Otoriter devlet olma.. Hatta totaliter devlet olma.. Suskun toplum yaratma yolunda hızlı adımlar atılıyor..
Bu iktidarın isteğiyle mi oluyor, iktidarın kontrolünde mi yapılıyor, yoksa iktidara rağmen mi oluyor  bilemem..
Olan bu..
Hemen somut örnek..
KCK operasyonlarının sendikacılara yönelik dalgasına bakalım.. Son tutuklamalara..
KCK’nın özü ne?
Paralel devlet kurma iddiası..
Peki, gözaltına alınan, tutuklanan sendikacılara yönelik suçlamalar ne?
4 artı 4 artı 4’e karşı çıkmaları.. Protesto eylemine katılmaları..
Suça bakar mısınız!
Sorulan şu; Eyleme katılma yönünde kimden talimat aldınız? Sizinle birlikte bu eyleme katılanlar kimlerdi?
*
Dahası var..
Sendikacılar, ocak ayında Meclis’te görüşülen Sendikalar Yasası’nı protesto ettikleri için de suçlanmış..
Sorarım.. Sendikacılar sendikaları ilgilendiren yasayı beğenmiyorsa protesto etmeyecek de neyi protesto edecek?
Efendim o eylemler PKK-KCK’nın amaçları doğrultusundaymış!..
İşte zurnanın zırt dediği yer burası..
O zaman, her eylemi bir örgütün amacı doğrultusunda yapılan eylem sayabilirsin.. Katılanları bu sebeple gözaltına alır, tutuklayabilirsin..
Otoriter devlet böyle oluşturulur..
Suskun toplum böyle yaratılır..
*
Bir süredir yapılan bu.. Her eylem teröre sokulmaya çalışılıyor.. Eyleme katılanlara da terörist muamelesi çekiliyor..
Mesela..
Sağlık örgütleri geçen aralık ayında bir günlük iş bırakma eylemi yaptı ya..
O da PKK-KCK’ya hizmet etmiş.. PKK’nın amaçları doğrultusundaymış..
Çalışma koşullarını protesto da, zammı yeterli bulmama da..
*
Bu tür eylemler sadece KCK’yla, PKK’yla ilişkilendirilmiyor.. Duruma göre, başka örgütlerin alanına da sokuluyor..
Hopa olaylarını protesto ettin örgüt..
Parasız eğitim istedin örgüt..
Üniversitede bildiri dağıttın örgüt..
Deniz Gezmiş’i andın örgüt..
Harçlara kızdın örgüt..
Hapishaneler terörist adaylarıyla böyle doldu..
*
Böyle giderse toplum nefes alamaz hale gelecek.. ‘terörist’ olmamak için, terör örgütüne hizmet etmemek için kimse hakkını hukukunu arayamayacak..
Herkes susup oturacak..
Bu gidişin sonu yok.. Gün gelir, yolu trafiğe kapamanız bile bilmem ne örgütünün amacına hizmet sayılabilir.. Dernek toplantısı bile.. Hayır kurumu adına düzenlediğin kermes de.. Konserde çalınan parçaya eşlik etmek de.. 
*
İstenenin bu olduğunu düşünmüyorum..  Ama uygulamalar, suç yaratma yöntemleri bizi o yere sürüklüyor..
Baskıcı devletin ayak sesleri duyuluyor..
Aman dikkat!..

Baskıcı devlete en son örnek

Birkaç gündür Kiev’deyim..   Hayat normal seyrinde akıyormuş, ortalık güllük gülistanlıkmış gibi görünüyor ama hiç de öyle değil..
Bir sessizlik hakim, bir sinme durumu var..
Ukrayna turuncu devrimle demokrasiye koşarken yeniden otoriter rejime dönüyor..
Daha doğrusu döndü..
*
Muhalefet sindirildi.. Eski Başbakan ‘Turuncu Devrim’in lideri Yulya Timoşenko sudan sebeplerle hapse atıldı..  Ceza verildi.. Bakın koskoca Avrupa Futbol Şampiyonası oldu, Avrupa’dan hiçbir Başbakan Ukrayna’ya gitmedi..
Ukrayna’ya ayak basmayarak, Devlet Başkanı Yanukoviç’in politikasını protesto ettiler..
*
Eskiden, Sovyetler Birliği zamanında, ülkeye ayak basan yabancılar o baskıcı havayı anında hissederdi.. Şimdi pek hissedilmiyor...
Yöntem değişti, teknoloji ilerledi..

Başkanlığı övmek için sakın bu topa girmeyin

Bir süredir başkanlık sistemine methiye düzme, parlamenter sistemi kötüleme kampanyası var ya..
Örnekler hep ABD’den oluyor..
Orada gerçek anlamda kuvvetler ayrımı olduğundan, bizdekinin dandikliğinden bahsediliyor.. Geçen hafta başkanlığı savunanların eline önemli bir fırsat geçti.. Ballandıra ballandıra anlatma fırsatı doğdu..
Ama derim ki: sakın bu topa girmeyin.. Meseleyi de nedenini de anlatayım..
1940 yıllarda Truman denedi olmadı, 70’li yıllarda Nixon, 90’lı yıllarda Clinton..
Hiçbir Başkan,  her ABD vatandaşının sağlık sigortası kapsamına alan yasayı Kongre’den geçiremedi..
En son Obama hamle yaptı..
Uzun mücadeleden sonra yasa kabul edildi.. Sağlık yasası iki yıl önce Kongre’den geçti ama iş bitmedi.. ‘Bu sosyalizmi getirir’ diyen Cumhuriyetçiler, Yüksek Mahkeme’ye gitti.. Mahkeme geçen hafta kararını verdi.. 4’e karşı 5 oyla yasayı onayladı..
*
Başkan’ın padişah gibi olmadığına, o sistemde kuvvetler ayrımının güçlü olduğuna şahane örnek..
Başkan’ın istediği, Kongre’nin kabul ettiği yasa için son kararı Yüksek Mahkeme veriyor!..
*
Başkanlığı savunanlar için güzel malzeme değil mi?
Ama uyarırım bu topa girmesinler..
Çünkü düne kadar; CHP’yi Anayasa Mahkemesi’ne gitmekle suçlayan onlar değil miydi?
Anayasa Mahkemesi’nin bazı kararlarını yargı darbesi olarak görmediler mi?
Milli iradenin kararına karışılmayacağı iddia etmediler mi?
Ülkeyi yargıçlar değil siyasetçiler yönetiyor diyen onlar değil mi?
*
Mesela..
Olmaz ama farzı mahal diyelim.. 4 artı 4 artı 4’ü Anayasa Mahkemesi iptal etse ne olur!
Kıyamet kopar..
Kıyamet koparılır..
Mahkeme’nin milli iradeyi hiçe saydığı söylenir.. Mahkeme’nin milli iradenin üzerine çıktığı iddia edilir...

(Milliyet gazetesinden alınmıştır)