SİZİ ne düşünüyorsunuz bilemem ama Türkiye’de olan biteni anlamak kolay değil. Çünkü her şey anlık değerlendiriliyor. Her şey çabuk unutuluyor. Olanla, olması gereken arasındaki ilişkiyi anlamak kolay değil. Örneğin futboldaki milli üzüntü hemen unutuldu. ‘unutmayıp ne yapacaktık’, ‘Bu sefer olmadı, bir dahaki sefere olacak’ gibi düşünceler hakim... Halbuki benzeri görülmemiş bir fiyasko yaşandı... Yarı final, hatta finali oynacağını, Türkiye’nin gizli favori olduğunu dahi iddia edenler vardı. Kalesinde sekiz gol gördü. Eksi 7 averajla turnuva tarihinin en kötü dördüncü performansını gösterdi. Türkiye’nin dışında sıfır puan alan tek bir takım vardı, o da Kuzey Makedonya idi...
* * * *
TFF A Milli Takım Sorumlusu 80 yaşındaki Selim Soydan 10 Haziran’da ‘Bizden çok çekiniyorlar’ demiş... Bundan iki gün önce de ‘Son 50 yılın en iyi Türk milli takımıyız. İtalya'yı da yenmememiz için hiçbir sebep göremiyorum’ demiş... İnternette okuyabilirsiniz... Şüpheye düştüm tekrar baktım. Sayın Soydan, yarım yüzyıl önce yani 1971’de futbolu bırakmış. Takımı da galiba 1971 ile mukayese etmiş.
* * * *
Onu izleyenler artık emeklilik çağında. Yarım yüzyılda dünya değişti. Futbolda herşey eskiye dönük, eski defterler hep açık. 2016’da vefat eden Turgay Şeren’e 1951’de verilen ‘Berlin Panteri’ ünvanını duya duya büyüdü bir nesil... Teknik Direktör Şenol Güneş de Türkiye'yi dünya üçüncüsü yaptığı zaman 19 sene önceydi.
* * * *
Örnek vereyim... 2015’ten beri FC Liverpool’un teknik direktörü Jürgen Klopp, Eurosport’ta şöyle diyor... ‘Futbolun ilginç yanı, herkesin uzman olduğunu düşünmesi. Güzel ve karmaşık olmayan bir oyun. Ama kolay değil. Öğrenecek çok şey var. Öğrenmeye sürekli devam etmelisiniz. Siz öğrenmeyi bıraktığınız anda geri kalırsınız. 20 sene önce başladığımdaki futbolla şimdiki aynı mı? Hayır’
* * * *
Bunları yazmamın nedeni... Yetkililer, sorumlular bu hüsranın nedenini laf kalabalığıyla değil bilimsel olarak çıkıp niye anlatmıyor... Sütre gerisine yatıp unutulmasını mı bekliyorlar... Hüsranın nedeni veya nedenleri veya buna sebep olanlar bilinirse yeni bir başlangıç yapmak mümkün... Türk futbolunda yaşanmakta olanları anlayabilmek için şu anda futbolu yönetenlerin birinci önceliği bu olmalı...
* * * *
Bu bir hesaplaşma değil... Yeni bir başlangıç için iyi bir çıkış noktası yakalamak... Futbolda ‘dedim, dedi, söylemiştim’ odaklı anlatımlardan, cıvık övgülerden, ciddi fikirlerin yerine sloganları koyan tuzaklardan uzak durulmalı... Yaratılan olumlulukları abartırken, hataları saklayan, sorunlarla yüzleşme özgüveni göstermeyen vasatlıklar tuzağından da uzaklaşılmalı... Başarısızlar yüzleşmeli... Ama yüzleşmenin yaratıcı yönünden de yararlanılmalı... Çünkü yapılan hazırlıklar, iddialı laflar neden arzu edilen sonuca götürmedi...
* * * *
Şampiyona bir kez daha gösterdi ki, çağdaş futbolun istedikleriyle Türkiye’nin yaptığı çok farklı şeyler bana göre... Çağdaş futbolun prensiplerine bakarak konuşmak yerine rakipleri basite indirgeyerek, Avrupa’da ‘ayak sesi duyurmak’ istemekle ilerlemek imkansız... Hayallerle avunmak yerine gerçeklerle yüzleşmek daha iyi olmaz mı acaba... Unutmayalım ki bir de işin maddi yönü var... 2021 yılı için brüt asgari ücretin 3 bin 577 lira 50 kuruş olduğu Türkiye’de, milli takım için yapılan harcamaları, ödenen paraları, ikramiyeleri, primleri, ödenenlerle alınan sonuçlar arasındaki uçurumu da başka bir yazıda değinelim...