Türkiye günlerdir özel yetkili mahkemeler (ÖYM) ve CMK 250. maddede yapılacak değişikliği tartışıyor.

Şu ana kadar muhtelif senaryolar yazıldı.
Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet kaynakları çeşitli açıklamalar yaptı. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Kanaltürk'te 'her şeyin masada olduğu'nu söyledi.

Yani mahkemeler tümden kaldırılabilir.
Ya da usule ilişkin birtakım değişiklikler yapılabilir. Henüz değişikliklere son şekli verilmiş değil. Akşam Gazetesi'nin haberine göre süreci Başbakanlık bürokratları yönetiyor.

Şu ana kadar 'çeşitli senaryolar' üzerinde çalışıldı ve 'neler yapılabileceği' ayrıntılı olarak değerlendirildi.

Kapsam daralacak

Başkent kulislerinde konuşulanlara göre söz konusu mahkemelerle ilgili esaslı değişiklikler geliyor.

Mevcut yapıda özellikle PKK/KCK'ya karşı yürütülen soruşturmaları yöneten Diyarbakır, Van ve Malatya gibi illerdeki 'ÖYM'ler' kaldırılıyor.

Bu düzenlemeye göre bölge mahkemeleri yerine artık suç mahallindeki mahkemeler yargılama yapacak.

Tabii bu değişikliğin KCK davalarında kaç kişinin tahliye olmasına neden olacağı ise tartışmalı.

Bir başka değişiklik ise esasa ilişkin.
Yani CMK 250 ile yetkili mahkemelerin bakacakları alanlar sınırlandırılıyor. Terör suçları ve casusluk CMK 250 kapsamında kalıyor. Uyuşturucu, organize suç örgütleri ve anayasal düzene karşı suçlar kapsama alanı dışına çıkarılıyor.

Anayasal düzene karşı işlenmiş suçlarda ise Ankara'daki ağır ceza mahkemelerinden birinin bakması ve Ankara'da toplanması gibi bir seçenek de masada.

Uyuşturucu ve organize suçlarla ilgili dosyalar ise bundan sonra normal ağır ceza mahkemelerinde görülecek.

Peki bürokrasi ne olacak?

Yani söz konusu davaların herhangi birinde bir bürokrat olursa ne olacak? Üzerinde çalışılan modele göre bürokratlarla ilgili yargılama izin şartına bağlanıyor.

Şu anda devlet memurları ÖYM'lerin alanına giren suçlar hariç izinle yargılanabiliyordu. Bir bakıma düzenleme bu şekliyle geçerse bundan sonra sadece gazeteciler ve sıradan vatandaşlar yargılanacak.

Değişiklikle çıkar amaçlı suç örgütleri ve organize suç örgütleriyle ilgili sivil ve asker bürokratların yargılanması izne tabi olacak.

Mesela İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik operasyon başka mahkemeye devredilebilecek. Bundan sonra belediyeler ve kamu kurumlarındaki yolsuzluk dosyalarının tamamı izin şartına bağlı olarak açılabilecek.

28 Şubat soruşturması el değiştirecek

Bürokratlara izin düzenlemesinden ise en çok 28 Şubat soruşturması etkilenecek.

28 Şubat soruşturması için bundan sonra izin alınmak zorunda. Bu da başlangıç aşamasındaki dosyanın durması demek.

Bugüne kadar tutuklanan isimler tahliye edilecek ve ardından da asker kişilerle ilgili Başbakan'dan izin istenecek.

Eğer Başbakan izin istenen kişilerle ve bundan sonra gözaltına alınacak kişilerle ilgili izin verirse soruşturma devam edebilecek.

Eğer bu değişiklikler konuşulduğu şekliyle gerçekleşirse Uludere soruşturması için de izin mekanizması gelecek.
Başta da dediğim gibi, şu ana kadar yazdıklarım henüz taslak metinler.

Başbakanlık'ta çalışılan proje Bakanlar Kurulu ve TBMM aşamasında değişmezse yukarıdaki şekilde yasalaşacak. Ancak şu ana kadar üzerinde mutabık olunan metinlerin, sürmekte olan davaları nasıl etkileyeceği konusunda kafalar karışık.

Çünkü Adalet Bakanı Sadullah Ergin dün TGRT Haber'de katıldığı programda mevcut davaları olumsuz etkileyecek bir düzenleme yapılmayacağını söyledi. Ancak hukukçuların kafası karışık.

Çünkü yukarıda özetlediğim düzenlemelerin Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarını etkileyeceği iddiası var
.

Tabii kamuoyunda da çok ciddi endişe var.

Özellikle internete düşen ses kayıtlarında intikam çığlıkları yükseliyorken hükümetin yargıya müdahale olarak algılanabilecek düzenlemeler yapması kafaları karıştırdı.

Daha önce de yazdım. CMK 250 ve ÖYM'ler dokunulmaz değil.

Eğer sistemde hata yapan, yanlış yetki kullanan varsa yapılması gereken şey mahkemeleri tümden kaldırmak değil.

Ancak unutmamak lazım ki; Türkiye'nin 2007'den bu yana yaşadığı arınma süreci hafife alınacak bir mücadele değil.

Şu anda hükümetin üzerinde tarihi bir sorumluluk var.

Atılacak adım sadece bugünü, yarını değil on yıllar sonrasının Türkiye'sini de doğrudan etkileyecek.

(Bugün gazetesinden alınmıştır)