Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı NikosAnastasiadis'in niye müzakere masasına oturmak istemediği yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Güzel bir strateji peşinde Anastasiadis ve ekibi.
Boşuna direnmiyorlar masaya oturmamak için.
Eskiler "Çocuktan al haberi" derlerdi, şimdilerde de politik hayatta neler olup bittiğini yorumlayabilmek için "siyasilerden al haberi" demek lazım.
Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis, her zaman olduğu gibi Kıbrıs konusunda gene rüyalar görüp, hayaller kuruyor. Lütfetmiş ve biz Kıbrıslı Türklerin AB'ye alınması için bir formül geliştirmiş.
KJasulides'e göre "Kıbrıs adasını birleştirecek ve Kıbrıs'ın tamamında müktesebatın uygulanmasını sağlayacak bir çözümün sağlanması durumunda, Kıbrıs Türk toplumu, otomatik olarak Birliğin bir parçası olacak"mış.
Olacak da, nasıl olacağını ve Kıbrıslı Türklerin hangi statü altında Avrupa Birliğinin bir parçası olacağını açıklamayı akıl etmemiş. Kıbrıslı Türkler, Maronitler, Ermeniler ve Latinler gibi Rumların içinde azınlık statüsüne sahip bir topluluk mu olacak, yoksa BM müktesebatında yer aldığı şekli ile kurucu ortak mı olacak, şimdilik bu bilgiyi kendine saklamış.
Kasulidis kendini buğday ambarında görmeye devam ederek, "Kıbrıs Cumhuriyetinin düzeyinin düşürülmesine veya sahte devletin düzeyinin yükseltilmesine ilişkin herhangi düşüncelere sahip olmak artık yararsızdır.... Artık, ülkemizin birleşmesi ve işgalden kurtulma hedefiyle, sendromlar olmadan ilerliyoruz" diyor.
Yani herşey oldu bitti ve yakında Kıbrıslı Rumlar, önce KKTC'yi yıkacaklar, sonra adadan Türk askerini atacaklar ve en sonunda da Türkiye'nin 1960 Anayasasında yer alan garantörlüğünü iptal edecekler ve adanın tümüne de hakim olacaklar!
Bu hayale, bırakın benim Kantara'dakiçocukluk arkadaşlarım olan keçileri, Karpaz yarımadasında özgürce yaşayan eşekler bile anıra anıra güler.
Şimdi de bu geveze politikacıdan alınacak "önemli haber"in ne olduğuna gelelim. Rumların bu aklı büyük, kendi küçük politikacısına göre "bizzat Avrupa Birliği de, birleşik bir Kıbrıs ile Birliğin işlevselliğini sağlayarak kurumları aracılığıyla ve istediği herhangi bir şekilde çözüm çabalarında doğrudan rol oynayabilir."
Yani Avrupa Birliği işin içine girsin, Birleşmiş Milletler de artık vazgeçsin bu müzakerecilik işinden demek istiyorKasulidis. Günün moda terimi ile de "AB in, BM out" demeye getiriyor açıkçası.
Gerekçesi de "AB’nin göstermesi gereken şey, ortaya çıkacak çözümün, Lizbon Antlaşmasına göre, AB müktesebatı ve Birliğin işleyiş şekli ile uyumlu olması için neyin dikkate alınması gerektiği" imiş.
Yani, özeti, "AB müzakerelerde taraf olsun, bu iş AB'nin hakemliği altında bitsin. Kıbrıs Rum tarafı zaten AB'ye üye. Yeni kurulacak ortak devletin, AB'ye üye tüm devlerin Meclisleri tarafından onaylanması imkansız. Bu nedenle Türkler mevcut Kıbrıs Rum Yönetimi idaresine katılsın. Siz sağ biz selamet…"
Kaçak güreşmeye çalışanAnatasiadisişte bunun için masaya oturmuyor, AB'nin Kıbrıs müzakerelerine müdahil olmasını bekliyor. Ona göre, AB müdahil olunca her sorun aşılacak, Kıbrıs konusu da çözülecek(miş)...
Ata ATUN
e-mail: [email protected] veya [email protected]
http://www.twitter.com/ataatun
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun