28 Şubat'ta talimatları kimin verdiğini meğer boşuna aramışız.
Çevik Bir'e göre, 28 Şubatçılar talimatı Erbakan'dan almışlar.
28 Şubat'ın devrilen Başbakanı, askere, "beni devirin" diye talimat vermiş.
Aklınızın ayarlarıyla oynamayın.
1 Haziran 1997-Hürriyet
Stresimiz dorukta-Komutanlar, dün kritik bir ortamda toplanan MGK'da, Erbakan'a son uyarıyı yaptılar:
30 Mayıs 1997-Sabah
-Erbakan komutanlarla her toplantıdan sonra ter içinde kalıyor.
12 Haziran 1997-Hürriyet- Gerekirse silah bile kullanırız.
28 Şubat'tan birkaç başlık aktardım.
Her şeye muktedir bir hükümete karşı mı atılmıştı bu manşetler?
Darbecilik böyle bir zihniyet.
Yargı sürecinde buna benzer birçok örneğe tanık olacağız.
Demirel, o günden beri, "MGK kararlarının altında hükümetin imzası var. İtiraz ediyorlardıysa imzalamasınlar" demiyor mu?
Ama o gün darbecilerle birlikte hükümetin üzerinde nasıl bir baskı kurduğunu, Refahyolu yıkmak için DYP'yi parçaladığını anlatmıyor tabi. Çiller'den intikam almak, Erbakan'ı devirmek için nasıl çapraz ateşe tabi tuttuğunu ise arşivler unutmuyor.
28 Nisan 1997 Milliyet- Çankaya'dan uyarı.
Demirel: MGK kararlarını hasıraltı etmek, devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz"
15 Nisan 1997 Sabah-Demirel'den hocaya çok sert mektup
Demirel'in Bangladeş gezisini izleyen Hasan Cemal yazıyor-"28 Şubat'ı zamana bırakmakmış, sulandırmakmış... Yok öyle şey! Sonuna kadar takip edeceğiz."
Adım adım takip etti MGK kararlarının uygulamasını.
Erbakan'ın istifasını aldıktan sonra da görevi, arkasında güvenoyu desteği olan Çiller'e değil, Mesut Yılmaz'a vermişti.
Demirel darbesi yaşanmıştı.
Tüm bunları Tansu Hanım için aktardım.
Refah Partisi ile kurduğu koalisyonu siyasi hayatı ile ödemiş bir lider, Tansu Çiller.
Demirel ona karşı öyle öfkeliydi ki," Türkiye'nin en büyük talihsizliği o kadındır, Çiller" demişti.
Çiller'in kendisine rağmen DYP Genel Başkanı seçilmesini bir türlü hazmedemedi.
24 Aralık 1995 seçimleri öncesindeydi. Çiller, DYP-CHP Hükümeti'nin Başbakanıydı.
Seçim yasasıyla ilgili aralarındaki bir gerginlikten dolayı Çiller'i Çankaya Köşkü'nden kovmuştu.
Münif İslamoğlu'nun omuzuna başına koyup ağladığı söylenmişti Tansu Hanımın.
"Kadın olmasan seni camdan atardım" demişti Demirel kendisine
28 Şubat'ta ise iki ateşin altında kaldı Tansu Çiller.
Asker zoruyla kurulan ANAYOL çöktükten sonra, Refah Partisiyle koalisyon kurması ise engellenmeye çalışıldı. Başarılamayınca da, "Leydi'nin topuk sesleri" gitmiş, "Sarışın güzel kadın"ın yerini, "Hacı-Bacı" şeklindeki itibarsızlaşma almıştı.
Partideki askerle temas halindeki A takımı ile Demirel'e bağlı grup, hem Çiller'in hem de Refahyol'un yumuşak karnıydı.
14 Mayıs 1997 Sabah-DYP milletvekillerine açık çağrı. Tarihi görev sizi bekliyor" manşeti,
"Tarih Çiller'i affetmeyecek" haberleri, sadece bir gazeteye ait değildi. Bir kampanyaydı.
Her fırsatta Çiller'i tasfiye etmeye çalışan Demirel'e beklediği fırsatı, 28 Şubat altın tepsi içinde sundu.
Asker, iş dünyası ve Demirel el birliği ile parçaladılar DYP'yi
Çiller, sırtından hançerlendi.
Mücadeleciydi Çiller.
Batı Çalışma grubuyla ilgili belge eline ulaşınca soluğu Genelkurmay'da aldı.
8 Mayıs 1997 Hürriyet-Sabah:
Çiller'den Karadayı'ya
-Böyle giderse, bazı paşaları emekli ederiz.
Karadayı'dan Çiller'e:
-Elinizden geleni ardınıza koymayın"
Bu cevap onu yıldırmadı.
Devamını Güven Erkaya anlatıyor:
-"Münif İslamoğlu, 'Böyle bir kağıt var, daha cumhurbaşkanı görmedi. Atladım, sana getirdim dedi"
O kağıt, Genelkurmay başkanı, üç kuvvet komutanı ve Jandarma Genel komutanının emekliye sevk edilmesiyle ilgili kararnameydi. Çiller hazırlattığı kararnameyi Cumhurbaşkanı 'nın onayına sunmuştu. O da BÇG belgesinde olduğu gibi, el altından askere sevk etmişti.
Sadece Demirel'le değil, ortağıyla da sorunlar yaşadı Çiller.
Ünlü 28 Şubat MGK'sından sonra DYP'li bakanlar Çiller'in Dışişleri konutunda toplanmıştı. Orada, "Ortağımıza karşı bir güvensizlik oluştu. MGK'da alınan kararları kabul etmiyor, bu durumda hükümetten çekiliyoruz" diye karar alınmıştı.
Ama bu kararı uygulayamadı.
Sonrası malum.
Aydın Doğan'la girişilen kavga, DYP'nin parçalanması ve darbeyi millete şikayet ettiği, "Demokrasi mitingleri"
28 Şubat'ın hayattaki en önemli tanıklarından ve en büyük mağdurlarından biri Tansu Hanım.
28 Şubat'ın yargılandığı bir süreçte, en büyük görev "sarışın güzel kadın"a düşüyor.
Darbeye karşı tanıklık etmek.
Verdiği onca yürekli mücadeleden sonra, demokrasi adına davaya müdahil olmalı Tansu Hanım
Hangi tehditlerle karşılaşmış, partisini parçalanırken neler yaşanmış, hak ettiği halde hükümeti kurma görevi kendisine verilmezken neler olmuş.
Devlet elindeydi.
Refah Partisi'yle koalisyon kurmaması için yapılan telkinleri paylaşsa, demokrasiye çok değerli bir hafıza kazandırmış olur.
Siz "Çelik yürekli başbakan"dınız Tansu Hanım.
12 Eylül konusunda Demirel'in yaptığını yapmayın.
Gün bugündür, demokrasi adına konuşun sayın Çiller...
(Yeni Şafak)