Hollanda’da ve tabii ki Avrupa’da kurumsal ırkçılığın ve elbette ayırımcılığın sistematik olduğunu en yetkili ağızlardan duymaktayız. Hatırlayalım, Hollanda Başbakanı Rutte, Black Lives Matter Hareketi’nin gösterileri üzerine çıkan tartışmalarda, ‘sistematik ırkçılık’ vardır demişti. Hatta, üç dört ay önce yayınlanan bir rapor doğrultusunda, Hollanda hükümeti istifa etmek zorunda kalmıştı. Çünkü, rapor, Vergi Daireleri’nin, “Çocuk Bakım Yurdu Ödeneği” uygulamasında etnik ayrımcılık ve ırkçılık yaptığını açıkca ortaya koymuştu.
O zaman da belittiğimiz gibi, etnik ırkçılık ve ayrımcılık, ne yazık ki, Vergi Daireleri ile sınırlı değildir. İşte, bu doğrultuda, geçtiğimiz aylarda polis teşkilatında, ırkçı söylemlere yer veren yazışmalar ortaya çıktı. NRC gazetesinde yer alan habere göre, Rotterdam’da ırkçı yazışmalar yapan polis memurları hakkında soruşturma başlatılmış.
Polis teşkilatında ortaya çıkan kurumsal ırkçılığın kısa hikayesi şöyle: Rotterdam polis teşkilatında bir grup polis memuru, whatsapp üzerinden yaptıkları yazışmalarda ırkçı ifadeler kullandılar. Polis memurları, 2018 yılında Roterdam’da işlenen hunharca bir cinayet sonucu hayatını kaybeden bir Türk kızının ardından, kötü ifadeler kullanmışlar. Polisler, Türk kızının öldürülmesinden sonra “Bir Türk daha eksildi” şeklinde cümle kurmuşlar. Aynı polisler, “yabancılar silahla vurulmalı” ifadelerini kullanırken, daha çok küfür sayılan “kanserli yabancılar” gibi ırkçı cümleler de yazmışlar.
Söz konusu yazışmalar insanın kanını donduruyor. İnsanların güvenliğini korumakla görevli emniyet çalışanlarının kendi aralarında bu tür ifadeler kullanmaları kaygı verici olmaktan daha çok, ürkütücü ve korkutucudur. Hollanda polis teşkilatında, mensupları arasıda Hollandalı olmayanlara karşı ayırımcılık yapıldığı, yıllar önce gündeme gelmişti. Ancak, ırkçı ifadelerin kendi aralarındaki yazışmalarda kullanılması, polis teşkilatında ırkçılık ve ayrımcılığın ayyuka çıktığının göstergesidir.
Rotterdam Emniyet Müdürü, olaya karışan beş polis memuruna yazılı bir ihtar göndermekle yetinmiş. Olayın su yüzüne çıkmasıyla, bölgesel bir televizyona açıklamalar yapan Emniyet Müdürü, Türk toplumundan özür dilerken, memurlara her hangi bir işlem yapılmayacağını söyledi. Zira gönderilen ihtar, turuncu tonda olup, on yıl geçerliymiş. Yani suça bulaşan polis memurları, on yıl süreyle bu lekeyi taşıyacaklarmış.
Tabii ki olay orada kalmadı. DENK Partisi Rotterdam Belediye Meclis Üyesi Stephan van Baarle, anında harekete geçti. Belediye Başkanının Türk aileden özür dilemesini istedi. Ayrıca, polislerin memurluktan men edilmesini talep etti. Devamla, Rotterdam Emniyet Müdürünün yetersiz kaldığını, güven tazelemesi gerektiğini belirtti. Yani olay siyasetin ve karar vericilerin gündemine getirildi.
Polisler alınlarında turuncu ihtar işlemiyle görev yapacaklar. Hangi haleti ruhiye ile Türklere ve yabancılara bakacaklar Allah bilir tabii ki. Yabancılara nasıl diş bileyecekler varın siz düşünün.
Vergi Daireleri’ndeki memurların ırkçı ve ayrımcı tutumu, polis teşkilatındaki ırkçı ve ayrımcı söylemler, bize, Hollanda’da ırkçılığın hem de kurumsal ırkçılığın ulaştığı boyutları bir defa daha göstermiştir. Kanaatimiz, hatta öngörümüz ne yazık ki, kurumsal veya sistematik etnik ırkçılığın bu iki kurumla sınırlı olmadığı yönündedir. Kamu kurum ve kuruluşlarında boy gösteren ırkçılık, Hollanda toplumunun geleceği için tehlike arzetmektedir. Tarih boyunca, farklı toplumlarla tanışık olan Hollanda’nın, nasıl bu hale düştüğü, insanı kara kara düşündürmektedir.
Geçen hafta yapılan Temsilciler Meclisi seçimleri sonucunda 150 kişilik Mecliste, ırkçıların 25 milletvekili çıkarmaları neyle izah edilebilir. Oysa, Hollanda’nın altın çağı, Hollanda’nın dünya üzerindeki hoşgörü imajı, Hollandalı olmayanların da katkılarıyla gerçekleşmiştir. Bu ne çabuk unutuldu?
Dün, Vergi Daireleri’ndeki ırkçı ve ayrımcı tutum ve muameleler, bugün polis ve emniyet teşkilatındaki ırkçı ve aşağılayıcı söylemler. Umarız, yarın başka kurumlar da ırkçılığın habercisi olmazlar.
Veyis Güngör
28 Mart 2021