“Sessiz film” çekildi.

Oscar verdiler.


*
Halbuki... Bizde senelerdir vizyonda.
*
Başbakanımız, MİT-savcı kriziyle ilgili “sessiz” kaldı. Adalet Bakanı, Deniz Feneri’yle ilgili “sessiz” kaldı. Türk basını “sessiz” kalırken, Le Monde gazetesi, Genelkurmay Başkanı’nın içeri tıkılmasına Genelkurmay Başkanı’nın “sessiz” kaldığını yazdı. Polislerin ABD elçiliğine brifing vermesine, İçişleri Bakanı “sessiz” kaldı. Sınav sorularını arakladılar, Milli Eğitim Bakanı “sessiz” kaldı.
*
Hepsi kameraların önünde oluyor...
*
Daha nasıl çekilsin ki sessiz film?
*
“Sizin ahali sessiz film’den anlamıyor” diye düşünüyorsan... Hadi gel, deneme çekimi yapalım... Kalabalık ortamda siyaset konuşurken mesela, elinle ağzına fermuar çeker gibi yap, göz ucunla cep telefonunu işaret et... Bak bakalım şıp diye anlıyorlar mı, anlamıyorlar mı!
*
Veya, sırıta sırıta ceketini ilikle, ayaklarını bitiştir, popo hafif dışarı, şakşak yaparak, 90 derece öne eğil... Bırak yetişkinleri, üç yaşındaki çocuk bile, anında, “kralın soytarısı” filmini tarif ettiğini bilir.
*
Dünya rengârenkken...
Türkiye’nin görüntüsü ak ve kara diye, siyah-beyazlaşmadı mı?
*
Sessiz kalan işadamı...
Sessiz kalan bilimadamı...
Sessiz kalan gazeteci...
Sessiz kalan sanatçı...
Hiç olmazsa “en iyi figüran” oscarını hak etmiyorlar mı?
*
Elini vicdanına koy.
Kuzuların Sessizliği mi daha etkileyiciydi...
Yoksa, bunca rezalete sessiz kalanlar mı?

(Hürriyet)