Zaferden sonra Atatürk, İnönü ve Fevzi Paşa bir tarafta, Karabekir, Cebesoy ve Rauf Bey öbür tarafta olmak üzere yollar ayrılmış, Karabekir ve arkadaşları İstiklal Mahkemeleri’nde idam, özel hayatlarında gizli polis takibi ve ‘derin devlet suikastı’ gibi tehditler altında yaşamışlardı. Bu çok sert çatışma ortamında bile İsmet Paşa, Karabekir’e sahip çıkmış, onu ipten ve faili meçhul cinayetlerden kurtarmıştır.
Kazım ve İsmet gençlik yıllarında ‘kanka’ydılar. 1 Ocak 1919 Çarşamba günü ikisi de hatıra defterlerine birbirlerini “her gün hatırlayacakları”nı yazmışlardı... “Kurtlar kanunu” ortamında kan ve barutla sınavdan geçen böylesi dostlukların yeni nesillere örnek olarak anlatılması lazımdır. Karabekir’in kızlarının İnönü’nün kızını davet etmesi, onun da Ankara’dan kalkıp gelerek icabet etmesi bu bakımdan büyük bir simgesel değere sahiptir.
Karabekir ‘hain’ mi?!
Kazım Karabekir’in kızları Hayat ve Timsal hanımların kurduğu “Karabekir Vakfı” her sene merhumun vefat yıldönümünde sempozyum düzenliyor. Bu sene 64. ölüm yıldönümünde önceki gün düzenlenen sempozyumda Hayat Hanım, babasının 1926’da zindanda yazdığı şiiri okurken ağlamaklı oldu...
Sempozyumda konuşan tarihçiler Cemil Koçak ve Hakan Erdem, yakın tarihe ilişkin yaygın ezberlerin dışında bilgiler verdiler.
Karabekir daha 14 Şubat 1919’da Anadolu’da bir Milli Mücadele başlatılması düşüncesiyle kendisinin Erzurum’daki 15. Kolordu Kumandanlığı’na tayin edilmesi için dilekçe vermişti...
1920 Ekim’inde Şark Harekâtı’nı yaparak bugünkü Ermenistan’la sınırımızı çizen ordunun kumandanı Karabekir’di. Milli Mücadele’nin bu ilk zaferiyle Sevr’in doğu ayağı kırılmış, milli enerjinin batı cephesine yönelmesi sağlanmıştı.
Bu büyük hadiseye Atatürk’ün 1927’de okuduğu Nutuk’ta sadece 2 paragraf ayırması, Karabekir’in Terakkiperver adlı partisini “en hain dimağların” kurduğunu söylemesi dönemin siyasi çatışmalarıyla ilgilidir...
Modernleşmenin iki yolu
Tarihçi Doç. Dr. Şaduman Halıcı bu anlatıma tepki gösterdi. Atatürk’ün Erzurum Kongresi’ne büyük önem verdiğini ve Nutuk’ta Vesikalar bölümünde Erzurum Kongresi’nin belgelerini yayınladığını hatırlattı.
Konuşmacılar o belgelerin eksik olduğunu söylediler.
Gerçekten Erzurum Kongresi’nin eksiksiz belgelerini ilk defa tarihçi Fahrettin Kırzıoğlu 1993’te yayınlamıştır.
Bu tür tartışmalarda hangi taraf haklıdır? Sempatiniz hangi taraftan yanaysa o haklı! Fakat tarihteki uzun süreli, çelişkili, karmaşık süreçlerde hiçbir taraf kategorik olarak haklı ya da haksız olamaz. Kategorik bakışlar dar kafalılık yaratır. Olayları teker teker inceleyerek büyük fotoğrafı görmeye çalışmak gerekir.
Bunu iki başlıkta özetlemek mümkün: Milli Mücadele’nin liderliği için kimsenin aklına Mustafa Kemal’den başka isim gelmemiştir, sadece onun zekâ ve dirayeti ile başarılabilirdi... İkincisi, cumhuriyet dönemindeki muhalifler mutlak vatanseverdiler, farkları, devrimci ve sert metotlar yerine evrimci ve liberal metotlarla modernleşmeyi savunmalarıydı. Bu gerçeği İnönü de belirtmiştir.
Herkül Millas’tan mektup
Değerli tarihçi Herkül Millas dün bir mektup gönderdi. Mora isyanında Müslümanlara yapılan tehciri de hatırlatan mektubunu okurlarımla paylaşıyorum:
“Sayın Taha Akyol
Gerçekten tehcirler her tarafın marifetidir. 1850’lerden önce Mora’da da 1821 Yunan İhtilali ile de tehcir vardır. Trebliçe’de kıyılanlar dışında, kalanlar sürüldü veya fidye karşılığı gönderildi. Hatırlatmak istedim.
Bu işleri Türk, Yunan veya Ermeni ayıbı olarak değil de insanlık ayıbı olarak görürsek daha rahat uyuyabiliriz.
Yazı ve yayınlarınızı beğeni ve büyük takdirle izleyen Herkül Millas.”