Küreselleşme tarifi, anlatımı zor bir kavram… Ama yine de sosyolojik, ekonomik, kültürel gibi alanlarda dünya ile bütünleşme olarak nitelenebilir kısaca… Önceki yıllarda iyimserlikle anlatılıyordu… Yükselen piyasalar, refahın artışı, yeryüzü adeta küçük bir köy olmuştu, cennete dönmüştü… New York Times gazetesinin köşe yazarı, ‘Lexus ve Zeytin Ağacı‘ ve ‘Dünya Düzdür‘ isimli küreselleşmeyi analiz eden kitaplarıyla tanınan Thomas L. Friedman'ın bir zamanlar ifade ettiği gibi, dünya, uluslararası bağlantıların önündeki tüm engellerin ortadan kalkmasıyla birlikte giderek daha ‘düz‘ görünüyordu…
* * * *
Alman Süddeutsche Zeitung Gazetesi’nin ekonomi editörü Nikolaus Piper, geçen gün ‘Küresel Ticaretin Sonu‘ yazısında şöyle diyordu… Davos, bir zamanlar küreselleşmenin kutlandığı yerdi. Her yıl Ocak ayının sonunda yöneticiler, politikacılar, gazeteciler, küresel ekonominin karşılıklı bağımlılığının insanlık için nasıl daha faydalı hale gelebileceğini tartışmak için İsviçre dağlarına gelirdi… Davos küreselleşmeyi düşünen, ilerleten, bundan yararlanan bir insan sınıfıyla eşanlamlı hale gelmişti… Ticaret yoluyla değişim, kalkınma yoluyla barış - bu vaatler birdenbire başka bir çağın söylemleri oldu…
* * * *
Ekonomi alanında çok sayıda kitabı olan, uzun yıllar gazetenin New York Bürosu şefi olan Nikolaus Piper, ‘Küreselleşme artık bugünün konusu değil… Bitti‘ diyor yazısının sonunda… Zaten ABDli varlık yöneticisi Blackrock'un CEO'su Larry Fink, hissedarlara yazdığı en son mektubunda, ‘Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, son otuz yılda tanık olduğumuz küreselleşmeyi sona erdirdi‘ diyerek noktayı koyuyordu sanırım… Bugün artık küreselleşme yerine, başka ülkelere daha az bağımlılık, daha fazla yerli üretim, daha az istikrarsız tedarik zincirleri konuşuluyor…
* * * *
Aslında, küreselleşmeden uzaklaşma, Ukrayna savaşından çok önce başladı. 2008’deki mali kriz, ardından büyük durgunluk… Dünya finans sistemi çöküşün eşiğindeydi, küresel kapitalizme güven derinden sarsılmıştı… ‘Küreselleşme çöktü‘ deniyordu… Ardından ikinci büyük gerileme Covid salgını ile yaşandı… Yaşadığım Almanya çok güzel bir örnek… Bizzat yaşadık… Maske, solunum cihazı, ilaç gibi temel ihtiyaçlar için başka bir ülkeye bağımlı olmanın hayati tehlikesini çarpıcı bir şekilde gördük… Salgın küresel üretimin tedarik zincirlerinin kesintiye uğrayabileceğini göstermişti…
* * * *
Ve 24 Şubat 2022… Ukrayna Savaşı bir dönüm noktası oldu… Küreselleşmeden uzaklaşma yolunda büyük bir adım oldu… Birdenbire Rusya artık bir iş ortağı değil, bir düşman oldu, yatırım yeri olmaktan çıktı… Almanya için de çok acı bir deneyim sona erdi…. 1970'lerden beri Almanya’nın ünlü doğu politikası ‘Ostpolitik'i yani ‘yakınlaşma yoluyla değişim‘ umudu bitti… Bu gelişmelere rağmen küreselleşmenin radikal olarak ortadan kalkması ihtimali de sanki göz korkutucu… Bugün neredeyse hiçbir ülkenin en önemli malların hepsini kendi kendine sağlaması, kendi kendine yeterli olması zor… Hele internet sayesinde, günümüzde hiper bağlantının hakim olduğu bir dünyada…
* * * *
Küreselleşmenin sona erip ermediği tartışılırken, dünya da çok kutuplu bir düzene doğru ilerliyor… Çok kutuplu bir dünyada, farklı ülkeler, artan ekonomik ve demografik ağırlıklarına paralel olarak hemen her konuda daha fazla söz hakkı talep edecekler/ediyorlar… Ancak bunu bir tehdit olarak algılamamak gerekir… Çünkü bu durum gelecekte veya yaklaşmakta olan açlık, emtia ve enflasyon krizleri gibi önemli sorulara cevaplar sağlayabilir… Unutmayalım… Süper bir dönüm yaşıyoruz… Covid salgını, küreselleşmenin sonu, Ukrayna'daki savaş, nefes kesen bir karışıklık çağlayanına işaret ediyor… Bir filozofun ‘Değişen zamanlar bazen daha iyisi için bir değişiklik getirir; çoğu zaman tersi olur‘ dediği gibi…