CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün Meclis Başkanı Cemil Çiçek'e Meclis'te bir cemevi açılması için başvurmuş. Niyeti, Başbakan Erdoğan'ın sonradan "dil sürçmesiydi" diyerek düzeltmeye gittiği "Tek din" ile ilgili tartışmalara dair yaptığı açıklamalarda onun samimi olup olmadığını test etmekmiş.

Test etmesine bir itirazım yok. Hakkıdır etsin. Etsin de... Onu yapayım derken de kendini komik duruma düşürmesin. Çünkü sırf, "komşular alışverişte görsün" ya da "ben de bişey söyleyeyim de milletin dikkatini çekeyim" diye ortaya her çıktığında duvara tosluyor muhterem. Ve ne yazık ki, o rozeti yakasına taktığı günden bu yana yaptığı her çıkış, her gündem yaratma çabası ile bana değil, yıllardan beri kapıyı kapattıkları dindar Müslümanlarla bir barış yolu arayan Kılıçdaroğlu'na ve onun yeni CHP'sine zarar veriyor. Daha evvel de eğitimde yeni sistemi eleştirmek üzere çıktığı bir TV programında, "Eğer müfredatta Kuran-ı Kerim seçmeli ders olacaksa, o zaman Alevilik dersi de muhakkak olmalı" mealindeki yorumu ile Alevilik konusundaki bilgisizliğini koymuştu ortaya. "Ali'siz Alevilik!" gibi gudubet bir düşüncenin savunucusu olanların dışında hemen hemen bütün inançlı Alevilerden tepki alan
Aygün'ün bu son çıkışı ise saçmalamak konusunda geldiği son nokta!

Sayın Çiçek, Sayın Aygün'ün talebine ne cevap verir bilemiyorum. Sonuçta başkan olan o. Ama benim bu konuda söyleyeceklerim ve tüm kamuoyunun dikkatini çekmek istediğim mühim noktalar var. Bir kere Meclis'te bir cami yok. Rahmetli Özal döneminde açılan Meclis'e gelen misafirler dahil, isteyen her kişinin gidip rahatlıkla namazını kılabileceği bir mescit var.

Hani amaç namaz kılmaksa eğer, bu ihtiyacı karşılayan bir mekân var Meclis'te. Eğer istiyorsa Hüseyin Aygün de o mescitte ibadetini yerine getirebilir. Kimse ona "sen Alevisin buraya giremezsin" demez, diyemez. Hal böyleyken "Meclis'te bir cemevi de olsun" diye başkanlığa başvurmak, ya "bir Alevi olarak ben mescidi reddediyorum" (Ki o zaman, Alevilerin Müslüman olup olmadığı tartışması gündeme gelir) ya da, "ben sadece cemevinde namaz kılarım kardeşim" demek istemektir. (Bunu da kimse diyemez çünkü Alevilikte böyle bir şey yok! Eğer önemli olan Allah'a sığınmak ve ibadet etmekse her yer cemevidir, mescittir, camidir. Kişi isterse odasında, o yoksa bahçeye çıkıp temiz çimlerin üzerinde bile ibadetini yapabilir!)

Ha bütün bunlar değil de amaç sadece Meclis'teki cemevinde "Cem töreni" yapmaksa, o zaman iş değişir. Olabilir. Olabilir ama bu defa da; "Kiminle yapacaksın cemi?" sorusu gelir akıllara. Öyle ya! Cem demek, "toplu halde ibadet etmek" demektir. Haftada bir güneş battıktan sonra yapılır ve öyle üç beş kişiyle filan da olmaz. Ayrıca cemin yapılması için bir dedenin de olması şarttır. Hadi diyelim dedeyi buldu Hüseyin Aygün. Gönüllü de olsa bir dede Meclis'teki ceme önderlik etmeye razı oldu. İyi de cemaati nereden bulacak? Sadece CHP'li Alevi vekiller gelse bile sayı bir elin beş parmağını geçmez. Ayrıca ben Sabahat Akkiraz'ın dışında hiçbir Alevi vekilin Meclis'teki cem törenine iştirak edeceğini sanmıyorum. Kim gelecek? Kemal Kılıçdaroğlu mu? Erdoğan Toprak mı? Ya da Nihat Matkap mı? Gelseler bile ne olacak? 5 kişiyle mi dönülecek semah? Alevi personele ya da Çankaya Mahallesi'ndekilere mi çağrı yapacak? "Gelin bu akşam Meclis'teki cemevinde tören var" diye.

Nasıl olacak bu iş Hüseyin Aygün?

Niye böyle boş işlerle uğraşıp duruyorsun? Niye AKP'ye daha somut argümanlarla muhalefet yapmak yerine saçma sapan işlere takılıp kalıyorsun? Muhalefet yapmak, gündeme gelmekse illaki derdin, başka şeyler bul. Bastır hükümete oradan. Bırak artık Alevilik üzerinden politika üretmeye çalışmayı. Farkında değil misin? Böyle yaparak hem kendini, hem de partinin genel başkanını güç ve gülünç duruma düşürüyorsun?

(Sabah gazetesinden alınmıştır)