerinde duralım, var mısınız?

(Sabah'tan)