Her illegal örgütlerin arkasında derin istihbarat güçleri bulunur. Bazı ülkeler illegal örgütleri gizli bir şekilde kurarak istedikleri gibi kullanırlar.
Bu örgütlerin kurulması dahi büyük parasal destekle ve ciddi paralarla olur. Kimseye de havadan para gelmediğine göre, kurulan örgütlerin finansman desteğini de yine onu destekleyen istihbarat örgütleri tarafından sağlanır. Bu noktada istihbarat örgütleri finansal hareketler konusunda da ciddi çalışma yürütürler. Çünkü para güçtür ve gücü elinde bulunduran yönetir.
Düne kadar sol veya sağ, ayrımcı veya ırkçı örgütler varken, son dönemde de ABD ve İsrail destekli olduğu artık herkesçe kabul edilen DAEŞ örgütü de kurgulanan oyunun bir oyuncusudur. DAEŞ örgütünün İslam’ı dünyaya kötü göstermek ve İslam düşmanlığının yayılmasında önemli rol üstlenmesini sağlamak adına kurulduğunu açıkça görmekteyiz. İslam adına canlı yayında kesilen kafalar, islam dininin aslında kafa kesen din olduğu algısını insanların kafasına sokmaktır esas amaç. Halbuki Kuran’ı okuyan herkes görüyor ki, İslam dini, insanlık adına huzurun ve mutluluğun yoludur. Ne yazık ki, bilinçli bakış bunu görürken, bu örgütü kuranlar da amaçlarına ulaştıkları görülmektedir. İstihbarat örgütlerinin işi sadece istihbarat toplamak değildir elbette. En önemli işleri kendi ülke çıkarları doğrultusunda, istediklerinde başka ülkeleri karıştırmak, ya da o ülkeleri zor duruma bırakıp onları istedikleri gibi yönetme veya menfaat sağlamaktır.
Gençler birilerinin tabağına yemek taşırken feda edilmektedir. Gençler kurgulanmış hedeflerle kandırılarak bu yolda yok edilirken, diğer yandan da birileri bundan ciddi menfaat sağlamaktadır.
Dünya kullanan ve kullanılanlar arasında duruyor sanki.
Türkiye 30 yıldır terörle uğraştı. Uğraştırıldı. Terör örgütü PKK bugün siyasi uzantısı HDP ile Meclis’te olmasına rağmen seçim sathında silahını oy toplamada tehdit olarak kullanmaktan çekinmiyor. Genel Başkan Selahattin Demirtaş ise Başbakan’ı da, Cumhurbaşkanı’nı da tehdit etmekten çekinmiyor. Kendi başarılarını unutup, Ak Parti iktidarının daha az oy ve daha az milletvekili çıkarması için çalışan muhalefet ise HDP’nin başajı aşmasına umudu bağlamaları ise ne acıdır değil mi?
Algı operasyonu işte tam da budur. Televizyonlara ve gazetelere daha önce haber dahi olamayan HDP yetkilileri bugün her gün değişik televizyonlarda ve gazetelerin manşetlerinde milletin neredeyse gözüne sokularak algı operasyonu ile barajı aşmasında önemli katkı sunulma gayreti vardır.
HDP’nin geçtiğimiz seçimde yüzde 5-6 olan oy oranı bugün yüzde 10’un üstüne çıkması için çabalayan muhalefet ve bu partiye terörist parti gözü ile bakan MHP dahi HDP’yi eleştirmiyor. Manalı değil mi bu durum?
Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, HDP’nin Diyarbakır Belediye Başkanı Gültan Kışanak’ı gizlice ziyaret etmesi ve bu ziyaretin medyada deşifre olmasından sonra yaptığı konuşmada, Abdullah Öcalan için 'sayın' kelimesini kullandı. Bu eleştirilince de, “Halkın seçtiği bir belediye başkanını ziyaret etmek neden yadırganıyor” diye açıklamalarda bulundu. Geçmişin belli Sayın Dumanlı…
Dumanlı'nın bugün "sayın" dediği Öcalan için daha önce kullandığı ifadeleri henüz unutulmadı. Daha önce "Haşhaşi" ve "30 bin kişinin katili" şeklinde tanımladığı Öcalan için gösterilen bu yeni tavrın nedeni ne ola ki? Daha önce gazetelerinde haber dahi yapmadıkları HDP’ye verdikleri desteği şimdi neye yorarsınız?
İktidar gücü ancak halkın seçimde bir siyasi partiye verdiği güç olarak biliriz değil mi? Esasen iktidar olmak sadece seçimle sandıkla olunmuyor. Bazen seçimle iktidara gelenler muktedir dahi olamıyor. Çünkü bürokrasi kimin elinde ise güç onun oluyor. Ekrem Dumanlı’nın yönettiği gazeteler ve oluşumu Türkiye’deki bürokraside iktidardı. İktidarları ile her şeyi yapacaklarını sandılar ama devlet izin vermedi. Devletin Başı olarak da bu paralele “Dur” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şimdi hedefe konmak isteniyor. Onun kurduğu parti Ak Parti ve Genel Başkan Ahmet Davutoğlu’da bu medya için hiç ama hiç iyi bir şey yapmıyor. Her yaptıkları kötü…
Kendilerine gelince, legal illegal her türlü oluşumda işbirliği yapmaya hazırlar gibi. Amaç ne peki? Amaç ellerindeki iktidar gücünü kaybetmemek…
Ama kaybedecekler, çünkü devlete kim başkaldırdı ise kaybetmiştir.
Kaybetmeye mahkûmdurlar.