Fransız mutfağının dünyaya armağanı, damak çatlatan lezzet, efsanevi kaz ciğerinden, kendine has adıyla “foie gras”dan (‘fua gra’ okunuyor) bahsediyorum. Kelime anlamı “yağlı ciğer” olan bu müstesna mutfak unsuru, kaz veya ördeğin karaciğerinden yapılıyor.
Dünyadaki “mişlen” yıldızlı nice seçkin restoranda, pek seçkin misafirlere özenle sunulan, sanat eseri “foie gras” porsiyonları, henüz lokmayı ağza atmadan bile, insanın gözlerini yuvalarından uğratacak nitelikte.
Yağlı ciğer deniyor, çünkü bu hayvancıkların karaciğeri normal boyutlarındayken pek lezzetli olmuyor. O yüzden, foie gras, “özel yöntemler”le beslenip, şişmanlatılıp, karaciğerleri yağlandırıldırılmak suretiyle elde ediliyor. Hatta Fransa’da kanunlarla belirlenmiş bir de standardı var: Bir kaz ciğeri, foie gras kabul edilebilmek için, 300-400 gr veya daha ağır olmalı.
Dünyadaki kaz ciğeri üretimi yıllık 25.000 ton civarında. Standartlara uygun bir kaz ciğerinin ortalama 300-400 gr olduğunu düşünürsek, kabaca bir hesaplamayla, yılda 70 milyon kaz veya ördeğin bu yoldan geçtiğini söyleyebiliriz.
Peki bir kaz veya ördeğin karaciğeri, hangi yöntemler kullanılarak, doğal halinden daha yağlı, daha büyük bir hâle getiriliyor?
- Hayvanlar günde 4 kez, boğazlarından sokulan hortuma benzer bir alet yardımıyla, zorla besleniyor.
- Tecrid edilmiş kafeslerde yaşıyorlar.
- Dışarı çıkmak da yok, gün ışığında gezip dolaşmak da.
- Hatta oturmaları bile engelleniyor yani 24 saat ayakta kalacak şekilde bekletiliyor.
- Kanat çırpmaları engelleniyor çünkü bu karaciğerin yağlanmasını geciktiriyor, anlayacağınız “pek zararlı”...
Mükemmel görünümlü bir “fua gra” porsiyon fotoğrafını ve ona giden yoldan geçen milyonlarca kaz veya ördeğin üretim proseslerine dair kısa bir videoyu burada paylaşıyorum.
Aah'fiyet olsun...
____
PETA’dan Kate Winslet’in hazırladığı haberin videosu:
https://www.youtube.com/watch?v=DyOu-GVtgPQ