Özal’ın ölümünün şüpheli olduğu, zehirlendiği gibi iddialar yıllarca konuşuldu durdu. Birileri rahmetli Özal’ı zehirlemiş, diğerleri de bu işi örtbas ediyordu; iddia buydu. Sonunda mezar açıldı, gerekli tetkikler yapıldı ve otopsi raporu açıklandı; rahmetlinin vücudundaki zehir her insanın günlük hayatta karşı karşıya kalabileceği orandaydı ve ölüme yol açamazdı.

Yani Özal zehirlenmedi.

Bir daha yazalım otopsi raporu “Özal zehirlenmedi” diyor.

Anladınız mı?

Z E H İ R L E N M E D İ !

Daha rapor yayınlanmadan “Özal’ın otopsi raporuna ulaştık” diye yalan haber yazarak, kamuoyunu Özal’ın zehirlendiği iddiası ile günlerce meşgul ederek yönlendirenler hakkında acaba yasal bir işlem yapılması düşünülüyor mu?

Yoksa her zamanki gibi yazdıkları binlerce yalan haberin içinde bu da eriyip gidecek mi?

 

Kamuoyunun devlete ve kurumlarına olan güveninin azaltılması için son 4, 5 yıldır yürütülen örtülü bir operasyon var. Devlet büyüklerine yapılan suikastlar de bunun bir parçası. Mesela rahmetli Sayın Bülent Ecevit; rahmetli genç bir delikanlı gibi daldan dala konuyordu ama kendisini hastanede zehirlediler gibi bir hava oluşturuluyor. Ben o tarihte Başbakanlık müşaviriydim, yazılanları değil gördüklerini söylüyorum; rahmetli iktidarı döneminde bir kat yukarı çıkamıyordu, onun için kendisine asansör yaptırılmıştı; bir kat, yanlış okumadınız, evet bir kat yukarıya asansörle çıkıyordu. Rahmetli, genelkurmay başkanını uğurlarken kapı yerine pencereye doğru yürümüştü de kendisini ikaz etmek zorunda kalmışlardı. Bir Anıtkabir ziyaretinde Türkiye Cumhuriyeti hükmi şahsiyeti merdivenlerden yuvarlanıp rezil olmayalım diye dönemin Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Sayın Kemal Yılmaz önüne geçerek omuzu ile kendisine destek olmuştu. Böyle yüzlerce örnek var; ama bunları yazmak bize bir şey kazandırmayacağı gibi, Sayın Bülent Ecevit gibi bir beyefendinin de hatırasına karşı saygısızlık olur. Önemli olan rahmetli Ecevit’in durumu ayan beyan ortadayken bugün ona karşı bir suikast eylemi gerçekleştirilmiş olma iddiasının saçmalığıdır.

 

Aynı şekilde Sayın Turgut Özal da kalp hastası, koroner bypass ameliyatı olmuş, kronik rahatsızlıkları olan, aşırı kilolu bir insandı. Bu durumdaki bir insanın koşu bandında efor harcaması intihardan başka bir şey olmadığı halde, çıkıp da “zehirlendi” iddiasında bulunmak doğal bir hak olmakla beraber, aklı selim sahibi insanların bu saçmalığın peşinden koşarak, devletin hükmi şahsiyetini zayıflatan ve halkın devletine olan güvenini ayaklar altına alan dezenformasyona alet olmasının ne mantığı vardır?

Bu hareketlerin hedefi belli, sebebi ise kamuoyu tarafından bilinmemektedir.

Kamuoyu olarak bir açıklama ve sorumlular hakkında işlem yapılmasını beklemek hakkımız değil mi?