İtalya sıradan bir ülke değil. Euro bölgesinin üçüncü büyük ülkesi. Büyüklük ölçüsü ne? Milli Gelir. Almanya 3.3 milyar dolar ile birinci büyük. Onu 2.5 milyar dolar milli gelir ile Fransa, onu da 2.0 milyar dolar ile İtalya izliyor. İngiltere’nin milli geliri 2.2 milyar dolar ama, İngiltere euro sistemi dışında kalan bir Avrupa Birliği (AB) ülkesi.
Bugüne kadar “AB Liderleri toplandı...Şuna karar verdi...“ denildiğinde, lider olarak kimlerin adı geçiyordu? Ülke olarak Almanya, Fransa ve İtalya’nın. Lider olarak Merkel, Sarkozy ve Berlusconi’nin. Şimdi ne oldu da bir günde önce Berlusconi sonra İtalya “Tüüü... Kaka” oldu?
İtalya’nın kamu borcunun milli gelire oranı bir günde yüzde 120 olmadı. 2009 yılında yüzde 116 idi. 2010’dan sonra Euro Bölgesi’ndeki ülkelerin toplam kamu borcu yüzde 5.7 oranında artarken İtalya’nın yüzde 2.9 oranında arttı. (Kaynak IMF Italya raporu, Temmuz 2011)
IMF, Eurostat ve OECD kaynaklarında ülkeler için farklı rakamlar veriliyor. Bu 3 kaynağa dayalı olarak İtalya’nın durumunu özetlemek istiyorum:
* İtalya’nın finans sistemi, banka sistemi güçlü. Emlak piyasasında balon yok. Özel sektörün borçluluğu makul ölçüde.
* Bütçe açığı şimdilerde Milli Geliri’nin yüzde 5.3’ü büyüklüğünde ama Fransa’nınki yüzde 7.5 ve İngiltere’nin yüzde 11.5 oranında.
Fransa daha iyi durumda değil
* İtalya yılda 450 milyar dolar ihracat yapıyor, Fransa’nın ihracat geliri ise 480 milyar dolar dolayında.
* İtalya bu yıl milli gelirinin yüzde 3.5’u kadar açık verecek. Fransa’da açığın yüzde 3.9 olması bekleniyor.
* İtalya’da işsizlik oranı yüzde 8.4 iken Fransa’da yüzde 9.5 oranında.
Evet, Berlosconi hayatı hafife alan, çapkın biri ama, seçimle işbaşına geldi. Kamuoyunun ve parlamentonun desteği ile iktidarda kaldı. Bugüne kadar onun kadar çok sayıda güvenoyuna giden politikacı yok.
* 1994, 2001 ve 2008 yıllarında 3 kez seçim kazandı.
* Başbakanlık koltuğuna oturduğundan bu yana parlemetoda 51 kez güven oylamasına gitti. Hepsinde güven oyu aldı.
* AB baskısıyla hazırlanan 59.8 milyar euroluk kemer sıkma paketi senatoda 12’ye karşı 152 oy ile, temsilciler meclisinde 26’ya karşı 380 oy ile kabul edildi.
Acı reçeteye verilen oy sayıları parlamentonun Berlosconi’yi ne ölçüde desteklediğini ortaya koyuyor.
Bütün bunlara rağmen Berlusconi’i “Tüüü... Kaka” yapanlar kimler? Başta Serkozy... Sonra Merkel... İtalya sahneden çekilsin. Sahne Sarkozy ile Merkel’e kalsın... İyi de AB‘nin birliği, bütünlüğü ne olacak? AB denilen topluluk Sarkozy ile Merkel’e mi kalacak?
Sahne Fransa ve Almanya’ya kaldı
İngiltere, Euro bölgesi dışında olduğundan, liderler toplantılarında sözü geçmiyor. Bugüne kadar AB’nin kurucularından biri olarak İtalya Başbakanı da liderler takımı üyesi idi.
Berlusconi gidince onun yerine gelecek “özel görevli yönetici” liderden sayılmayacak. Takıma alınmayacak.
Bütün bu oyunun arkasında ne var? Görüldüğü kadarı ile oyunu sahneleyen Sarkozy. Ama Sarkozy’nin Fransa’sının durumu İtalya’dan çok farklı değil. Üstelik Sarkozy, ( Kötü şöhretine ve gayrı ciddi davranışlarına rağmen) Berlusconi kadar parlemento desteğine, halk desteğine sahip değil.
Olan biteni basitleştirelim... Bir ülkede 3 büyük fabrika var. Fabrikalar tıkır tıkır işliyor. O sırada kriz çıkmış. Üçü de kriz şartlarında işlerini yürütme çabasında iken, iki fabrikanın sahipleri üçüncü fabrikanın güç durumda olduğunu dosta düşmana ilan etmeye başlıyorlar. ”Bu fabrika borcunu ödeyemeyecek. Patron işin başından ayrılmaz ise batacak“ diyerek fetva veriyorlar. Bankalar kredileri kesiyor. Kredi veren faizi yükseltiyorlar. Bu fabrika ile iş yapanlar alışverişi kesiyorlar. Açık anlatımı ile iki fabrikanın sahipleri (Fırsat bu fırsat. Piyasa bize kalsın diyerek) durup dururken üçüncü fabrikanın (rakiplerinin) ipini çekiyorlar. İpi çekenler Sarkozy ve Merkel. İpi çekilen Berlusconi’nin İtalya’sı.